Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, Yeni Milli Eğitim Bakanı'na "Eğitimde Kaliteye Odaklanalım!" Talimatı!
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “20 bin öğretmen atama merasimi”ndeki konuşmasını tâkip etmişsinizdir.
Milli Eğitim’de yapılanları anlatırken, hep “kemiyete” ilişkin bilgiler verdi Sayın Erdoğan.
Mesela:
“Yeni
atanan 20 bin öğretmenle birlikte öğretmen sayısının 1 milyon 137 bini
bulduğunu”
söyledi.
Çok sayıda öğretmen.
Ve çok sayıda okul, derslik,
bunların sonucu olarak da gittikçe azalan sınıf mevcutları,
öğretmen başına düşen öğrenci
sayısındaki azalış.
Bütçeden en fazla payın eğitime
ayrılmış olması.
Okullardaki fiziki ve teknolojik
gelişmeler,
tabletler, herkese 8 GB intertet
bağlantısı, ücretsiz ders kitapları…
Öğretmenlerin özlük haklarındaki
iyileştirmelere de dikkat çekti Sayın Erdoğan,
“Avrupa’da
son 20 yılda öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren ülke Türkiye’dir.” dedi.
Bunları söyledi özetle Sayın
Cumhurbaşkanı.
Eğitimin “sayısal” boyutuna dair nice bilgi paylaştı.
Dediğimiz gibi, bunlar “kemiyete” ilişkin bilgiler.
Yani…
İşin “nicelik” tarafı.
Ya “nitelik” meselesi ne
olacak?
Yani, eğitimin kalitesi.
İşin içinde ve dahası, işin
başında “Yerli ve Milli Eğitim Dâvâsı”
var.
Bu hususta da şunları söyledi
Sayın Cumhurbaşkanı:
“Türkiye’yi
eğitimde de alt yapı eksikliklerini büyük oranda gidermiş bir ülke haline
getirdik.
Bundan
sonra odaklanmamız gereken nokta eğitimin kalitesini arttırmaktır. Bunun için
müfredat başta olmak üzere eğitimin içeriğini geliştirmemiz gerekiyor.”
*
Sayın Cumhurbaşkanı, yeni Milli
Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e
talimatını da, cümle âlemin önünde vermiş oluyor böylece.
Sayın Yeni Bakan, hem bu “plândemi” sürecinde okulları sağlıklı
bir şekilde açık tutacak, hem de müfredatta “iz bırakacak” güzelliklere, yeniliklere imza atacak.
Ak Parti hükümetlerinde görev
yapmış milli eğitim bakanlarının hemen hepsi ile görevde oldukları günlerde görüşmüştük.
Her biri “eğitimde alt yapı eksiklerinin giderilme yoluna girdiğini, bundan
sonra muhteva konusunda dev adımlar atılacağını” söylemişti.
Bugün gelinen noktada…
Eğitimin kalitesini arttıracak
bir müfredat değişikliği arayışı devam ediyor.
Bu arayışı Sayın Cumhurbaşkanı
bir kez daha dile getiriyor.
Biz de her vakit olduğu gibi,
her “müspet adıma” destek vermeye
çalışıyoruz.
Bunca yılın dar gelirli emekçisi
ve emeklisi olarak,
“keyfiyete” ilişkin de güzel haberler
verebilmeyi dört gözle beklediğimi belirtiyoruz.
Milli Eğitim’in kalitesini arttırmak için önümüzdeki dönemde neler yapılacak,
bakalım.
Yok, bakmakla iktifa etmeyelim.
Her vakit olduğu gibi aktif
destek verelim.
Aradığımızı bu sefer bulabilmek
dileğiyle!
Milli Eğitim’deki dev “kalite” hamlelerini özlemle bekliyoruz.
En Önemli Bakanlıklar ve Bakanlar…
Sizce memleketin en önemli
bakanlıkları hangileridir?
Bu soru bana sorulsaydı, hiç
düşünmeden
Milli Eğitim ve Kültür
Bakanlıkları derdim.
