Çözüm Süreci olmasaydı?
Geçen hafta Diyarbakır'dan bir dostumuz geldi. Ona "Özellikle Sur'daki operasyonlar neden bu kadar uzadı?" diye sordum.
-Devlet 90'lardaki devlet değil. Bir sivilin bile burnu kanamasın diye büyük hassasiyet gösteriliyor. Operasyonların sürdüğü üç ay boyunca sadece bir sivil kaza kurşunu ile hayatını kaybetti. O bile tam olarak kesinleşmiş değil" dedi.
Dün medyaya Sur'da teslim olan PKK'lıların "Tahir Elçi'yi biz katlettik" itirafında bulunduğu yansıdı. Hiçbir zaman PKK terörüne ve HDP politikalarına yakın durmayan Elçi için de, Elçi'yi yakından tanıyan biri, öldürülmesinden aylar önce "Bu PKK, Elçi'yi fazla yaşatmaz" yorumunda bulunmuştu.
Zaten Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürülmeden kısa bir süre önce verdiği demeçte, sivillerin yaşadığı bölgelerdeki çukurların, duvarların kaldırılmasını, operasyonların da bitmesini istemişti.
***
Diyarbakır'da terör örgütü PKK mensuplarına yönelik operasyonların tamamlandığı Sur ilçesinde dün gördük ki hayat yeniden canlandı.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin hayatını kaybettiği, polis memurları Ahmet Çiftaslan ve Adem Erdur'un şehit edildiği 28 Kasım 2015'teki saldırının ardından PKK'lı teröristlerin yakalanması, kamu düzeninin sağlanması, barikatların kaldırılması, çukurların kapatılması ve patlayıcıların imhası için ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından başlatılan operasyon, 103'üncü gününde tamamlandı.
Teröristlerin, mayınların, bombaların, silahların olmadığı ilçeye bu kez iş makinaları çukur kazmak için değil, bölgeyi onarmak, yolları yapmak için girdi.
'Operasyon oldu, böyle oldu' diyerek sonucu, sebep gibi göstermek isteyenler bir kez daha düşünsün. Milletin aklıyla alay etmeyi bıraksınlar.
Terör, çukur, bomba, mayın olmayınca demek ki operasyon da olmuyor ve hayat akışına devam ediyor.
***
Dün, Akşam'dan Emin Pazarcı, İçişleri Bakanı Efkan Ala'yla yaptıkları sohbetin bir kısmını köşesine taşımıştı. Ala, PKK ile Suriye gizli servisi Muhaberat arasındaki derin ilişkiye dikkat çekerek Türkiye'nin dikkatinin Suriye'den uzaklaştırılması için PKK'nın iç teröre ağırlık verdiğini vurguluyordu.
Ala'nın sözlerinde dikkatimi çeken çok önemli bir nokta daha vardı. Ala, Cizre'nin Afrin'le sınırına dikkat çekerek, "En sıkıntılı yer Cizre'ydi. Oraya 30 yıldır yığınak yapmışlar. Güvenlik güçlerinin yıllarca giremediği bölgeler vardı. Üstelik Suriye sınırında bir yer. Biz operasyona başladığımızda, Sınırın Suriye tarafında gösteriler yaptılar. Orası bile temizlendi. Diğer bölgeler daha kolay" diyordu.
***
30 yıl. Evet tam 30 yıldır PKK'nın Cizre'ye yığınak yaptığını söylüyor İçişleri Bakanı.
Çözüm Süreci'ne sürekli eleştiri getirenler sadece o 3 yıllık süreçte PKK'nın şehirlere silah yığmasına göz yumulduğunu iddia ediyordu.
Ancak öğreniyoruz ki 30 yıldır yapılan bir silah yığınağı ve güvenlik güçlerinin giremediği bölgeler gerçeği de varmış.
Çözüm Süreci'ne laf söyleyenlerin, bugün Müslüman Kürtlerin Marksist bir terör örgütünün ve onun uzantısı yapıların aylardır yaptığı çağrıya 'hayır' demesinin altında Çözüm Süreci'nin başarısının yattığını görmesi lazım.
Bölge insanı, Çözüm Süreci'nde devletin 'barış' içinden elinden geleni yaptığını görmeseydi, bugün PKK ve HDP'nin çağrıları böyle karşılıksız kalır mıydı?
