ÇÖZÜM SÜRECİ 2016
Uzun yıllar bölge halkının ve sağduyulu insanların desteği ile ilerleyen çözüm süreci ile ilgili olarak ileri sürülen en önemli eleştiri "nedir bu çözüm süreci" olmuştu. Bunun cevabı ise insanca hep beraber yaşayacağımız bir ülke inşası şeklinde cevaplanmış ancak hiç kimse bu sürecin ne demek olduğunu tam olarak anlayamamıştı.
Çözüm sürecine yapılabilecek birçok eleştiri var. Bunlar yapıldı da. Unutulmaması gereken konu ise ilk defa bu konuda siyasiler sorumluluk aldı ve sadece askeri/polisiye çözümlerin dışında bir yol denedi. Şu anda baktığımızda her ne kadar silahsız geçen dönemin boşa geçirildiği düşünülse de bu düşüncenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Çözüm süreci ilk olması ve yapılanlar bölge halkına ve devlet görevlilerine kazandırdıkları ile geri dönülmez ve de önemli kazanımlar sağladı.
Öncelikle bu kazanımlar ve yanlışlar tespit edilerek yeni yol haritasının belirlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde tekrar başa dönme şansımız yok. Güçlü bir iktidar bölgeden tüm yaşananlara rağmen alınan destek kurumların organize çalışması ve de tüm tecrübe ile bu işin çözülmesi gerekiyor.
Şu an ya bizim fark etmediğimiz şekilde çalışmalar yürütülüyor ya da sadece emniyet tedbirleri uygulanıyor. "Milli birlik ve kardeşlik" olarak belirlenen yeni süreç ile ilgili olarak özellikle muhalefet partileri ve tabanlarına bu sürecin iyi anlatılması gerekiyor. Bu olmazsa olmaz bir konu. Çözüm süreci iyi anlatılamadı ya da anlaşılamadı. Ancak adı da daha iyi konulmuş olan ve yaşanan tecrübelerden faydalanılarak oluşturulacak olan yeni sürecin yeni anayasa süreci ile de birleştirilerek olabilecek en yüksek oranlı kabul ile oluşturulması gerekiyor.
İkinci konu bir yol haritasının olması gerekiyor. Bu haritada aktörlerin de belirlenmesi gerekiyor. Siyasi konjonktür ya da değişik beklentilere girmeden tüm aktörlerin görüşleri alınmalı tüm aktörlerin bu sürece destek vermesi sağlanmalıdır. Bunun için de geçmiş ile yaşamak yerine geleceğe bakma zamanı geldi. Yaşanan yanlışlar, yaşanmışlıklar bizi içine çekiyor ve oradan çıkamıyoruz. Geçmişi değiştiremeyeceğimizi ancak beraberce bir gelecek inşa edebileceğimize önce biz sonra herkesi inandırmalı ve bunun için emek harcamalıyız. Zira çözüm sürecini baltalayanlar bu sürecin de işlememesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar. Bu nedenle de "milli birlik ve kardeşlik" projesinin başkanlık sisteminden de daha önemli olduğunu düşünüyorum. Hiçbir konu başkanlık sistemine kurban edilmemelidir. Başkanlık sistemi benimde savunduğum önemli bir adım. Parlamenter sistemin birçok defosunu ortadan kaldıracak bir sistem. Ancak geçmişi kapatıp yeni sayfayı açmadığımız takdirde artık uluslar arası arenada taşeron olarak parayı kim verir ise onun emrinde her türlü pis işi yapmaktan çekinmeyen bir örgüt olan PKK ve uzantıları başkanlık sistemine de geçseniz, parlamenter sistemi de onarsanız, biz hepsinden vazgeçtik böyle iyiyiz de deseniz size rahat vermeyecek.
Türkiye'nin en önemli sorunu hala masadadır ve çözülmek zorundadır. Zira çözmediğimiz her gün biz çözüleceğiz. Sivil aklın, siyasi iradenin bölgesel faktörlerin devreye sokulması gerekiyor. Bu konuda çalışma yapılma mecburiyetini herkesin üzerinde hissetmesi gerekiyor. Tüm bunlar da siyasi irade ile olabilir. Siyasi iradenin bu konuyu tekrar listenin başına alması gerekiyor. @CavitTatli