Çözüm: Tecrübe aktarımı
Gazetecilik fazlaca zaman ayrılması gereken bir iş olmasının
yanında ülke için dönüştürücü bir etki alanı oluşturma imkânı sağlaması bakımından
da ciddi bir sorumluluk getirir.
Bu nedenle bazen aslı bilinmeyen bir olayı, vatandaşın
dilinde vatandaşa anlatmakta çok zor olabilir.
Bu zorluk en çok da gündemi etkileyen esas faktör olan “ekonomide yaşanan teknik olayların
etkisini doğru gösterebilme” noktasında yaşanıyor.
Ekonomi Muhabirleri
Derneği’nin (EMD) Medya Okulu’nda
gazeteci dostlarla bu sorumluluğun yükünü yeni nesile aktarmaya çalıştık.
Tabii ki yine Avrupa
Birliği (AB) finansmanı ile
böyle bir proje hayat bulabildi.
Hâlbuki katma değeri olan birçok proje, nice gönüllünün emek
verebileceği bir “fırsat” arıyor.
Türkiye Cumhuriyeti
çok büyük bir devlet.
Avrupalılar, iltica usulüyle temin ettiği zeki ve yetenekli
insanların başarılarını kısa zamanda katma değerli bir üretime dönüştürüyor.
Türkiye’nin ise son 50 yıldır sadece istihdam sorununu
çözecek politikalara odaklanması ne derece doğru?
Selçuklular’da Nizamiye
Medreseleri, Osmanlılar’da Enderun
olarak adlandırılan özel eğitim kurumları ülkenin geleceğini ortaya koyacak
fikir ve buluşların üretim merkeziydi.
Bu ayrıcalığı tüm topluma yaymak isteyen Cumhuriyet, “Halkçı”
bir yaklaşımla zoru başarmak için “Köy
Enstitüleri”ni kullandı.
Bu çabadan birçok güzel hikâye çıktığı gibi toplumu hızlı
dönüştürmenin fanatizmini yaşayan ve yaşatanlar nedeniyle birçok mağduriyet hikâyesi
de çıktı.
ABD’nin her yıl yeşil kart çekilişi ve özel iltica hakkı ile
tüm dünyadan topladığı zeki ve yetenekli insanlar, sistemin ileri yönlü
dönüşümü için kullanılırken biz birçok değerimizi bilerek ve isteyerek yok
etmeyi tercih ediyoruz.
Boğaziçi ve ODTÜ’ye gayriresmi tanınan bir misyon ile bu
sorunu aşmaya çalışsak da aslında bu kurumlardan mezun olanların büyük
çoğunluğunun son durağı yine bahsi geçen devletler oluyor.
Serbest piyasa emekçileri, evvel zaman önce atalarımızın localarda
yaptığı gibi bilgi ve tecrübelerini “Usta-Çırak
İlişkisi” ile aktarırlardı.
Bu şekilde, meslekte yazılı olamayacak birçok usul geleceğe
taşınmaya devam ederdi.
Gazetecilik gibi oldukça hassas bir işin bu aktarımdan
uzaklaşması aynı zamanda büyük bir stratejik risk barındırıyor.
Bu gibi önemli mesleklerde bırakılan boşluklar, ülkenin
açığını arayanlar tarafından dolduruluyor.
Gazeteciliğin evrensel değerleri yıpratılıyor ve Truva atı
fabrikası kuruluyor.
Böyle olmak zorunda değil.
Uzmanlık ve mesleki hassasiyetlerin ileri kuşaklara
taşınacağı bir yaklaşım belirlenebilir.
Nasıl ki malımızı miras yoluyla toplumda tutmaya devam
ediyorsak bilgi, birikim ve tecrübemizi de miras yoluyla devam ettirmeli ve
yeni kuşaklara bu aktarımı gerçekleştirmeliyiz.
Eğer bu nesli Sedat
Peker’in söyledikleriyle Murat
Karayılan’ın söylediklerinin ortasına bırakırsak vay halimize...
İşte tam da burada...
EMD’nin Hacı Bayram Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden
30 öğrenciye verdiği Ekonomi Muhabirliği
eğitiminde gençlerle yakın bir iş birliği içinde olmanın heyecanını yaşadım.
Vecdi SEVİĞ, Ahmet ERGEN, Mehmet KAYA, Taylan ERTEN,
Alaattin Aktaş, Hazal Ateş, Erdinç Çelikkan ve Ahmet Kıvanç’ın anlatıları tek
tek dinledim.
Finansal Okuryazarlık konusunda ben de bir iki kelam ettim
ve EMD’nin eğimi ile tecrübe aktarımının başarıyla yapılabileceğini gördüm.
Proje Koordinatörlüğünü üstlenen EMD Genel Sekreteri Hüseyin Tunçay’ın heyecanı ile EMD Başkanı Turgay Türker’in gösterdiği
özveri takdire şayandı.
Ama anlattığımız gibi sorun çok daha büyük.
O zaman çözümü de büyütmek gerekiyor.
Turgay başkanla konuştum.
Eğitimin ikincisinin Sakarya
Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gerçekleştirileceğini söyledi.
Ben de her ne kadar teknik bir alan olsa da Ekonomi
haberlerindeki inceliklerin tüm ekonomi haberi tüketicisi vatandaşlarımızın da
istifadesine sunulması gerektiğini
söyledim.
Eğitimin kulaktan kulağa yayılmasından sonra şimdiden
Anadolu’dan bu yönde birçok talep gelmeye başladı bile.
Siz değerli okurlarımdan da böyle bir eğitime istekli
olanlar olabilir.
Belki bu aktarım sistemimizdeki algılama sorunlarının bir
kısmını da çözer.
Kim bilir!