Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 May 2023

Cumhur güçleniyor

14 Mayıs günü gerçekleşen birinci turda adayların seçilebilmeleri için yeterli oy olan %50+1 oranını bulamaması üzerine Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalmıştı. Yasa gereği ikinci turu 28 Mayıs günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için iki aday yarışacak:

Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı Adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu.

İlk turda oyların %49.50’sini alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazanması konusunda bir şüphenin kalmadığı 28 Mayıs seçimleri için iki aday da bütün kartlarını sahaya sürüyorlar. En son Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem bölgesinde yaptığı çalışmalar toplum nezdinde büyük takdir gördü. Rakibi Kılıçdaroğlu ise dün söylediklerini yalanlamaya devam etti.

İlk turda HDP seçmenine oynayan Kılıçdaroğlu şimdi de sağın biraz aşırısından oy almak için mülteci düşmanı ırkçılığa oynuyor. Çünkü Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan’ın aldığı oyların önemli bir kısmının bu kesimden geldiğini düşünüyor ve bu oyları alabilmek için radikal sağ söylemlerde bulunmasının gerektiğine inanıyor.

Doğrusu Kılıçdaroğlu şaşırtmadı. Mutad olan “dönüş” bu konuda da gerçekleşti. Şöyle ki;

Daha bir süre önce CHP’ye mültecilerle ilgili rapor hazırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, bu raporda “Mültecilere geçici değil, kalıcı barınma hakkı verilmeli…” savını ileri sürmüştü. Ancak ilk turda aldığı oylarla ikinci turda da seçilemeyeceğini anlayan Kılıçdaroğlu derhal U dönüşü, yani çark yaparak “Mülteciler derhal ülkelerine göndereceğiz..!” demeye başladı.

Yadırgadık mı?

Hayır.

Daha önce de “Doğu Akdeniz'de ne işimiz var?” diyen aynı şahıs. Libya’da ne işimiz var, diyen de aynı kişi…

Sonra Doğu Akdeniz’deki varlığımız uluslararası güçler tarafından da kabul görünce hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi -ki bu da büyük bir yetersizlik anlamına gelir- “Neden Doğu Akdeniz’de yokuz? Fransa var, ABD var, İtalya, İsrail var… biz neden yokuz?” külhanbeyliğine soyunmuştu lakin o böyle çığırırken karbonhidrat arayan sondaj gemimiz ve ona refakat eden savaş gemilerimiz çoktan Doğu Akdeniz’i “geçilmez” kılmıştı bile.

Şimdi ne olacak?

Dünya siyasetindeki sonuçlardan hareketle ve yaşanan tecrübelere baktığımızda ilk turdaki bu başarının aksine bir sonucun çıkması neredeyse imkânsızdır. Yani Başkan Erdoğan’ın %5 fark attığı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortada 2.5 milyon yeni seçmenin oyunu alması için hiçbir sebep yokken seçimi kazanması öngörülmüyor. Zaten Millet İttifakı’nın diğer bileşenleri “ümidimiz kalmadı, Erdoğan daha büyük farkla kazanır” diyorlar ve ikinci tur için sandıklara gitmeyi düşünmüyorlar.

Millet İttifakı’nda durum bu.

Cumhur İttifakı için ise Sayın Erdoğan’ın da sık sık dile getirdiği şöyle bir sorun var:

AK Parti seçmeni ve Sayın Erdoğan’ın kazanmasını isteyen ve bunun için gidip oyunu kullanan bir kısım seçmenin, “Nasıl olsa Erdoğan kazanır” diyerek rehavet göstermesi ve oy kullanmaktan imtina etmesi, seçimin beklenmedik bir şekilde sonuçlanmasını çok çok zor da olsa mümkün kılabilir.

Bu sebeple olmalı ki Başkan Erdoğan rehavet vurgusunu ve uyarısını tekrarlayarak seçmenini zinde tutuyor.

Milletimizin siyasi okuma konusunda ortaya koyduğu basiret doktoraya konu olabilecek düzeyde bir ayrıcalık taşımayı hak ediyor. Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun bütün vaatlerine rağmen kabul görmemesi ancak bu basiretle açıklanabilir. Hayat pahalılığı, pandemi süreci, deprem gibi üç büyük olumsuzluğa rağmen Erdoğan’ın tercih edilmesi bu okuma ile alakalıdır.

Bu Pazar günü yapılacak ikinci tur seçimlerin, sandıkların açılmasını müteakip birkaç saat içinde sonuçların netleşeceğini ve Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın 13. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak ilan edileceğini umuyorum. İnşaallah aksi bir durum söz konusu olmaz ve “Türkiye Yüzyılı” yürüyüşü akamete uğramaz.