Bütün bakanlar, Milli Eğitim’den
yetişiyor.
Ah şu Milli Eğitim.
Milli
Maarif
diyebilsek, atılıma dilimizi düzeltmekten başlayabilsek ne güzel olurdu, “eğitim” demek hiç hoşuma gitmiyor.
Mütefekkir Selami Çekmegil
Ağabeyimiz, “Ne o kardeşim, at mı bu
eğitiyorsun!” der.
Maarif, Marifetler.
İrfan medeniyeti.
Ârifler cemiyeti.
Ben, Milli Eğitim Bakanlığı’nın
isminin Milli Maarif Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı’nın isminin de “Şifa Bakanlığı” olarak değiştirilmesini isterdim de…
“Hastane”
değil de, “Şifahane” denmesini isterdim de…
Zor şimdi!..
*
Milli Eğitim ve Kültür.
Milli Eğitim’den bahsettik.
Kültür de, malûm, bir toplumu
ayakta tutuyor.
Kelime, toprağın işlenmesi
anlamına geliyor.
Kimlik, tarihi birikim, dil,
bilgi, inanç, hukuk, sanat, zanaat, gelenek, görenek, töre, yaşam biçimi,
insanın toplumun mensubu olarak edindiği yetenekler, alışkanlıklar…
Toplumun zemini.
Kimliğine dair ne varsa.
Kültürünü kaybeden toplum,
şahsiyetini kaybetmiş oluyor, yok oluyor.
Bakanlıklardan girdik ya, hemen
belirtmek isterim:
Kültür ve Turizm Bakanlığı ismi
fena halde canımı sıkıyor.
Birbirinden ayırın bu ikisini
lütfen!..
Kültür Bakanlığı.
Diğeri, kabaca “tur operatörlüğü.”
*
“Bence
en önemli bakanlıklar, Milli Eğitim ve Kültür bakanlıklarıdır.” demiştim.
Malûm, artık “yeni” bir Milli
Eğitim Bakanımız var.
Görevde olduğu her gün,
bakışlarından, “Nöbet bitse de, mekânıma dönsem!” mesajını aldığım,
Bakanlık’taki “kültürel ortama” bir türlü alışamadığını hissettiğim Sayın Ziya
Selçuk, “affını” istedi.
Yerine, Bakan Yardımcısı Sayın Mahmut Özer geldi.
Her ikisine de hayırlı olsun.
Özellikle de, başta veliler,
talebeler, öğretmenler, müstahdemler, servis şoförleri ve kırtasiye malzemeleri
alanındaki faaliyetleriyle nice kırtasiyeciyi batırmış olan süper süper
marketler olmak üzere…
Bütün eğitim camiasına hayırlı
olsun.
Bizde sık sık, “Milli eğitim bakanı dayanmıyor.” muhabbeti yapılır.
Şöyle dönüp bir bakayım dedim.
Epeyce Milli Eğitim Bakanı ve
Kültür Bakanı gelip gitmiş.
Çiçeği burnunda Milli Eğitim
Bakanı’ndan önce, yanlış saymadıysam 7 bakan var.
En uzun süre görev yapan, aşağı
yukarı 6 yılla Hüseyin Çelik, bakanlardan biri sadece 4 ay kalmış.
bugünkü Bakan’dan önce 9 kültür
bakanı gelmiş ve gitmiş.
*
Bu yazıyı okuyan velilerimiz, en
yakınındaki “öğrenciye”, bugüne
kadarki milli eğitim ve kültür bakanlarından hangilerinin isimlerini bildiğini
sorabilirler.
Ben ilk gördüğüme sordum.
Canım sıkıldı!..
Yeni Milli Eğitim Bakanı’na
gelince.
Çok yeni olduğu için ismi
haliyle pek bilinmiyor.
Umarız, “dev atılımlarıyla” güzel bir imza bırakır Bakanlık’ta.
Konu her vakit olduğu gibi yakın
tâkibimizde.