Çözüm süreci ve kumda oynayanlar
Kaç köşe yazarı yazdı, kaç aydın konuştu. Söyledikleri hep aynıydı:
"2014'te yerel seçimler, 2015'te Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonra genel seçimler var. Hadi hepimize geçmiş olsun. Böylesi riskli bir seçim takviminde Başbakan Kürt sorununun çözümü için kılını kıpırdatmaz."
Bir kez daha yanıldılar. Başbakan, siyasi hayatına mal olsa da zehir de olsa içeceğini ve çözüm yolundan dönmeyeceğini deklare etti.
Şimdi de "Başbakan, yeni anayasa ve Cumhurbaşkanlığı-Başkanlık için hem Balyozcu'larla hem de BDP ile anlaştı" diyorlar. Daha öncekiler gibi boş ve anlamsız sözler bunlar.
O nedenle bu büyük öngörülü(!) aydınların laflarına çok da itibar etmemek lazım.
***
Siyaset müzakere etme sanatıdır. Uzlaşma, en zıt fikirdekilerle bile anlaşma ustalığıdır. Senelerin alışkanlıkları ile siyaseti sadece "çatışma" sananlar, şaşkınlıklarını üzerlerinden atamadılar.
Onlar "şok" olmayı sürdürdükçe muhalefetsiz kalan iktidar da "çok" olmayı sürdürüyor.
***
Başbakan'ın emekli Orgeneral Saygun'u insani ve "tabi ki de siyasi" nedenlerle ziyaret etmesinde bir yeniği arıyorlar. (Ziyarete "siyasi" dememin nedeni de şu. Siyasette olgularla algılar her zaman paralel düşmez. Bir siyasetçi istemese bile her hareketi siyasi olarak algılanır.)
Yeni anayasa konusunda yan çizenler, Başbakan'ın gerekirse BDP'nin desteği ile yeni anayasayı halk oyuna götüreceklerini söylemesini de "AK Parti-BDP ortaklığı" olarak yansıtmaya çalışıyor.
Ama başta da dediğim bu iddialarında da yanılma ihtimalleri çok fazla.
***
Farkında mısınız, CHP ülkenin bu en hayati meselesinde de çözüm dışında kalarak kendi kendini yok etmeye çalışıyor.
Kah ulusalcılarıyla, kah 'türkçü'leriyle, kah da Baykal'la uğraşmaktan ülkedeki gelişmeleri ıskalıyorlar.
Başbakan'a çözüm yolunda "kredi" açan Kılıçdaroğlu toplantılarında, çözüm sürecini ilaç niyetine olsa dahi ağzına almıyor ve parti içi çatışmadan kaçmak için hedef saptırıyor. Bu sapma da bildik kısır döngü olarak CHP'ye geri dönüyor.
CHP'deki tüm kesimleri "Erdoğan düşmanlığı"nda birleştirerek, kendi liderliği üzerindeki Baykal baskısını unutturmaya çalışıyor.
***
Kılıçdaroğlu önceki gün partililerle buluşmasında, Kürt sorununun çözümüyle ilgili tek kelime etmeden "Talimat verdim, Recep beyin yalanları ansiklopedisi hazırlatıyorum" dedi.
Süreç, bazılarının umduğu gibi kavga ile değil de kardeşlikle biterse, CHP sürecin hiçbir noktasında yer almadığı için Baykal'ın bahsettiği kemikleşmiş yüzde yirmilik oyu bile kaybedebilir.
Çünkü CHP sosyolojisinde sayıları az da olsa her olaya Kemalist-ulusalcı refleksle bakmayan ve Kürt sorununun çözülmesini isteyenler de var.
Türkiye kansız bir geleceğe yelken açmışken CHP, kumda oynamayı sürdürüyor. Yazık...