Çözüm teolojik sığınaklar değil, bilimsel tedbirlerdir!
Madenlerde hayatlarını kaybeden tüm insanlarımızın anısına saygıyla
Güneşli bir günde masmavi göreceğiz Karadeniz’i/Balkaya’dan Kapuz’a kadar, karış karış biliriz bu şehri/Eki’nin çiçekli bahçeleri, rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla/Paydos saatlerinde yollara dökülen, soluk benizli insanlarıyla/Siyah akar Zonguldağın deresi/Yüz karası değil, kömür karası /Böyle kazanılır ekmek parası Orhan Veli
Amasra’da yaşanan maden felaketi ve faciası yüzünden 41 insan hayatını kaybetti. Alınterleriyle hayatlarını kazanmak için maden ocağının altına inen insanlar, grizu patlaması sonucu oradan çıkamadılar. Grizu patlamaları sonucu oluşan felaketleri ve faciaları, mutlak kaderimizmiş gibi yıllardır yaşıyoruz. Her grizu patlaması sonucu yaşanan kaybettiğimiz insanların acısını, kaderimiz deyip bastırmaya, normalleştirmeye ve avunmaya çalışıyoruz. Maden faciası gibi yaşadığımız her felaket sonrası kadere sığınıp sorumluluğu kadere yükleyip insani sorumluluğu ortadan kaldırıyoruz.
1941 Yılından beri ülke olarak grizu patlamalarına insanlarımızı kurban vermeyen devam ediyoruz. Grizu patlması sonucu yaşadığımız büyük facialardan bazıları şunlardır: 7 Mart 1983 tarihinde Zonguldak Armutcuk’ta 103 kişi hayatını kaybetti. 7 Mart 1990 tarihinde Amasya’daki patlamada 68 insan hayatını kaybetti. 3 Mart 1992 Tarihinde Zonguldak Kozlu’da 263 insan hayatını kaybetti. 26 Mart 1995 Tarihinde Yozgat Sorgun’daki patlamada 37 insan hayatını kaybetti.8 Eylül 2004 Tarihinde Kastamonu Küre’de 19 insan hayatını kaybetti. 2 Haziran Tarihinde Balıkesir Dursunbey’de 17 insan hayatını kaybetti. 10 Aralık 2009 Tarihinde Bursa Mustafa Kemal Paşa’daki patlamada 19 insan hayatını kaybetti. 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak Kozlu’da 30 insan hayatını kaybetti. 8 Ocak 2013 tarihinde Zonguldak Kozlu’da 8 insan hayatını kaybetti. 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa Soma’da 301 insan hayatını kaybetti.28 Ekim 2014 tarihinde Karaman Ermenek’te 18 insan hayatını kaybetti. 17 Kasım 2016 tarihinde Siirt Şirvan’da 16 insan hayatını kaybetti. 17 Ekim 2022 tarihinde Bartın Amasra’da meydana gelen patlamada 41 insan hayatını kaybetti. Şimdiye kadar binlerce insanın hayatını kaybettiği grizu patlaması faciaları karşısında ülkemizin aciz, çaresiz ve ölüme teslim olmuş bir görüntüsünün ortaya çıkmış olması, hepimizi derinden yaralamaktadır ve içimizi yakmaktadır.
Maden faciasi ve felaketi, doğal bir afet değildir. Grizu patlamaları, ilerleyen teknolojik imkânlar sayesinde artık önlenebilmektedir. Grizu, önlenebilir risk ve tehdit olarak anlaşılmaktadır.Türkiye, grizu patlamalarının neden olduğu felaketleri önlemekte şimdiye kadar başarısız olmuştur. Madenlerde yaşanan faciaları neden önlemediğimiz konusunu, ciddi olarak düşünmeye ve tartışmaya ihtiyaç vardır.Madenlerde yaşanan faciaları önlemek için bilimsel ve teknolojik imkânlardan niçin yararlanmadığımızı konuşmak yerine, her facia sonrası kadercilik ve duygusallık söylemleriyle kolektif acıyı idare etme yoluna gitmek, sağlıklı, makul ve verimli bir yol değildir. Amasra maden faciası, insan hayatını koruma, maden gibi yerlerde işçilerin güvenliğini sağlayacak gerekli ortamı bilimsel ve teknolojik olarak gerçekleştirme konusunda korkunç bir zaaf ve duyarsızlık içerisinde olduğumuzu ortaya koymuştur. İnsan hayatını koruma ve insanların güvenliğini sağlama konusunda zaaflarımızı sahici bir duyarlılıkla konuşmalı, kendimizi eleştirmeli ve yaralarımıza merhem olacak akla, bilime ve teknolojiye dayanan politikalar gerçekleştirmeliyiz. Maden, çığ ve orman yangınları sonrası topluma hesap verecek ve özeleştiride bulunan hiç kimseye rastlamıyoruz. Etkili ve yetkili kişiler ve kurumlar, topluma hesap vermenin ve özeleştiride bulunmanın işgal ettikleri görevin doğal bir parçası olduğu gerçeği ve olgunluğuyla hareket etme şeklinde bir tutum ve davranış ortaya koymalıdırlar.
Ülkemizde yaşadığımız büyük insani faciaları anlamaya çalışırken yeni bir terminolojiyle hareket etme zorunluluğu vardır Bir çalışma ortamında teknolojik, hukuksal, sosyal ve fiziki olarak alınan bütün tedbirlere rağmen istisnai olarak bazı olumsuz kazalar oluyorsa bu durum iş kazası olarak nitelenebilir. İş kazası durumunda bile sorgulanması gereken şey, herkesin nerede hata yaptık, nerede eksik kaldı sorusunun ciddi olarak konuşulması ve tartışılması gerekmektedir. Bir çalışma ortamında gerekli güvenlik tedbirlerini almadan, ortamdaki riskli unsurları insan hayatına tehdit olmaktan çıkarmadan meydana gelen felaketler, iş faciası olarak bile değil, iş cinayeti olarak nitelenmektedir.
Hiçbir şekilde ölüm yüceltilecek ve normalleştirilecek bir durum değildir. Grizu patlaması sonucu hayatını kaybeden insanların yaşadıkları korkunç sonu meşrulaştırmak için maden şehidi gibi bir kavram kullanılmamalıdır. Maden ocağının güvenli hale getirilmemesinden kaynaklanan kötü bir yönetim zaafı, politikasızlık, ihmal ve duyarsızlık şeklinde bir sorun vardır. Duygusal ve teolojik kavramlar olarak kullanmak, yaşadığımız faciayı sağlıklı bir şekilde konuşmamızı ve tartışmamızı engellemekte, konunun verimsiz ve yıkıcı polemiklere malzeme olmasından başka bir sonuç doğurmamaktadır.