Cumhurbaşkanlığı sistemine ramak kala!
Dolar merkezli küresel para sisteminde yaşanması kuvvetle muhtemel bir krizin eşiğindeyiz. ABD'deki mavi yakalıların zaferiyle sonuçlanan seçimlerin ardından küresel sistemin alternatif kriz ürütme mekanizmalarını devreye sokacağı zayıf bir ihtimal değil. Türkiye ise küresel sistemin azılı taşeronlarından/terör örgütlerinden biri olan FETÖ'nün ve yardımcı kuvvetlerinin gerçekleştirdiği 15 Temmuz felaketini atlatmakla meşgul ve bu uğurda terör örgütleriyle kıyasıya mücadele ediyor. Bir taraftan global ölçekte dünyayı tehdit eden mali kriz için tedbirler almaya devam ederken bir taraftan bölgede emin adımlarla ilerliyor bir taraftan da kendine münhasır bir sistemi devreye sokmak için ciddi gayret sarf ediyor. Dolayısıyla bu dönemde tüm enerjimizi kuvvetli ve hızlı icranın önünü açacak olan Türk tipi başkanlık modeline ayırmamız icap ediyor. En azından öyle olmasını umuyorum. Umuyorum çünkü yer yer kafa karıştıran, gündem saptıran ilginç hadiseler baş gösteriyor. Buna döneceğimu2026
Meral Akşener'in kendisini zeki bir satranç ustası olarak tanımladığı Devlet Bahçeli, uzun zamandır iyi satranç oynuyor ve ülke menfaatleri doğrultusunda üzerine düşeni yapıyor. Meseleye "Başkanlık olmayacak arkadaş!" sığlığında ya da " Seni başkan yaptırmayacağız" kabadayılığında yaklaşmıyor. Kendi ifadesiyle 'ülkemiz rahatlasın, huzur bulsun, devlet ebed müddet ruhu yaşasın' duyarlılığında çözüm odaklı yaklaşıyor. Kısacası Türkiye'nin uzun zamandır ihtiyaç duyduğu muhalefetin gereğini yerine getiriyor. Bu çerçevede AK Parti'nin "Anayasa Değişiklik Teklifi" geçenlerde MHP'ye sunuldu ve CHP'ye de bu anlamda gerekli çağrılar yapıldı. İlk defa Hilal Kaplan'ın köşesinden duyurduğu bu teklifte dikkat çeken nokta; başkan yerine, "cumhurbaşkanı" ifadesinin geçmesiydi. Bu konuda detaylara girmeden müsaade ederseniz CHP'nin bu sisteme neden karşı olduğunu bir iki cümleyle ifade etmeye çalışayım.
CHP, başkanlık sisteminin gelmesiyle 100 yıllık CHP zihniyetinin tasfiye olacağını düşünüyor. Haksız da sayılmazlar! Çünkü tasfiye olacak olan kendi zihniyeti devletin ve milletin değil. 19. yüzyıl dünyasını (bu dünyada ilktir) hedef yapan bir parti için kuşkusuz gelecek güçlü, özgür, bağımsız bir Türkiye tasavvuru/vizyonu oluşturmak bir hayli güç hatta imkansız. Eski Türkiye geleneğine sahip, millete tek bir ideoloji dayatmaktan ülkede tek bir dikili ağacı dahi olmayan arkaik bir partinin başkanlık sisteminde öne sürdüğü adayın teveccüh görmeyeceğini dolayısıyla bu eski devrin demode zihniyetinin geride kaldığını onlar da biliyor. Tam da bu noktada küresel sistemin güdümünde/emrinde bir parti olarak hemen her şeyi yapabilecek gözü kara bir parti görüntüsü vermeyi tercih ediyor. Ve tarihinin en tehlikeli dönemindedir. Dikkat edilmeli.
Dolayısıyla başkanlık sistemini engellemek için" iç savaş kışkırtıcılığı" dahil hemen her şeyi deneyeceklerdir. Oysa HDP'nin düştüğü hataya düşmeden bu sistemi bir fırsat olarak görüp kendi avantajına çevirmesi gerekirdi. Lakin CHP de Türkiye'den yana değil küresel sistemden yana tavır koyarak bir kez daha kendine layık olanı yaptı. Ve kaybedenler arasında çoktan yerini aldı bile! Kılıçdaroğlu, CHP'nin sosyal demokrat bir çizgiye evrilmesinin önünde hala ciddi bir engeldir. Taban buna nasıl tahammül ediyor anlamak mümkün değil. Açıkçası ben de pek anlama taraftarı değilim!
Bir anlayamadığım husus da mevcut tıkanıklığı aşacak olan cumhurbaşkanlığı sistemi MHP'nin de destek vermesiyle ciddi anlamda gündemimize girmişken ve referandum öncesi tüm enerjimizi buna harcamamız gerekirken bir yasa tasarısı marifetiyle gündemin birden tersyüz edilmesi! Hem de öyle böyle değil! Nereden tutsanız elinizde kalacak ve içeriği amatör bir ekip tarafından hazırlandığı izlenimi veren bu tasarının CHP'nin elini güçlendirircesine bir gece vakti servis edilmesi. 18 yaşından küçük kızlara "kadın" denilmesine mi yanalım, 13-14 yaşlarında severek evlenen çiftler(!) denilerek tevil edilmesine mi yoksa 3 bin civarında ailenin mağduriyetini gidermek için hazırlanan bu tasarının bu denli heba edilmesini mi?
KADEM yaptığı eleştiriye ben de katılıyorum. Ayrıca Melih Altınok'un da ifade ettiği gibi kamuoyunda erken yaşta evlendirme ve kız kaçırma gibi olayların "normal" olduğu algısının oluşturulması da problemli. Ve elbette zamanlamau2026
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pakistan'da "İslam dünyasını tefrikanın, bozgunculuğun, fitnenin, nefretin, cehaletin hakim olduğu bir coğrafya haline dönüştürmek isteyenlere karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız" diyerek küresel sistemin tehditlerine karşın İslam ülkelerine birlik çağrısı yaptığı (bundan hiç vazgeçmedi) bir zamanda içeride gündemin altüst edilmesiu2026 Doların durdurulamaz yükselişi karşısında küresel ölçekte bir krizin bizi tehdit etmeye başladığı şu kritik günlerdeu2026 Dünya, PizzaGate adında Obama'nın, Clintonların, Soros'un ve birçok finans oligarkın adının karıştığı pedofili ve şantaj iddialarını konuşurkenu2026 En önemlisi de içeride başkanlık sisteminin tesis edileceği ve referandumun gündeme geldiği şöyle tarihi bir zamandau2026 Evet, insanın -birçok tartışmayı bünyesinde barındıran- bu tasarının şimdi yeri ve zamanı mıydı diyesi geliyor? Oysa bizim birinci gündem maddemiz cumhurbaşkanlığı sistemi olmalıdır. Tüm enerjimizi buna harcamalıyızu2026 Elbette 28 Şubat mağdurları dahil tüm mağduriyetler de giderilmeli ama lütfen daha dikkatli olalım.