Dolar (USD)
35.23
Euro (EUR)
36.67
Gram Altın
2979.12
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Aralık 2020

Covid-19: Korku, kontrol ve itaat

2020’nin başlarında Çin’de üzerlerine yıldırım düşmüş gibi çarpılarak yere yuvarlanan insanların ölümleriyle sarsıldık. Meğer bunlar Covid-19 adında bir virüsün yol açtığı yeni bir salgının belirtileriymiş.

Nasıl olduysa o vakitten sonra yere yığılıp kalan o insanları bir daha göremedik. Anlayacağınız korku daha ilk günden en üst levelden verilmişti.

Sonra Çin’de virüs salgını bıçak gibi kesildi ve şimdi de tüm dünyaya aşı pazarlıyor.

PCR testin mucidi Kary Mullis, bu test, bulaşıcı hastalığı teşhis etmek için kullanılmamalıdır demesine rağmen Covid-19’da ısrarla bu testi kullandılar. Çünkü ne kadar çok ölüm o kadar çok korku ve kontrol demekti.

Yanlış anlaşılmasın bilime, güvenilirliği test edilmiş aşılara, modern tıbba, kaliteli doktorlarımıza ve objektif bilim adamlarımıza karşı değilim.

Lakin bilimin tek merkezden kumanda edilmesine, sonuçlarını kestiremedikleri aşıların zorunlu tutulmasına, aykırı tez ortaya atan bilim adamlarının susturulmasına, salgın üzerine inşa edilmek istenen korku imparatorluğuna ve dijital esarete sonuna kadar karşıyım ve bu uğurda da sonuna kadar mücadele edeceğim.

Düşünün, Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde 22 yıl boyunca Tıbbi Mikrobiyoloji ve Hijyen Enstitüsü'ne başkanlık eden Almanya'nın uluslararası en saygın enfeksiyon uzmanlarından ve en çok atıf yapılan tıbbi araştırmacılarından biri olan Prof. Dr. Sucharit Bhakdi sırf DSÖ’den farklı düşünüyor diye Alman medyası tarafından bunak olarak görülüyor. Ve bazı açıklamaları da siliniyor.

Benzer bir yaklaşım Türkiye’de de var. Burada ya modern tıp ilmine karşı bir yobaz ya da kafayı çiple bozmuş üçüncü sınıf bir komplocu olarak damgalanıyorsunuz.

Oysa milletin kafasını en çok da bunlar karıştırıyor.

***

Ülkemizde Bilim Kurulu’nu bilimsel araştırmaların ve deneylerin yapıldığı bir laboratuvar ortamı olarak düşünen insanlar var. Elbette öyle değil.

Öyle olsa maske konusunda bile bir kısmı “takılmalı” bir kısmı “takılmamalı” şeklinde açıklamalar yapmazdı.

Öyle ki Şubat ayında Bilim Kurulu’ndan bir üye; “Koranavirüs için maske kullanmak gereksiz hatta zararlı bile olabilir” demişti.

Başından beri takip ettiğimiz kurul, kısıtlamalar, maske, mesafe ve hijyen haricinde dişe dokunur tek bir şey söylemedi.

Bugüne kadar alınması gereken kısıtlayıcı tedbirleri tüm detaylarıyla masaya yatırıp, hastalığın yayılmasını önleyici somut tedbirlerin hayata geçirilmesinin tavsiye edilmesi yönünde kararlar aldılar.

Pandemi konusunda OHAL ilan edilmemişken Bilim Kurulu tüm yasakları ve kesilen cezaları anayasanın hangi maddesine göre aldı/alıyor doğrusu merak ediyorum.

Gelinen nokta; iki yaşındaki çocuğu maske takmadığı gerekçisiyle uçaktan indiren ve yine özel aracında maske takmadığı için kesilen cezalarla bezdirilen insanlar…

Covid-19 üzerinden korkuya tutsak edilmiş tüm dünya insanları küresel diktatörlüğün boyunduruğu altına alınmak isteniyor. Ve hiçbir bilimsel kanıta dayanmadan bunu yapıyorlar.

Örneğin dünyada D vitaminin bu hastalığa faydalı olduğuna ve önlediğine dair onlarca bilimsel makale yazılmış olmasına rağmen, bilim kurulu üyelerimizden bu konuda bir öneri gelmedi.

Bir kurul üyesi; “bağışıklık sistemini doğrudan güçlendiren bir ilaç veya özel yiyecek yoktur” diyerek son noktayı koydu.

Sağlık bakanımız bile maskenin yüzde 90, aşıların yüzde 50- 60 oranında koruyacağını ifade etti. Maskenin yüzde 90 oranında koruduğuna dair herhangi bir bilimsel araştırma sonucu var mıdır?

Yani bakanımız “tüm toplumu aşılasak bile maskenin koruduğu gibi korumayacak” dedi.

***

Eylül ayında bir profesör, ”Rusya ve Çin aşılarını güvenli bulmuyorum” diyor ancak iki ay sonra “Çin aşısı gelirse vurulurum” şeklinde bir açıklama yapıyor.

Kendi içlerinde bile bu denli çelişen, DSÖ’ye ve Gates’in yatırım yaptığı aşı şirketlerine sonsuz güven duyan ve hiçbir aykırı görüşü, bilimsel çalışmaya da itibar etmeyen uzmanların(!) arasından hakikate nasıl ulaşacağız?

Son olarak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya basit bir soru sormak isterim. Covid-19 tedavi sürecinde herkese aynı tür ilaçların verilmesi ne kadar doğrudur? Normal bir grip hastalığında bile doktorumuz kronik hastalıklarımıza göre farklı ilaç türlerini yazarken Covid-19 hastalarına ayrım gözetmeksizin aynı tür ilaçların verilmesi doğru mudur?