ÇÖZÜLME Mİ, ÇÖZÜMLEME Mİ?
Şimdi ben, çok arzu etmeme rağmen amacı üzüm yemek değil de bağcı dövmek olanlara, öfkesi, acısının ve hüznünün önünde duranlara "ne oluyorsunuz ey kardeşim!" diye sormayacağım. Acılarımızı, "açılımı vurma, söz yağmuruna tutma" fırsatı olarak değerlendirenlere "PKK'nın uzantısı olan parti, Recep Tayyip Erdoğan'a karşı avaz avaz desteklenirken ve hatta sizin münbit gönüllerinizden(!) hisse alırken neredeydiniz?" demeyeceğim.
Sosyal medyada küfür ve hakaret ederek yürek soğutanlara, bu zor süreci edep çıtasını aşağı çekmek için vesile sayanlara, bu kanalla deşarj olanlara "ebedu00ee aleme intikal eden canlarımız için iki sayfa Kur'an okudunuz mu?" sorusunu yöneltmeyeceğim.
Hatta çok istememe rağmen "rehberimiz, önderimiz, biricik peygamberimiz, her mevzudaki örneğimiz küfür ehli ile Hudeybiye Anlaşması yaparak u2013haşa- zaaf mı göstermişti ve anlaşmayı bozanların karşı taraf olması, Allah Resulü'ne mi mal edilmeliydi? " demeyeceğimu2026
Düşman arayan bir füzenin yüzbinleri aşan maliyetiyle değil de, uzlaşma ile çözüme ulaşmaya çalışmak, kanın durmasını barış yoluyla temin amacı taşımak, en azından denemek çok mu art niyetliydi yahut açılımdan önce şehit vermiyor muyduk? Denemek, birkaç sene şehit haberlerinin susması dışında neyi değiştirdi, sormayacağım.
Çünkü ideolojisini ve rüzgarın dokunuşuyla inciniveren menfaatini bilhassa şu süreçte vatan selametinin önünde tutan ve "silah bırakmayacağız" türküsüyle dolanan o sesin(ki başta kendi halkı kırılırken tatil yapan), gürültü ayarını bir tık yükselten insan seli, bu sorulara hakkaniyetli bir cevap veremeyecektir. Yukarı alınanlar, düşünceme yakın kardeşlerimin cebine birkaç çakıl tanesi bırakma gayesiyle yazıldı sadeceu2026
İsmail Kılıçarslan ağabeyimizin "Sen yine yalanlar söyle" isimli yazısında değindiği gibi, ehemmiyeti vurgulanması gereken şu hassas günlerde bile ağızdan çıkanları gönüllerin duymadığı bir algı fırtınası ve ikilemler silsilesiyle iç içeyiz;
Mesela; daha dünlere kadar iktidarın IŞID'i desteklediğini iddia edenler, bugün mecburiyetten husule gelen hava harekatını halkın savaşa sürüklenmesi olarak yorumlayabiliyor ve "savaşa hayır" naralarıyla çıldırabiliyorlar.
Mesela; Recep Tayyip Erdoğan'ın u2013kendi ifadesiyle- siyasi hayatını bitirme pahasına başlattığı açılıma laf edenler bugün PKK ile yapılan mücadeleyi lüzumsuz görebiliyor, müzakere isteyebiliyorlar.
Mesela; HDP eşbaşkanı "barışa bir adım kalmıştı" derken Doğu'daki oyları nasıl topladıklarını halkın unuttuğunu zannedip kendini "daha komik" durumlara düşürebiliyor.
Mesela; Sol gruplar ve onların yayın organları ile halen muhafazakar-İslamcı olduğunu iddia eden malum gazetenin son dönemde pek çok meselede ağız birliği etmesi durumu, söz konusu vatan ve şehit gibi hassas mevzular olunca da değişmiyor. Meselenin vatan olması da küfrün ve ılımlı islamın(!)aynı safta bulunmalarına engel teşkil etmiyor. Hatta kendi içerisinde çelişkiye düşerek sürecin hesabını soran okyanus medyası yazarları "iki polis kurşunlandı diye Kandil mi bombalanır?" diyebiliyoru2026 Merak ediyorum bu insanlar, yakın zamana kadar u2013her şeye rağmen- kendilerine sempati duyanların nefretini toplamak için daha ne kadar çaba harcayacak, daha ne kadar inkar edecek mazilerini?
Rabbin katına gözyaşları ile uğurluyoruz, toprağın bağrına bırakıyoruz her gün onlarca fidanıu2026 Nişanlanmış, henüz ev almış, çiçeği burnunda eşinin taşıdığı bebek için heyecanlanmış, bir gün önce hesabına "korkuyorum ama vatan için gideriz" yazmış, babasına telefonda çok yakında kavuşacaklarının müjdesini verirken sırtından kurşunlanmışu2026
Rabbimin emanet bilinci yanında ömrüme armağan ettiği iki oğlum var ve şu sıralar annelerin dayanılmaz feryadıyla kavrulan, yerlere dökülen, şerha şerha olan bir kalbimu2026 Gözyaşı getiren her haber dağlıyor, ateşten bir mil çekiyor onau2026
Bir olalım, birlik olalım; bir kerecik olsun aynı kaygının etrafında aynı duaya tutunalım.
ve soralım; Şimdi değilse ne zaman?
Selam ileu2026
Nuray Alper