Dolar (USD)
34.62
Euro (EUR)
36.34
Gram Altın
2925.71
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Kasım 2020

Cumhur İttifakı ve "Erdoğan Gitsin İttifakı" Avantajlar, Dezavantajlar

Ümit Özdağ, “uslu durmadığı için” İyi Parti’den ihraç edildi.

Bu gelişmeyi, İyi Parti’nin bir başka ağır topu İsmail Koncuk’un “zehir zemberek” açıklamayla istifası takip etti.

Ümit Özdağ’ın tavırları, “kendisiyle birlikte hareket edebilecek” kayda değer sayıda ismin olduğunu düşündürüyor.

“Devlet Aklı”, “Benzemezler İttifakı”nın faaliyetlerinden endişe duyuyor, bu belli.

CHP’de de büyük sıkıntılar var.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Yeni CHP’si, “kökten ulusalcıları” rahatsız ediyor.

Bu rahatsızlık da, Canan Kaftancıoğlu’na yönelik “iç tepkilerin” yüksek sesle ifade edilmesiyle kendisini gösteriyor.

Muharrem İnce’nin “salvolarının” da, CHP’de “iç dalgalanmalara” sebep olduğunu görüyoruz.

Dört Parti arasında” Anayasa görüşmelerinin yapıldığını yalanlayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2018’de boy gösterdiği yandaş kanalda “4 Parti’nin bir araya gelerek Anayasa değişikliği için bir anlaşma metni hazırladığını” söylediğinin ortaya çıkması üzerine, Muharrem İnce’den çok yaman bir “vuruş” geldi.

“CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi'nin 2018 yılında ortak anayasa çalışması yaptığı” iddiası hakkında, "Görünen şu ki yapılmış bu. Ben de yeni öğreniyorum. O dönem cumhurbaşkanı adayıydım, benim haberim yoktu o tür görüşmelerden" diyen Muharrem İnce’nin sözleri “CHP’de işlerin nasıl yürütüldüğünü” göstermesi bakımından ilginç.

Koskoca Cumhurbaşkanı Adayı’ndan gizli yürütülmüş bu tür işler…

Hallere bakın siz!..

Bir de “Çete İşi” vardı Muharrem İnce’nin şikayetçi olduğu, arada kaynadı gitti!..

HDP ağır toplarının ikide bir “Benzemezler İttifakı”nın diğer üyelerinin işlerini zorlaştıran çıkışlar yapmaları da “sıkıntılı” bir durum.

“O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz, bizi yok sayamazsınız!” yollu lâflar, “diyet borcu” tartışmalarına yol açıyor.

Özellikle CHP’nin yönettiği birçok belediye üzerindeki “HDP baskısı” da, bünyeyi derinden derine rahatsız ediyor.

“Benzemezler İttifakı”ndan korkunç çatırdılar geliyor!..

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu ziyaretinden sonra verilen “Ortak Anayasa Çalışması” mesajının, öncelikle “Erdoğan’ı indirme” hedefine yöneldiği kanaati çok yaygın.

Sağdan, soldan, ortadan, üstten, alttan; neresinden bakarsanız bakın; “Muhalefet İttifakı”nı motive eden yegâne faktörün “Erdoğan’ı bitirmek!” olduğu görülüyor…

Neredeyse tamamen, “öfke, kızgınlık, kırgınlık” gibi “hislere” dayanan bir “muhalefet” anlayışı bu.

Ülkenin temel meselelerine çözüm vaat etmiyor.

İçlerinden herhangi birinin de “yapmıştım, yine yaparım” diyebilecek durumu yok.

“Erdoğan’ı bir şekilde indirelim de, sonrasına bakarız!” gibi bir tablo var.

Yıkma plânı olan, yapma plânı olmayan bir organizasyon…

HER İKİ TARAFTA DA CİDDİ ZORLUKLAR VAR…

Hem Cumhur İttifakı, hem de “Erdoğan Gitsin de Ne Olursa Olsun İttifakı” açısından büyük zorluklarla dolu bir süreç söz konusu.

Cumhur İttifakı’nın geleceğini büyük ölçüde “ekonominin”, özellikle de “hane halkı ekonomisi”nin halleri belirleyecek.

Zira, toplumun en az yarısı, öncelikle “hane halkı ekonomisi”ni düşünür.

Ekonomi ve hukuk alanındaki “reformların” ne kadar etkili olacağını da ömrü yeten görür.

Cumhur İttifakı açısından, Ak Parti Teşkilâtı’nın ne kadar toparlanabileceği de belirleyici öneme sahip.

“Gençlerle iletişim” alanındaki sıkıntılar da, bu kesimin sandıktaki ağırlığının gittikçe artmasından dolayı büyük zorluk oluşturuyor.

Bakalım, her şeyin “Lider”den beklendiği Ak Parti’de “Erdoğan Neşteri” ne kadar etkili olacak?

Öte yandan…

“Erdoğan Gitsin de Ne Olursa Olsun İttifakı”nın sıkıntılarının çok daha fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde.

“Erdoğan’ı devirme” hedefine kilitlenmiş, bundan başka ortak yönleri olmayan ve her biri içten içe kaynayan partileri uzun süre bir arada tutabilmek çok zor bir iş…

“Ali Babacan Çatı Adayı” Olabilir mi?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavırlarından, Ali Babacan’ı “Çatı Adayı” yapmayı“tasarladığı” sonucunu çıkartıyorum.

Buna, “Dönüp dolaşıp Eski AKP’lilerden mi medet umacağız!” tavrındaki “iç muhalefetin” tepkisi hiç de yumuşak olmayacaktır.

CHP’nin yandaş kanallarından, gazetelerinden bu tür tepkiler yükseliyor şimdiden.

Dostlar;

Geleceğin gelişmelerine dair şöyle bir senaryoyu nasıl bulursunuz?

Kılıçdaroğlu, bu tepkileri yatıştırmak için, “Babacan Cumhurbaşkanı seçildiğinde yapacağı ilk iş demokratik parlamenter düzene dönüş için gerekli adımları atmak olacaktır!” der…

Babacan da, kamuoyuna bu yönde taahhütte bulunur.

“Başbakanlı düzenin sembolik yetkili Cumhurbaşkanı Ali Babacan, Başbakanı ise Kemal Kılıçdaroğlu.”

Olur mu?..

Çok zor ama, “Bunu denemeyi düşünüyorlar” gibi bir durum var ortada.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “çatı adaylığı”nı engellemek suretiyle “önemli bir iş” yapmıştı.

Akşener’in Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde nasıl bir tutum takınacağına dair tahminde bulunmak için çok erken olsa da…

“Ali Babacan’ın Çatı Adaylığı”na sıcak bakma ihtimalinin yüksek olmadığını ifade etmekte mahzur görmem.

Akşener’in, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “adaylığına” niçin “engel olduğu” üzerine şöyle bir tefekkür edelim lütfen.

Yukarıda bir yerlerde “Devlet Aklı”ndan bahsetmiştim galiba...

Orası çok mühim!..