Okullar açılıyor… Kayıp nesil tehlikesine dikkat!
Evet…
Okullar açılıyor.
“Hayırlı olsun” diyerek başlayalım yazıya ve şöyle devam edelim:
Haber bültenlerinde izlemişsinizdir;
“Özel Ders” alanlarda ve haliyle de “Özel Ders” verenlerde patlama olmuş.
Bir okuyucumuz da şöyle yazmış:
“Eğitim, ‘Pandemi Tezgâhı’ yüzünden iyice paralı hâle geliyor, yoksul ailelerin çocukları ile diğerleri arasındaki makas iyice açılıyor!”
Eğitim sezonuna büyük zorluklarla giriyoruz.
Ortada “Pandemi Tezgâhı” yokken yani okullar tam kapasite açıkken bile, çocuklarımızın arzu edilen eğitimi alamadıklarından şikâyet ediyorduk.
Zorlukların hiçbiri bizim icadımız değil, dedik ya, dünya bir “Pandemi Tezgâhı”nın pençesinde…
Memleketin gencini, yaşlısını, ailesini, ocağını sıkıntıya sokan bir süreçten geçiyoruz.
Bu süreçten en az zararla çıkabilmek için, biraz da kendi “çarelerimizi” üretmemiz gerekiyor.
Kendi çarelerimizi üretmek?..
Meselâ…
Hemen her ailede durumu iyi olanlar vardır.
Çoğu ailede de durumu çok iyi olanlar vardır.
Bunlar, imkânları nispetinde “ailelerindeki” çalışmaya hevesli çocuklarımıza destek sağlayabilirler.
Bir vakitler, çocuk gayretli oldum mu, ailesi ne kadar “fakir” olursa olsun istediği bölümü kazanabiliyordu.
Şimdi iş öyle noktada ki, çok özel takviyeler almayan çocukların diğerleriyle rekabet edebilmeleri neredeyse imkânsız.
“Çocuğun içinde olacak!” cümlesi bir gerçeğe işaret ediyor ama bugünün gerçeğini ıskalıyor.
Hem çocuğun içinde olacak, hem de ailesinde!
İçinde okuma hevesi olan çocukların ailesinde imkân yoksa, bu boşluğu yakındaki “zenginler” tamamlayacak.
Bu dönemde varsıllaşmış nice yerli ve milli vatan evlâdı var, bunlara düşen “milli” görev nedir?..
İmkânı olmayan çocuklar için imkânları hazırlamak!..
Uzaktan eğitim modeliyle ya da okul artı uzaktan eğitim modeliyle “eğitimi” sürdürebilirsiniz ama
İhtiyaç duyduğumuz ve geleceğimizi teslim edebileceğimiz evsaftaki nesli yetiştiremezsiniz!
Ortada virüs yokken ve okullar tamamen açıkken yapamadığınızı bu “Küresel Virüs Tezgâhı” ortamında mı yapacaksınız?
Bu mümkün değil.
Ne var ki, “Küresel Virüs Tezgâhı”nın olumsuz etkilerini sıfırlamak da yönetenlerin elinde değil.
Burada yapılması gerekeni durumları “iyi” olan vatan evlâtları yapacak.
“Özel Ders” alma imkânı olmayan çocuklara “zengin akrabaları”, “komşuları” destek olacak.
Yoksa...
Gelir adaletsizliğinden kaynaklanan sıkıntıların iyice arttığı ve ihmal edilmiş çocuklar tarafından katlanarak geleceğimize taşındığı bir süreçten geçmiş oluruz.
Hiçbir eğitim sezonu bu kadar sancılı, alınan her türlü tedbire rağmen bu kadar “belirsizliklerle” dolu bir açılış sürecine sahne olmamıştı.
Sokak terörünün kol gezdiği 12 Eylül öncesi dönemde bile, “Küresel Virüs Tezgâhı” kadar büyük bir tehditle karşı karşıya değildik.
Batı, “sırtındaki yük” olarak gördüğü yaşlıları “ölüme terk etmek” için bir fırsat biliyor bu tezgâhı.
Bizler şükürler olsun ki, yaşlılarımıza sahip çıkabilmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Bizler…
Anadolu’nun Has Evlâtları olarak…
Ne yaşlılarımızı ihmal edebiliriz ne de çocuklarımızı!..
'Çoklu Baro' ve 'Esas' Meselemiz
Evet…
Ne biçim iştir ve ne
üzücü iştir!..
x
Biliyorsunuz, Cumhur İttifakı, Türkiye’deki “tek
tipçi-ideolojik baro tahakkümüne” son
verebilmek için “durumu müsait olan” illerde birden fazla baro kurulabilmesinin
önünü açtı.
Biz yıllar yılı bu alana çeki düzen verilmesi gerektiğini
savunduk.
Bir düzenleme nihayet yapıldı.
İstanbul’dan misal verelim:
50 bin avukatın bulunduğu İstanbul’da “2000 rakamını”
buldunuz mu, “Baro”yu kuruyorsunuz…
2 No’lu Baro.
Bu konuda çalışmalar yürütülüyor.
Sonuç yakında açıklanacak…
Yeni Baro, İnşAllah kurulacak…
Bugün için söylemek istediğimiz:
Bu “Koca Camia”, 50 bin avukattan 2 binini bulmakta bile
zorlanıyorsa…
Ve bu süreçte çok üzücü iç çekişmeler yaşanıyorsa…
Ortada büyük bir sıkıntı var demektir.
Bu sıkıntı, “ideolojik
yapılanmanın” arka bahçesi olan gazeteler tarafından “sevinçle” karşılanmış
haliyle.
Diyorlar ki;
“AKP-MHP ittifakının büyük gürültüyle yasalaştırdığı
“çoklu baro düzenlemesi” tam anlamıyla ellerinde patladı. Hiçbir ilde yeni baro
kuracak 2 bin imzaya ulaşamadılar. Bu durum AKP’li avukatları birbirine
düşürdü.!”
Oh ne güzel!..
Bizim için üzücü olan duruma
“onlar” sevinmesinler de ne yapsınlar!
İstanbul Barosu seçimini, İstanbul’daki avukatların ancak
yüzde 20’nin oyunu alabilen deolojik Yapı”nın kazandığını biliyoruz.
Orada da farklı gruplar var ama her seçim öncesinde bir
araya gelip “ortak hareket”
mutabakatı sağlayabiliyorlar.
Bu mutabakat da onları yüzde 20’ye ulaştırıyor ve bu da
seçimi almalarına yetiyor!..
Yani efendim;
O tarafta öyle, bu tarafta böyle.
x
“2 Nolu Baro” çalışmalarına ilişkin “içteki” tartışmaları takip
edebilenler “esas problemi”
görebilirler!..
“Esas problem” ne?..
Lâfın tamamı akıllıya söylenmez efendim!