Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2961.23
BIST 100
9920.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ağustos 2021

Covid-19 ve kitle psikozu

11 Eylül saldırılarından sonra kurulan ve ülkede terörle mücadele konusundagörevli olan ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Covid-19 kısıtlamalarına karşı gelenleri, 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde eylem yapabilecek teröristlerle eşit gören bir uyarı yayınladı.

Kısacası, Covid kısıtlamalarını eleştirenlerin yerli teröristler olabileceğini söylediler.

Kongre üyesi RitcheTorres de Covid aşısını almayan yolcuların iç hat uçuşlarında seyahat etmesini yasaklayacak bir yasa tasarısı sundu.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı KlausSchwap ise; aşısız insanları “insanlık için bir tehdit” olarak nitelendirmişti. Hitler’in yakmadan evvel Yahudiler hakkında ifade ettiği gibi!

Bizim haber kanallarının da “Aşısızlar toplum için tehdit mi?” manşetlerini atması gibi.

Quinnipiac Üniversitesi, COVID-19 aşısı almayan öğrencilere dönem için 2.275 dolara kadar para cezası verileceğini ve haftalık testlere katılmayan aşısız öğrencilerin kaçırdıkları her hafta için para cezasına çarptırılacağını söyledi.

Ayrıca öğrencilere internet kısıtlaması da getirdiler.

Kocaeli Üniversitesi de “Aşı olmayanın derse ve yurda girme şansı yok" türünden bir açıklama yaptı.Hatta “Çin gibi aşı olmayanları evlerine kilitleyip kapılarına çivi çakabiliriz, bu da bir yöntemdir” diyen bile çıktı.

Bu ve buna benzer çok sayıda açıklamaların yapıldığını da ekleyelim.

Görünen o ki, aşıya mesafeli, sorgulayan, eleştiren insanlar gittikçe terörist ilan edilecek ve toplumdan tecrit edilecekler.

Diğer taraftan mRNA teknolojisinin mucidi Dr.RobertMalone, "Moderna'nın DARPA tarafından kurulduğunu” söylemişti.

DARPA, Amerikan ordusu tarafından kullanılmak üzere, yeni teknolojiler üretmekle sorumlu ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı bir devlet kurumudur.

Kurum, büyük çaplı küresel deneyin arkasında olduğunu ve "Koronavirüse karşı insanlarda denenecek ilk aşının, Moderna şirketine yapılan DARPA yatırımının bir sonucu olduğunu da kabul ediyor.”

Dr. Malone’ye göre bu süreç yıllar önce DARPA, NIH, Moderna ve Bill-Melinda Gates Vakfı'ndaki ortakları tarafından planlanmıştı.

Nükleer kardiyolog Richard M. Fleming demRNA aşılarının kendi kendini kopyaladığına ve insanları bitmeyen protein fabrikalarına dönüştürdüğüne dair bilgiler paylaşıyor.

Ona göre; mRNA aşıları, insanları bitmeyen protein fabrikalarına dönüştürebilir.

Bilindiği gibi okültizmde, “inisiyasyon süreçleri” bir kişiyi önceki bir durumdan yeni bir duruma dönüştürmeyi amaçlar. David Spangler'ın dediği gibi, "Hiç kimse Luciferianinisiyasyonu almadıkça Yeni Dünya Düzeni'ne giremez."

Demem o ki bir güç tüm insanlığı yeni bir düzene hazırlıyor. Ve bunu bir bilgi ve bilinçle yapıyor.

Eğitimciler, gelişmekte olan bebekler ve çocukların, insan yüzlerini inceleyerek sosyal becerileri ve empatiyi öğrendiklerini söylerler.

Lydia Densworth, “Arkadaşlık” adlı kitabında, çocukların insan yüzleriyle etkileşiminin önemi hakkında bilgiler veriyor. Dolayısıyla onları maskelere maruz bırakmak, beyinlerinin zayıf gelişmesine ve sosyopatiye yol açıyor.

Anlayacağınız “çocuklar bir bakıma boyun eğme ve pasif kölelik için eğitiliyor” diyor.

Yazar NaomiWolf ise aşı pasaportlarının Çin sosyal kredi sistemiyle aynı platformu kullandığı ve insanları sistemlerden ve toplumdan uzaklaştırma gücüne sahip iki katmanlı bir toplum yarattığı için köleliğe yol açabileceği konusunda uyarıyor.

AfterSkool ve Academy of Ideas tarafından hazırlanan 20 dakikalık Kitle Psikozu videosu da kitle psikozunun nasıl tetiklendiğini anlatıyor.

Kitle psikozu, "toplumun büyük bir kısmı gerçeklikle temasını kaybettiğinde ve kuruntulara düştüğünde" ortaya çıkan "delilik salgını" olarak tanımlanıyor.

Psikolog Carl GustavJung ; "En kötü doğal afetlerden daha yıkıcı olan psikolojik salgınlara karşı yeterli koruma olmamasıdır" diyordu.

Tüm insanları önce delirtecek kadar korku pompaladılar sonra da psikolojik olarak direnme yetilerini kırdılar. Bilindiği gibi korku stratejisi küresel totaliterlerin en değerli taktiklerinden biridir.

1940'ta George Orwell şöyle yazmıştı: “Neredeyse kesin olarak totaliter diktatörlükler çağına giriyoruz. Düşünce özgürlüğünün önce ölümcül bir günah, sonra da anlamsız bir soyutlama olacağı bir çağ.”

Korkarım o çağdayız.