Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.34
Gram Altın
2918.31
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Aralık 2021

Çözümlü çözümsüzlükte bocalamak

İktidarda proje var açıklama yok.

Muhalefette ise açıklama çok ama proje yok.

İkisi de doğru bir iletişim değil.

İktidarın yaptığının arkasında yatan nedenleri açıklayayım. Muhalefetin ki de başka bir yazıya kalsın.

Ekonomik Kurtuluş Savaşı olarak tanımlanan yeni ekonomik modelin Çin’e benzetildiği bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından deklare edildi daha sonra Türkiye Modeli olarak revize edildi.

Peki yeni bir ekonomik sisteme neden şimdi ihtiyaç var?

İşte nedenler;

Özal ile birlikte defalarca kez denenen bu yöntem 94’te bize büyük bir kriz hediye etmişti.

Yakın coğrafyamızdaki ülkelerin istikrarsız oluşu dış ticaretimizin yüzde 60’tan fazlasını Avrupa ile yapmamıza neden oluyor.

Gelişmiş ülkelerde ise dış ticaretin yüzde 80’den fazlasının komşularla yapıldığı düşünülünce Türkiye’nin ne derece dezavantajlı konumda olduğu daha iyi anlaşılır.

Ama yapacak bir şey yok.

Ülkemizin yerini değiştiremeyiz.

Bu nedenle bölgemizde istikrarı temin edici politikaları yürütürken bir yandan da ülkemizi iktisadi ve politik olarak geliştirecek adımları atacak serüvenlere girmeliyiz.

Bu bazen D-8 olur bazen AB bazen de Türk Devletleri Teşkilatı...

Batılı güçlerin çıkarlarına ters işler yapınca işler Türkiye için bu süreçte biraz daha zor oluyor.

Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz’de çıkarlarımızı öncelememiz birçok Batılı devleti rahatsız edince mevcut yönetimi şeytanlaştırmak ilk başvurulan politika oluyor.

Dünya bu senaryoyu daha önce birçok kez yaşadı.

Farklı bir durum yok.

Büyük güçlere kafa tutarsanız onlar da size ders vermek isterler.

Türkiye’nin 90’lardaki o kırılmalara rağmen devletlerin yaşamında kısa sayılacak bir zamanda oyun kurucu/bozucu politikalar üretecek noktaya gelmesi, ABD’nin tarihin sonunu getirdiği iddialarıyla yüzdüğü pembe masalların tam ortasında oldu.

Ama Türkiye’nin çözülemeyenekonomik problemleri bu sürecin sürdürülebilir olmasını engelliyor.

Şimdi Batı’ya diş gösterirken bir yandan da Çin’e karşı ortak hareket alanı araştırılıyor.

Yeni sistemin ortaya çıkardığı denklem aslında uluslararası boyutta oynanan oyunla çok ilgili...

ABD’nin “dostlar” kategorisini yeniden değerlendirmesi, sürecin işleyişini değiştirecektir.

Fakat bu aşamada aksi durumlara karşı Türkiye’nin açık pozisyon alması, kaos planları yapanların gelecek beklentilerini boşa düşürebilir.

Yeni sistem taleplerinin dayandığı dış dengeleri herkesin anlamasını beklemek doğru olmaz.

İnsanlarımızın yaşadığı zorluğu aşacak, siyaseten de geçerliliği olan adımlar atılması gerekiyor.

Uzun zamandır eleştirilerin odağı haline gelen 5 şirketin işlettiği köprü, tünel, yol işlerinin bütçeye getirdiği yük, dolar kurundaki kontrolsüz yükselişle iyiden iyiye göze gelir oldu.

Vatandaş, “Madem geçemeyecektik o zaman niye yapıldı?” demeye başladı.

Hem şirketleri hem de sistemdeki açığı gidermek için bu şirketlerin döviz cinsinden yaptığı borçlanma Hazine’ye yüklenerek işletmeciliğin TL üzerinden yapılması vatandaş ı memnun edecektir.

Ayrıca yeni sistemin önündeki zorlukların başında gelen nitelikli ürün üretme konusunda aynı “Babayiğitler”de olduğu gibi adı geçen şirketlere ülkenin üretemediği malları üretmesi için teşvikler ve vergi istisnaları ile görev verilmesi hatta gerekirse halka arzlarla şirket yapılarında çoğunluk hissesinin halka verilmesi talebinde bile bulunulabilir.

Vatandaş yeni sistemin yükünü çeker ama herkesin aynı kaderi paylaştığını bilmek istiyor.

Dolar kurundaki istikrarsızlık,üretim konusunda açıklanacak bir takvim ile bitirebilir.

İstikrar ile övünen bir yönetimin istikrarı gösterme vakti geldi.

Devletin “sır” olarak gördüğü bazı şeyleri açıktan ortaya koyamama zorluğu bu süreçte iletişimin yürütülmesini güçleştiriyor.

Bunları da aşacak ara formüllerin tam zamanı...