Covid, PCR ve aşılar üzerine bir söyleşi
O, her
gün ekranlara çağrılan ve sürekli insanlara korku pompalayan, tehditler savuran,
agresif hekimlerden değil. Eğer öyle biri olsaydı muhtemelen birçok kanalda
görürdünüz.
“Ben
Hipokrat yeminime bağlı kalarak bu kutsal görevimi insan lehine yapmaya devam
edeceğim” diyen ve birçok uluslararası ödüle sahip olan başarılı hekimProf. Dr. Serhat Fındık Hoca’dan
bahsediyorum.
Geçen
gün telefonda salgın üzerine uzunca bir sohbet ettik. Kafama takılan her şeyi
sordum. Serhat Hoca; “Bugüne kadar benim
kendi branşımla ilgili takip ettiğim hastalarımdan hiçbiri covid olmadı, covid
olarak gelenler de iyileşti” diyor.
Öncelikle
Covid-19 virüsünü sordum, kendi ağzından dinleyelim;
Kesinlikle emin olduğum şey bunun
bir laboratuvar virüsü olduğudur. Daha
evvel domuz gribi, sars, mers ve kuş gribinde başarılı olamadılar ancak bunda
biraz daha başarılı oldular. Tüm insanları evlerine kapatmayı başardılar.
Bu
salgın bilinen salgınlardan farklı bir seyir gösteriyor. Bu bakımdan covid elde
üretilmiş bir virüstür. Bakın size şöyle anlatayım. Normal olan, Yüce Allah’ın
yarattığı mikroplar, virüsler var bunların bir kısmı vücudumuzda da vardır.
Bağışıklık
sistemimiz zayıfladığı zaman hastalık yapabiliyorlar. Birçok enfeksiyon
hastalığı gördüm. Takip ettim.
Ama burada bir gariplik var.
Covid-19 bilindiği gibi %99 oranında solunum yoluyla bulaşıyor.Yani biri
öksürecek, hapşıracak ve yakın temas yoluyla bulaşıyor. Açık havada bulaşmaz.
Peki, ne yapıyor bu virüs?
Bu
virüsün hedeflediği bir hücre var. Yani akciğerlere girmesi yetmiyor bir de
akciğerlerin içinde bir hücre var o hücrenin içine giriyor ve bir reaksiyon
başlatıyor. Hepimizde değil ancak zayıf bünyelerde bağışıklık sistemi bu durumu
çok güçlü bir düşman zannederek inanılmaz bir yanıt veriyor.
Yani 100 kişilik bir düşman
ordusuna ordunuzdan 100 bin kişilik asker göndermek gibi bir şey bu. Üstelik
elinizdeki tüm cephanenizi kullanarak yaptırıyorsunuz bunu. Yani vücut çok
güçlü bir düşman varmış gibi kendi kendine savaşıyor.
Örneğin
buzlu cam görüntülerinde virüsü göremezsiniz çünkü virüs olayı başlatıyor ve
sonra yok oluyor.
PCR testi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Tam bir kandırmaca. Uzun bir
çubukla üstelik beyin zarına yakın bir bölgeden yapılıyor test. Ancak zaten o bölgede
normal mikroorganizmalar, bakteriler ve virüsler var daha önce geçirilmiş olan
gribin, soğuk algınlığının vs virüsleri var. PCR de tam olarak bunların
varlığını onaylıyor bize. Yani pozitif gösteriyor.
Bu
bakımdan klinik tablo ve kan testleri önemlidir. Vakaların yüksekliğini PCR
testi üzerinden değerlendirmek bir hatadır.
Aşılar ne kadar güvenli?
Aşı
düşmanı değilim. Bilindiği gibi çocukluk aşıları vazgeçilmezdir. Ve bu aşıların
mazisi vardır ve deneyimler sonucu bulunmuştur. Ancak covid henüz 1,5- 2 yıllık
bir süreç. Hastalığın bir mazisi yok ve bu kadar kısa sürede bulunan bir aşıyı
topluma açamazsınız.
Faz 4’e ulaştığı zaman ancak
topluma açılabilir. Bir de bu aşıyı baskı ve tehdit ile değil gönüllülük
esasıyla topluma tanıtabilirsiniz ve aşılayabilirsiniz.
RNA aşıları;
Dört
çeşit aşıdan en problemli olanı bu aşıdır. Her şeyden evvel bugüne kadar gelen
aşılara hiç benzemiyor. Normalde aşıların temeli antikordur.
Şimdi
bakın RNA aşısında ne oluyor?
Virüsler
canlı bir ortam dışında yaşayamazlar. Bu insana özgü bir virüs ise insan vücudu
olacak yani canlı bir ortama girmesi gerekiyor. O yüzden açık havadan korkmamak
lazım.
RNA aşısında virüsün canlı bir
birimini alıyorlar ve vücuda veriyorlar. Elçi RNA’nın hedeflediği yer de
DNA’mızdır. Şimdi savunma sistemimizden beyine ve kalbe oradan tüm hücrelere
hepsinde DNA var.
Ve burada örneğin kanseri
önleyici, pıhtılaşmayı önleyici, felç önleyici vs birçok genler var. Şimdi bu
tüm genlerimizi RNA aşısındaki etkene açık hale getiriyorsunuz. Ve maalesef bu RNA’nın nereye yapışacağına
nereyi etkileyeceğine dair hiçbir bulgu yok.
Bugüne
kadar hiçbir aşıda kullanılmayan bir teknoloji ile üretilen bu aşıyı kullanın
diye dayatırsam tıbba ihanet etmiş olurum.
Bu
virüse yakalanmamak için ne öneriyorsunuz?
Öncelikle bağışıklık sistemimizi güçlendirmeliyiz ve mutlaka günde iki litre su içilmeli. Doktor önerisiyle C ve D vitamini alınmalıdır.
Verdiği bilgiler için kendisine çok teşekkür ederim…