Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Ağustos 2022

Çorap söküğünü çekin

Ekonomi ve siyasetin mafya düzeni ile birbirine girmesinin arkasında tüm değerlerin yıpratılması ve her türlü ceza riskini göze alma cesaretinin kazanıldığı önceki örnekler var.

Ne bankalar battı ne binalar yıkıldı ne ocaklar söndü ama hesabı sorulmasını bırakın gündeme bile gelmemiş ne kadar çok olay var tarihimizde...

100.yılımıza girmeyi odak noktasına aldığımız şu zamanlarda devletimizin kuruluşundan bu yana yapılanlardan dolayı helalleşmeyi gündemine almayanlar o kadar çok ki...

Siyasi rant için hamaset yapanlarla siyasetçi, bürokrat hatta adaletteki "birtakım" yozlaşmış kişilere verilen "ortaklık" adındaki rüşvetlerle vatandaşın ve devletin zarara uğratıldığı o kadar hadise var ki...

Çalanın eli kesilseydi etraf "çolaktan" geçilmeyecek, haram lokma yiyenin tüm hesabı bu dünyada görülseydi "ilahi adaleti görmeyecek" çok az insan olacaktı.

Namusuyla, alın terinin getirdikleriyle gününü helâlinden kapatmaya çalışanlarla milyon milyon çalanlara bir şey olmadığını görüp doğal gaz ve elektrik sayaçlarında yaptığı dalaverelerin “sistemden payına düşeni almak” olduğunu söylemenin farklı olduğunu düşünebilir miyiz?

"Bunlar tam bir kronik vakıa" mı dersiniz yoksa "Toplumun çivisi çıkmış arkadaş neye elimizi atsak elimizde kalıyor?" mu dersiniz?

Hangisini derseniz deyin eldeki toplum ve insan kalitesi bu...

Bunu aşacak bir düzen inşa etmek hepimizin sorumluluğu...

Ya İngiltere gibi “doğruculuğun” öncelendiği bir düzen ya da Singapur gibi her şeye koyulan kurallarla "yeni bir yol tutturmaktan başka çare yok" gibi...

Türkiye gerçeğine bakınca Singapur’un yolu bize daha uygun olduğu görünüyor.

Her bir şeye kural koyup o kuralları sık sıkıya denetlemek ve her ihlâlde "kimseye ayrıcalık tanımadan" ceza kesmek belki bir süre toplumun ihtiyaç duyduğu o düzeni getirebilir.

Devlet başkanının ve milletvekillerinin hatta kamu görevlilerinin başka bir gelire ihtiyaç duymayacak kadar maaş alması yolsuzlukla mücadelede bir kıstassa da başka bir kıstas adaletin kılıcının bu yola tevessül edenlere karşı çok keskin olması olacaktır.

İşte onlardan biri olan İslahiye ilçesinde Orman İşletme Şefi olarak çalışan Ümran Pınar Güden’in sadece işini yaparak taş ocağının verdiği zararı raporlaması nedeniyle işinden edilmesini daha fazla dile getirebilseydik daha nelere “dur” denilebilirdi?

Bir düşünsenize...

Sedat Peker’in dudak uçuklatan iddialarına rağmen hatta İçişleri Bakanı’nın da talep etmesine rağmen kamuoyuna yansıyan resen herhangi bir soruşturma başlatılmış değil.

Peker’in son açıklamaları sonrasında siyasi partilerden art arda gelen suç duyuruları bu zamana kadar işletilmeyen, eksik kalmış bir durumdu

Şimdi süreç başladığına göre devleti yıpratan, kendine rant devşiren kimlerse bir bir çıksın ortaya...

Zafer Bayramımızın 100.yılını kutlarken içimizdeki hainlere karşı da zafer kazanacak bir edayla yapalım bu mücadeleyi...

Bir oda dolusu evrakı olduğu ve seçimden öncesi için hazırlık yaptığı söylemine bakarak hemencecik "dış güçler" demeyelim.

İçinde bulunduğu olayların dışında ifşa yapması nedeniyle bir yerlerden özellikle sarsacak içeriklerin gönderildiği ortada olsa da bağırsakların temizlenmemesinin hiçbir savunması olmamalı.

Türkiye’nin yanlış yollara tevessül ettiği ve bunu dönemin istihbarat oyunlarının bir yöntemi olarak lanse ettiği zamanlar geçmişte yaşanmış olsa da bugünün Türkiye'sinin şeffaflıktan başka çıkar yolu olmadığı ortada...

Peker’in iddialarında adını andığı Mine Tozlu Sineren’in ekranlarda yaptığı açıklamalara göre borsa üzerinde döndürülen oyunlarla bu zamana kadar yapılan haksızlıklar hakkında inceleme başlatılması gerektirdiği herkesin malumu...

Borsada “Şirket patronlarının kimin ne yaptığını bildiğini” söyleyen Sineren, halka açık olmanın büyük bir anlam ifade etmediğini ve patron ile birlikte kazanmak isteyenlerin "patronun hisse satışlarından pay talep ettiğini" söylemesi kan donduran ifadeler.

Bunları araştırmak Borsa İstanbul ve SPK’nın sorumluluğu olmalı.

Türkiye’nin sermaye birikimi sorununu aşacak borsa gibi bir alanın kirletilmesi Türkiye’nin uzun yıllar boyunca ciddi bir dış yatırım alamaması anlamına geldiğini ve Türkiye’deki girişimciliğin önünün kapatılacağını anlamak için kâhin olmaya gerek yok.

Güçlü liderlerin gücünden nemalanmak isteyenlerin olduğu bir sır değil.

Karadeniz’de keşfedilen ikinci gaz rezervinin Külliye’deki bir kaynağa dayandırılarak 1 trilyon metreküp olduğu haberini yapan çok itibarlı bir uluslararası haber ajansının bu haberinin yukarıya çıkardığı hangi şirketlerdeki ne kadar hisseyi kimlerin aldığı ve en yüksekten sattığı da irdelenmeli...

Bu soruyu daha önce EKOTÜRK TV’deki yayınımda da açıkçı sormuş ve soruşturma talep etmiştim.Finansal piyasaların üzerinde manipülatif atakların kabul edilemez olduğunu ve bunun her zaman cezalandırılması gerektiğini söylemeden yastık altındaki birikimlerin piyasaya girmesini beklemek hayal olur.

Tam denetlenebilir, tam bağımsız ve büyüme odaklı bir piyasa için hesap verebilirlik ve şeffaflığın olmazsa olmaz olduğunu unutmamalıyız.Yüzüncü yılımıza girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden nemalanan sansarların açtığı kapıları bir bir kapatmazsak devletin kendisini tükettiği bir senaryodan başka bir sonuca ulaşamayız.

Herkes işini yapsın; gazeteci gazeteciliğini, memur memurluğunu, amir amirliğini, iş insanı ise yatırımını...

Emin olun gerisi çorap söküğü gibi gelir.