Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2447.92
BIST 100
9911.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Mart 2020

Cuma Namazı Feryadında Haklı mıyız?

Türkiye, dünya ile beraber “Coronavirüs” salgınından etkilenmeye başladı. İlk virüs, sınırlarımızdan girinceye kadar süreci oldukça başarılı yürüten bir Türkiye vardı karşımızda. Sürecin mimarı, Sağlık Bakanımız başta olmak üzere tüm yetkililerce yapılan çağrı gereği yurt dışından gelenlerin 14 gün karantinada kalması gerekirken, kalmadılar. Sonuç malum.

Artık bu süreçten sonra devlet mekanizması kademeli olarak sokakları, şehirleri ve ülkeyi kontrol altına almak zorunda kaldı. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hayat durdu. Ekonomik anlamda birçok işyeri zora girdi. Belki on binlerce insan günlük kazancıyla geçim derdinde olduğundan beklenmedik bir sıkıntıyla karşı karşıya kaldı.

Devletçe, milletçe bu süreci aşmalıyız diyen devlet başkanına kulaklarını tıkadı birçoğumuz. Sahiller piknik yapan, balık tutan cengaverlerle doldu. Kapatılan hamamı kahvehaneye çevirenler bile çıktı. Öyle ya, biz ölüme meydan okuyan bir millettik. En yakın örneğini Çanakkale’de aramaya gerek yok. Daha dün gibi önümüzde durmuyor mu 15 Temmuz Millet Şahlanışı?

Devlet Başkanı ne yapsın. İstedi ki; Müslüman anlayışı, mümin ferasetiyle aşalım bu süreci. Sokağa çıkma yasağı ilan edilsin diyenlere inat ısrarla halkının, milletinin anlayışında aradı çözümü. Baktı ki olmuyor, tedbirlerin şiddetini artırmak zorunda kaldı.

Halkımız nice savaşlar görmüş nice yoksullukları aşmıştı. Atın terkisindeki arpayı da yediği olmuştu. Bakmayın siz marketlerde ki makarna yağmacılarına. Bu millet açlığa doğuştan alışkındı. Ama öyle bir açlıkla karşı karşıya kaldı ki bunun tarihte örneği yoktu.

Millet, savaşta bir dakika sonra ölüm hücumuna kalkmadan hemen önce namazını kılar, “Allah Allah” diye koşardı şehadetin peşinden. Peygamberden sonra Cuma’nın kılınmadığını yazmıyor bu milletin tarihi.

Hikayelerde bile yok. Heyhat! İşte o örneği görülmeyen Cumasızlık, Coronayla buldu bizi. “Camii kapatılır mı? Kuran-ı Kerim’in neresinde yazıyor camii kapatmak?” diye caminin kapısını tekmeleyen insanımız, camii kapısının tekmeleneceğinin Kuran-ı Kerim’de yazmadığının farkında bile değildi.

Şehrin eşkıyalarının, Kaymakamları namaz kılmadığı için “bu kaymakamı istemeyiz” diye kaymakamlık binası önünde toplanması gibi bir şeydi bu.

Şimdi aynısı yaşanıyor galiba. Devletin Reisi, milletin camiisinde, milletin Diyanetinin Reisi ile Cuma Namazı kılınmasına izin vermişti. Bu nasıl olur? Sesleri hemen yükseldi. Ortalık cihada susamış cengaverlerle doluşmaya başladı.

Öyle ya, bugüne kadar ezan okunuyordu da ne kadarımız camilere koşuyorduk? Doktordan çok imam yetiştirilen bir ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum diyen kimlerdi? Başörtüsü zulmüne baş kaldırdıktan sonra başındaki başörtüsünü ayaklar altına alan bu milletin bağrından çıkmadı mı?

Müslüman’ın tatil günü olan cuma günü hangi esnaf işyerini ticaret haramdır diye kapatabiliyordu? Sınav saatleri, otobüs yolculukları, uçuş saatleri, mesai saatleri ne zamandan beri namaz saatlerine uyarlanır olmuştu. Hiç düşündünüz mü?

Müslümanın hayata atıldığı ve “soyumdan hayırlı evlat nasip et” diye dua ettiği düğünler ne zamandan beri Hristiyan adedi üzere pazar günleri yapılıyor hiç fark ettiniz mi? Cuma günü namaza gitmek istiyorum diyen öğretim görevlisinin üniversiteden atıldığını ne çabuk unuttunuz?

Kemalistler ve FETÖ, Müslümanlara tuzak kurup onları tacizci gösterdiğinde, 18 yaşından küçük kızlarımıza nikah kıyılabilir diyen hoca efendiyi linç ettiklerinde neredeydiniz?

Şimdi de sizlere sesleniyorum Ey Cemaat liderleri. Bir iş adamıyla, üç general 28 Şubat sonrası kapı kapı sizleri gezip darbecilere karşı tavır alalım dediklerinde ne yaptınız?

Bu sorular alabildiğine uzar gider. Şimdi birazcık serbestlik buldunuz ya, yüklenin sizden olan Devlet Reisine. Manşet manşet Cumamızı isteriz deyiveriniz.

Heyhat! Bilmez misiniz ki şükürsüzlük ile nimetteki bereket gider. Şükür sözden ziyade tatbikatla olur. Biz Cuma’ya, camide cemaate gerekli önemi verdik mi? İmam Cuma’nın farzında selam verdiğinde daha sola dönmeden kendimizi dışarı atmadık mı?

Eğer cemaatteki bereketi bilseydiniz sürünerek de olsa cemaate giderdiniz diyen peygamberin (sav) sünnetine, bırakın koşmayı yürüyerek gidebildik mi?

Ortamı biraz gevşek bulunca meydana atılan cengaverler! Bilmez misiniz ki Cuma Namazının şartlarından birisi; “Devlet Reisinin hazır bulunması ve izin vermesi” dir.

Yani inandığınız, inandığımız fıkıh’a göre Cuma Namazı zaten bize farz değil. Siz kendinize farz olmayan bir namazın peşinden koşup boşa zaman harcayacağınıza Allah’a ve Resulüne sahip çıkınız ki Allah’ta bize nimetlerini artırarak ikram etsin.

Çünkü Allah buyurmuştur ki; “Çalışın yaptıklarınızı Allah da Resulü'de, müminlerde görecektir.”

Kuran ve Sünnetin en önemli emirlerinden birisi de bizden olan Devlet Reisine mutlak uymaktır.

Diyanet Reisimizin bugün Cuma Hutbesinde dediği gibi deriz ki; "İslam medeniyetinin en önemli coğrafyalarından olan cennet vatanımızda, İslam toplumunun şiarlarından biri olan Cuma Namazı ibadetinin devam etmesi ve namaza gidemediği için milletimizin yaşadığı üzüntünün giderilebilmesi için bizi musibet ve belalardan milletçe koru Ey Rabbim.” âmin!