Dolar (USD)
35.06
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2964.79
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ocak 2017

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Lozan'ın sonu

Türkiye'nin en önemli tarihi dönüşümlerinden birini yaşıyoruz. Bu dönüşüme şahitlik etme adına Anayasa değişiklik paketinin ilk tur görüşmelerini yakından izledim. İkinci tur görüşmeler ve oylamalarının da son gününü takip ettim. 1,5 aydır devam eden Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmesi tartışmalarının Meclis ayağı tamamlandı. Bundan sonra söz ve karar milletin olacak.

Şimdi Cumhuriyet tarihinin en büyük sistem değişikliğine doğru gidiyoruz. İlki 1946'da çok partili sisteme geçilmesi ile yaşanmıştı. İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya da esen demokrasi rüzgarı Türkiye'de de etkili olmuş, tek parti şefi İsmet İnönü o günün süper güçlerinin bastırması ve dayatması sonrası çok partili sisteme geçiş kararı almak zorunda kalmıştı. Öyle bir seçim yapıldı ki açık oy gizli tasnif diyebileceğimiz bir sistem uygulandı. Özal dönemi Anavatan Balıkesir Milletvekili Rahmetli İsmail Dayı'dan dinlemiştim; "1946 seçimlerinde Dursunbey'in bir köyünde sandık başkanı idim. Oylar kullanıldı. Bizde o zaman sandıkları katırlara yükledik. Dursunbey merkeze sayıma geliyoruz. Daha Dursunbey'e yeni girmiştik ki radyodan seçim sonuçları açıklandı". Böyle bir atmosferde çok partili sisteme geçildi.

Şimdi daha köklü ve daha kapsamlı bir sisteme doğru gidiliyor. Veya gidilme niyeti var. Meclis bir karar aldı. Başkanlık Sisteminin bir versiyonu olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi konusunda önemli bir adım atıldı ve referandumun önü açıldı.

Şunu söylemekte yarar var, bütün eksikliklerine rağmen Türkiye önemli bir değişim ve dönüşümün kapısını aralamıştır. En büyük eksiklik sıfırdan yeni bir anayasa yapamamasıdır. Çünkü 1982 Darbe Anayasa'sı halen yürürlüktedir. Fakat Referandumun sonucu ile birlikte sıfırdan yeni bir anayasanın yapılmasının da önü açılacaktır. Çünkü darbe anayasasının kırıntıları ile bu ülkeyi yönetemezsiniz. 1982 anayasasının bütün maddelerini değiştirseniz, 1982'den kalan bir tek madde bile kalmasa bu anayasanın yine de değişmesi şarttır. Çünkü bu anayasanın hamurunda vesayet ve darbe vardır. O nedenle sıfırdan bir anayasayı bu milletin yapması kaçınılmazdır. Öncesi gece Meclis'in Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmesi için aldığı karar o nedenle dönüm noktasıdır. Fakat Cumhurbaşkanlığı Sistemi yeni bir Anayasa ile taçlandırılmadığı müddetçe de güdük kalacaktır.

Şu unutulmamalıdır. Tekrarında yarar vardır. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile Türkiye değişim ve dönüşümün sadece kapısını aralamıştır. Bütün kurum ve kuruluşlar bu değişim ve dönüşüme uyum sağlamak zorundadır. Bu uyum sağlama konusunda gösterilecek zafiyetler ülkeye zarar verecektir. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni eksik bırakacaktır.

Bir başka açıdan Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçilmesi çok önemlidir. Lozan Antlaşması Türkiye'ye dar gelmektedir. 90 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti Lozan gömleğine göre kendini şekillendirdi. Bugüne kadar yaşadığımız bütün darbelerin kaynağı Türkiye'nin dar gelen Lozan'ın içine sokma girişimidir. Fakat dar gelen bir gömlek gün gelir patlar. İşte Cumhurbaşkanlığı Sistemi bunun ilk ciddi patlamasıdır. Bu gömleğin yırtılan iki tarafının onarılması için uğraşmamak gerekir. Çünkü çürümüştür. Dikiş tutmaz.

Değişim üzerinde yapılan bütün tartışmalar günlüktür. Tarafların getirdiği eleştiri ve savunmalar günü kurtarmanın ötesine geçmemektedir. Tek adamlık, tarafsız cumhurbaşkanlığı, Meclis iradesi ve benzeri tartışmaların altı boştur. 70 yıldır bu ülke sayısız sarsıntı yaşadı. Büyük badireler atlattı. Sayısı belirsiz darbeler yaşadı. Hepsinde parlamenter sistem yok muydu? Bir atasözümüz 'Kör ölür badem gözlü olur' der. Şimdi Parlamenter Sistem badem gözlü oldu.

Kalın sağlıcaklau2026