Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2964.90
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Şubat 2013

Çözüm

Çözüm süreci, açılım süreci, barışa giden yol haritası derken belli bir plan dahilinde hareket edildiği ve gerçekten adı ne olursa olsun bu sorunun çözümü için çalışıldığı anlaşıldı. Anlaşıldı anlaşılmasına da ortaya çıkan yeni sorun mevcut sorunun çözümünü engelleyecek mi engellemeyecek mi? Ulusalcı, milliyetçi ve bazı sol kesimler mevcut çözümü desteklememekteler. Desteklememenin yanında muhafazakar olarak niteledikleri ve her türlü kötülüğün sebebi olarak addettikleri iktidarın gitmesi için bu süreci bir vesile olarak görmekteler.

Bu tespitten sonra mevcut sorunun çözüm ve bu çözümün ne yönde olması gerektiği daha doğrusu bu çözümün ne olacağı tartışmasına bakalım. En merak edilen konu sınırlar meselesi. Sınırlarımız korunacak mı? İkinci ciddi sorun "Türk" kelimesi ne olacak.

Sınırlar konusunda ciddi endişe bizde Kuzey Irak, orada yaşayanlarca ve Irak yönetimince Kürdistan olarak adlandırılan bölge gibi bir devletin Türkiye içerisinde kurulup kurulmayacağı. Zira özerklik, demokratik özerklik gibi içeriğinin nasıl doldurulacağı belli olmayan kavramlar korkuya neden olmakta. Açılım sürecini yöneten kişilerin bu konuya dönük olarak kamuoyunu aydınlatamadıklarını düşünmekteyim. Açılımın en önemli noktası da algıyı oluşturmaktadır. Burada algı yönetimini manipülasyon noktasında değil de gerçeklerin, amaçların doğru olarak halka anlatılması gerektiği kanaatini taşımaktayım. Aksi takdirde yaşanacak yol kazaları desteği azaltacaktır.

Diğer bir konu ise "Türk" kelimesidir. Türk kelimesi gelinen noktada öcü gibi görülmekte her türlü sorunun sebebi olarak algılanmaktadır. Ancak unutulmaması gereken başka ırkların haklarının tanınması için çaba sarf ederken, başka ırka mensup insanları hırpalamak sorunu çözmeyecek yeni sorun cepheleri doğuracaktır. Türk olduğu için insanların onurlarının hırpalanmasına fırsat verilmemesi gerekmektedir. Geçmişten günümüze birçok ulus, bölge halkları için Türkler hiçbir şey yapmışlar hiçbir şey yapamadıklarında ise onlar için ölmüşlerdir. Bugün onların torunları BM ve birçok platformda birçok haksızlığa karşı sesini yükselttiği için eski itibarına kavuşmaya başlamıştır. Tüm bunları yok saymak öncelikle Türklere haksızlık olacaktır. Şovanist bir söylemden ziyade bir tespiti anlatmaya çalışmaktayım. Türk genel kabul gören "Batı Medeniyetinin" karşısındaki bir zihniyeti anlatmaktadır. Bu zihniyetin öncüleri Türkler olduğu için karşı zihin yapısı Türkler olarak adlandırılmıştır.

Eğer Kürtlerin sorunu çözülecek ise bu sorunu çözer iken Türk sorunu oluşturmamak gerekmektedir. Türklerin onurlarının korunduğunu Türk olanların hissetmesi gerekmektedir. Aksi takdirde çözüm yeni sorunların başlangıcını oluşturacaktır.

Bu bağlamda bahar ve yaz ayları çok önem kazanmaktadır. Habur sınır kapsısında yaşananlara fırsat vermeden muhataplar iyi belirlenerek ve de gereksiz ayrıntıları kamuoyuna sunarak işi magazinselleştirmeden mesafe kat etmek gerekmektedir. Aksi takdirde sorunun adı değişecek ancak çözüm bekleyen sorunlar hala devam edecektir.