Cumhur İttifakı genişlerken...
ANADOLU Yayıncılar Derneği Genel Başkanı Sinan Burhan, Ankara’nın kültür merkezlerinden “Kale”de, medya mensuplarıyla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki’yi bir araya getirdi.
Etkinliğin öncelikli amacı, “Kültür Yolu Projesi”ni tanıtmaktı ama Sayın Özhaseki’ye yöneltilen soruların neredeyse tamamı AK Parti ile MHP arasındaki Cumhur İttifakı’nın genişletilmesi hakkındaydı.
Gündemde bu var, AK Parti ve MHP çok keskin bir virajı daha alıyor…
Özellikle AK Parti açısından çok zorlu olan yolculuk devam ediyor.
Otuz iki yıldır bu mesleği icra etmeye çalışıyoruz, bu sürecin hemen tamamı “vesayet odaklarının faaliyetlerini ifşa çabası”yla ve “siyaseti” yakından tâkip etmekle geçti…
28 Şubat sürecinin en şedit günlerinde “vesayetçi zihniyete” karşı birlikte verdiğimiz mücadele, AK Parti’nin başarısı için uğraşmakta olan nice vatan evlâdının hatıralarındaki tazeliğini koruyor.
O süreçte mücadele verenlerin çocukları, hatta torunları ile de görüşüyoruz.
Gördüğümüz o ki, AK Parti’ye destek büyük ölçüde devam etmekle birlikte, bünyeye yönelik eleştirilerin yoğunluğu ve dozu da gittikçe artıyor.
Her oturumda “içe dönük muhasebeyi” gerçekleştirme çabası dikkat çekiyor, “hasbî”lik ve “hesabî”lik tartışmaları yapılıyor.
Böyle bir süreçte ve bunca yılın ardından “motivasyonu” diri tutmak gerçekten çok zor iş, AK Parti bunu ‘Lider’inin büyük karizmasından ve muhalefetin inanılmaz ölçülerdeki zayıflığından istifadeyle başarıyor.
Cumhur İttifakı da, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından büyüyen “beka” meselesini halledebilmek için ortaya konulan bir formül olarak büyük destek görüyor…
Bununla birlikte ortada iki ayrı parti var, yerel seçim ittifakı genel seçim ittifakından çok daha zor…
Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin gayretleriyle büyük mesafeler alındı ama şimdi de “Cumhur İttifakı”nın genişletilmesi gibi bir durum, bir zaruret ortaya çıktı
İlân edilen nice adayın geri çekilmesi söz konusu, kolay iş değil, burukluklar olacaktır elbette.
Öyle ya, büyük mücadeleler vererek “aday” olmayı başarmış, eşten dosttan, size “yatırım yapanlardan” nice “hayırlı uğurlu olsun” temennisi almış, iyice havaya girmişsiniz…
Ekiplerinizi kurmuş, projelerinizi hazırlamış, kamuoyunuza sunmaya başlamışsınız…
Tam da hızınızı almaya girişmişsiniz...
Adaylığınız, memleketin “beka”sı için geri çekilmiş!..
İnsanın zoruna gidebilir, hazım zorluğu yaşayabilir, bazıları bunu kolaylıkla aşabilse bile bazılarının “nefsi” bu durumu kaldırmakta güçlük çekebilir.
Sayın Özhaseki, bu yöndeki sorulara cevap verirken,
“Elbette hepimiz insanız” dedi ve şöyle devam etti:
“Bundan en çok etkilenecek parti biziz. Bazı arkadaşlarımız aday gösterilmeyince haliyle ‘niçin’ diye sordular.
Ancak bir dava şuuru içinde, arkadaşlarımızdan uzun boylu bir itiraz gelmedi. Birçok yerde aday gösterilmeyen arkadaşlarımızla, niçin aday göstermediklerini çok açık bir şekilde paylaştık, sağ olsunlar olgunluk gösterdiler. Bu sefer de öyle uzun boylu bir sıkıntının olacağını zannetmiyorum. Hele başka yerlerde olduğu gibi, yürüyüşlerin yapılması, istifaların gelmesi gibi durumlar söz konusu olmaz.”
İki liderin duruşu
Sayın Özhaseki “Dâvâ Şuuru”na dikkat çekiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı da, “aday gösterilmeyenleri” uyarmıştı malum, nefislerinin esiri olmamalarını isteyerek.
AK Parti ve MHP’nin genel başkanları camiaları üzerinde çok etkili olan liderler.
Sayın Erdoğan’ın bu yönünü izaha gerek yok, Sayın Devlet Bahçeli’nin de son yıllarda “ince” dokunuşlarla marifetlerini ortaya koyduğunu görüyoruz.
Bu iki güçlü liderin yönetimlerindeki partilerde “Adaylığım geri çekildi!” diye problem çıkartacakların sayısının ihmal edilebilecek kadar düşük olacağını söyleyebiliriz.
Dolayısıyla, Cumhur İttifakı’ndaki genişlemenin muhtemel yan etkileri üzerinde uzun uzadıya durmak gereksiz.
