Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Mart 2019

Cumhur’a Evet       

Gazete köşelerinde yayımlanan ‘Ayin yaparlarken yakalandılar!’ gibi uydurma haber ve bahanelerle dindarlara yapılan zulümleri unutmadık. Üniversite kapılarında başörtüsü taktıkları için bekletilen hatta tartaklanan, eğitim hakkından mahrum edilip yurtdışına giden kızlarımızı unutmuş değiliz.

Mecliste kovulan milletvekili hanımefendileri, tesettürlü üniversite öğrencilerine ‘Arabistan’a gidin’ diyenleri, Ramazan ayında halkımızın gözüne baka baka su içen devletlüleri de unutmadık. Camilerin kapatılmasını, Kur’an kurslarının yasaklanmasını, İmam Hatiplilerin önünün kesilmesini unutmadık.

Horlanan halkımızı, tüp kuyruklarına mahkum edilen vatandaşlarımızı, dünyanın incisi İstanbul’u çöp yığınlarıyla dolduranları, hastane köşelerinde çile çeken hastalarımızı unutmadık. Işıksız, susuz, ekmeksiz, yoksul hanelerde çile, acı ve sabırla gün dolduran masum insanlarımızı unutmamız mümkün mü?

İstedikleri partiye oy vermediği için vatandaşlara hakaret eden ‘köşeci’ yazıcıları, İstiklal Marşı şairimiz Mehmed Âkif’e hakaret eden bol yıldızlıları, halkın seçtiği Başbakanı ‘irtica’ yalanıyla terleten, okumak isteyen başörtülü kızlarımızı ‘ikna odaları’na tıkan hastalıklı ruh zihniyetlilerini unutamayız.

Tahakkümcü, darbeci, gayr-ı millî egemenleri, 27 Mayıs şakşakçılarını, 12 Eylül alkışçılarını, 28 Nisan destekçilerini ve 15 Temmuz fırsatçılarını unutmayız. Ak Parti ve MHP’nin oylarıyla “başörtüsü serbestiyeti” getirilirken “kaosa kalkan eller” manşetini atan ‘beyaz ırk’ın kara yüzlüleri unutulabilir mi?

Tam 17 yılda ülke değişti, gelişti, büyüdü. Yollar genişledi, hastaneler iyileşti, refah arttı, imkânlar genişledi. Bağımsızlık tam anlamıyla elde edildi. Dayatmacı devletleri takan yok. Söz sahibi bir ülke artık Türkiye. Her zaman masada: Ortadoğu’da, Kafkaslar’da, Balkanlar’da... Kritik konularda görüşümüz alınıyor.

1984’ten beri başımıza bela olan PKK terörü bitiriliyor. DAEŞ, ordumuzun gücüyle yok edildi. İhanet örgütü FETÖ Türkiye’den kazındı. Kanlı örgütün öncüleri, kaçtıkları ülkelerden derdest edilip getiriliyor. Türkiye, artık barış ve huzur ülkesi. Turizm çok canlı. Kıskanılan, imrenilen bir memleketiz.

Şehir Kütüphaneleri, şehir bahçeleri, millet kıraathaneleri, yeni müzeler, tiyatro sahneleri, sinemaya yapılan büyük yatırımlar, devasa kültür merkezleri... Kültür ve sanatta katedilen muazzam seviye... Sivil toplum kuruluşlarının, valiliklerin, belediyelerin göz kamaştıran kültürel faaliyetleri, sanat hizmetleri...

Vakıf medeniyetinin şiarı olarak restore edilen 5250 vakıf eseri... Arkeolojik kazılarla insanlık tarihinin yeniden yazılması... Ecdad yadigârı eserlere sahip çıkılması... Yeni açılan yüzlerce cami, onarılan çeşmeler ve muhtelif yapılar... 2002 yılında 176 olan müze sayısının hâlihazırda 459’a yükseltilmesi...

23’ten 69’a çıkarılan tiyatro sahneleri. Desteklenen sinema sektörü... Sahip çıkılan yayıncılar.... Millî edebiyat eserlerinin korunması. 2.500’den fazla eserimizin 61 farklı dile tercüme edilmesi... Türk dilinin, kültür ve sanatının, edebî eserlerinin dünyanın 48 ülkesinde devlet kurumlarımız sayesinde tanıtılması...

Kütüphanecilikte olağanüstü gelişmeler... Artık milyonlarca kitabı barındıran büyük yapılar... Haftanın yedi günü 24 saat açık olan, kitapseverlere, araştırmacılara, öğrencilere ve halka mükemmel hizmet veren bilgisayar donanımlı kütüphaneler...

Hükümetin en zayıf kalan alanı kültür sanattı. O konuda hassasiyet gösteren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifleriyle fevkalâde çalışmalar yapılıyor. Kitap yayıncılığı, dergiler, gelenekli sanatlar, sinema, tiyatro, mimarî ve diğer alanlarda göz kamaştıran faaliyetlere şahit oluyoruz.

Ben Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin kurucu başkanıyım. Türkiye Yazarlar Birliği’nin de mensubuyum. Bu kuruluşlar ile diğer vakıf ve derneklerimizin ‘beka kaygısı’yla Cumhur İttifakı’nı yürekten destekleyeceğini düşünüyorum. Zira 15 Temmuz ihanetinden sonra ESKADER’in ve TYB İstanbul’un 1000 yazarı, ortak bir direniş sergilemişti.

Beka meselesi tartışılıyor. Buna inanmayanlar cahil değilse gaflet hatta ihanet içinde. Çünkü İstanbul’un fethini ‘işgal’ olarak gören aydın bozuntusu adamlar yaşıyor hâlâ bu ülkede. Beka meselemiz yeni değil çok eski üstelik. 1071’de Malazgirt Zaferi’yle başlıyor. Anadolu’yu fetheden Türkler, Batı için her zaman problemdir, derttir. Yenilen Bizanslılar ve onların günümüzdeki Haçlı uzantıları bu öc alma duygusuyla yaşıyor. Rabbim mazlumların biricik ümidi olan güzel Türkiye’mizi içerdeki hainlerden ve dışarıdaki düşmanlardan muhafaza eylesin. Bu düşüncelerle Cumhur İttifakı’na “Evet” diyorum.