Üzerinde durulması, altı özellikle çizilmesi gereken bir mesele var…
Sayın Özhaseki’nin, “Cumhur İttifakı”nın genişlemesi ihtiyacının sebeplerine dair açıklamalarında öne çıkan mesele:
“Bazı yerel yönetimlerin, PKK ve FETÖ’ye yakın isimlerin eline geçmemesi için ortaya konulan müşterek hassasiyet.”
PKK’ya yakın isimleri biliyoruz.
Saklamıyorlar zaten, “batıl” davanın gözleri kararmış mensupları, PKK terör örgütüne verdikleri desteği gizleme gereğini duymuyorlar.
FETÖ’ye yakın olanların ise milyon türlü kisve ve taktik ile neler yapabildiklerini, yapabileceklerini çok iyi biliyor kamuoyu.
Sayın Özhaseki, FETÖ ile ilişkili olabilecekleri değerlendirilen bazı “rakip” isimlere dair hassasiyetlerini ima ediyor, Cumhur İtifakı’nın genişletilmesinin sebeplerini anlatırken.
Projelerini anlattı
Dünkü buluşmada, “PKK ile irtibatlı olanlar belli de, FETÖ ile irtibatlı oldukları düşünülen rakip adaylar hakkında belgeler var mı?” şeklinde bir soru yönelttim.
Sayın Özhaseki, kimseyi zan altında bırakmak istemediklerini ancak, FETÖ’yü meşrulaştırmaya yönelik tavırları da hassasiyetle göz önünde bulundurduklarını ifade etti.
Zor mesele.
Çok zor.
Bu aşamadan sonra yapılacak hataların telafisi çok zor, çok daha zor.
Sayın Özhaseki’ye, kamuoyuna yansıyan bazı anket sonuçları hatırlatıldı ve ellerindeki en son anketlerin Ankara için neyi işaret ettiği soruldu.
“Elimizdeki anket sonuçlarını vermek doğru olmaz ama şunu söyleyebiliriz ki, biz rahatız.” derken, gerçekten de “rahat” bir görüntü sergiledi Büyükşehir Başkan Adayı…
“Çok güçlü bir tabanımız var. Bir de ittifak yaptığımız MHP var, hem de en güçlü döneminde. AK Parti ile MHP’nin oy oranlarının toplamı zaten yüzde 50’yi epeyce aşıyor.” dedi.
Bir, iki soru geldi ama…
Sayın AK Parti Adayı, rakibi
“Mansur Yavaş” üzerinde fazla durmadı.
Rakibinin “özel”iyle ilgili bir tek cümle etmediğini ve etmeyeceğini belirtti.
Bilgisi, birikimi, projeleri ile kendisini anlatmaya çalıştığını işine baktığını vurguladı.
“Ancak şunu da söylemek hakkım” dedi:
“Bakın, Ankara için hazırladığımız dev projeleri bu kitapçıkla ortaya koyduk. Bunun içinde projelerimizin hepsi var, ayrıntılı olarak. Ekibimizle, çok ciddi, kapsamlı çalışmalar sonucunda ortaya konulmuş bir kitapçıktır bu. Projelerimizi anlattık anlatıyoruz. 10 senedir adayım diyen arkadaşın (Mansur Yavaş) çıkıp şöyle bir kitapçık ortaya koyması lazımdı ama öyle bir hazırlığı yok.
Canlı yayında, ‘Özhaseki sizi bu yönden (projesiz olmak yönünden) eleştiriyor!’ dendiği zaman, “Su fiyatlarından” bahsetti nitekim. Şaşkınlık içerisindeyim!.. Su fiyatları, ekmek fiyatları, otobüs fiyatları tarifedir. Oturur, maliyet hesabı yapar, tarife belirlersiniz. Rakip arkadaş, ‘Özhaseki büyük projeler ortaya koyuyor, sizin büyük projeniz ne?’ diye sorulduğunda, projeden bahsedemiyor, ‘tarife’den bahsediyor. Biz ise, çok büyük projeleri hazırlamış, kitapçıkla kamuoyunu duyurmuşuz. Beş sene sonra da bunların hesabını vereceğiz. Keşke, üç, dört aday çıksaydı da, projeler yarışsaydı. Ama böyle bir imkânımız yok.”
Evet böyle bir durum var.
Rakipler çok zayıf, ben Mansur Yavaş’ı da zayıf buluyorum; “Recep Tayyip Erdoğan’ı devirme arzusu”na yaslanan bir aday.
HDP cenahından gelen açıklamalar da, “yıkım projesi”nin omurgasını aslında “HDP’nin oluşturduğunu” ortaya koyuyor!..
Rakiplerin projeleri yok, “yıkım vaatleri” var.
Lakin…
“Nefret ve kızgınlık” kuvvetli hislerdir, bu hislere yaslanan “ittifakın”, hiç mesafe alamadığını söylemek de yanlış olur
Böyle “haşin duyguların” ve arayışların değil de…
Projelerin öne çıktığı bir Türkiye istiyoruz.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın, 28 Şubat öncesindeki, “projelere” yaslanan “nazik” ve de “teknik” muhalefetini çok özlüyoruz.
Nerede öyle muhalefet!..