Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2965.52
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Aralık 2022

Çok konuşma, iyi örnek ol!

Hazret-i Peygamber (S.A.V.) “Az konuşmak imandan, çok konuşmak nifaktan!” buyuruyor.

Bizim toplumda konuşan çok, “Ağzı olan konuşuyor!” denir ya, tam mânâsıyla böyle.

Herkesin her şeyi çok iyi bildiği bir toplumda yaşıyoruz.

Kendisine yöneltilen 100 sorunun 70’ine “Bilmiyorum” diye karşılık veren “Âlim”i örnek alsak ne güzel olacak.

Bizde bir şeyi bilmemek ayıp kabul ediliyor.

Geçenlerde, Balkanlar’daki son gelişmeler üzerine bir soru yöneltildi şahsıma.

Canlı yayında konunun uzmanı iki misafir vardı.

Bendeniz konu hakkındaki güncel makalelerden birkaçını okumuş, not çıkartmıştım ama kendimi “yorumda bulunacak” kıvamda hissetmedim.

Bundan dolayı da, “Vaktin faydalı bir şekilde değerlendirilebilmesi açısından yetkin olmadığım bu konuda söz hakkımı diğer misafirlere bırakmak isterim müsaadeniz olursa.” dedim.

Programdan sonra gördüm; bazıları, “Madem oraya çıkıyorsun, bileceksin!” yollu bir şeyler yazmış.

Türkiye’de böyle, her konuda konuşmak gerekiyor ve her konuda da yazmak.

Naklen bir hatıra:

Bizim haftada altı adet köşe yazısı kaleme alan ve daha çok dış politika alanındaki uzmanlığı ile bilinen yazarlardan biri, Kuzey Irak’a gitmiş.

Maksadı, oralardan bilgiler alarak okuyucularına yansıtmakmış.

Orada The New York Times yazarlarından birini görmüş.

Yabancı yazar, iki haftadır Kuzey Irak’ta olduğunu söylemiş.

Bizimki, “İyi malzemeler çıkartmışsındır” deyince,

“Bir makale” demiş,

“Bir makalelik malzeme çıktı!”

Adam orada iki hafta kalıyor, onca araştırma yapıyor ve bir makalelik malzeme ile geri dönüyor.

Bir makalelik malzeme ama, ne malzeme.

Detaylı araştırma yazılarını okuyan bir kitle de var demek ki oralarda.

Bizde, iki hafta yurt dışında kalacak, onca masraf yapacak ve bir “kapsamlı makale” ile geri döneceksin.

Adamı kapının önüne koyarlar!

*

Bizimki, yabancı gazeteci ile sohbette, kendisinin üç gün kalabileceğini, buradan üç köşe yazısı göndereceğini, dönüşte de bir yazı dizisi yapacağını…

Haftada altı adet köşe yazdığını söyleyince, yabancı şaşkınlığını belli ederek,

“Bir insan haftada altı gün yazacak ne bulur?” diye sormuş.

Hiç işte…

Kopyala-yapıştır, her konuda ahkâm kes.

Duruma göre şerbet ver.

Bizim yazar, karşısındakinin daha da şaşıracağı şeyler söylemiş…

Mesela,

“Bir köşe yazarı var, bir kendi ismiyle bir de takma (müstear) isimle günde iki köşe çekiyor” deyince…

“Oh my God!” karşılığı gelmiş.

Bizde böyle, çokları her konuda yazar.

Ekranlarda her gün görünenler, her konuda ahkâm keserler.

Çok basittir bu işler.

Uzmanlaşmaya, bir konu üzerinde dirsek çürütmeye gerek yoktur.

*

Yazıya başlarken, bambaşka bir noktaya gelmeyi düşünüyordum aslında.

Az konuşmak, öz konuşmak, lâftan ziyade davranışlarla örnek olmak…

Buydu üzerinde durmak istediğim, “meslekî deformasyon” işte, konu nerelere gitti.

Neyse, yazının burasında rotaya girmiş olalım:

Bizde her ağzını açan, kendisini “güzel ahlâk timsali” olarak gösteriyor.

Kul hakkına en fazla dikkat eden sensin,

Kimsenin ardından gıybet etmezsin,

Sözünü asla yemezsin…

Mazhar, Fuat, Özkan’ın bir zamanlar dillerde olan şarkısındaki gibi:

“Sen neymişsin be abi!”

*

Hazret-i Peygamber’in (s.a.v.) , kendisinden nefret edenler tarafından bile “El Emin” (kendisinden emin olunan ve şüphe duyulmayan kişi) olarak nitelendirilmesinde güzel sözlerinden çok daha fazla, güzel davranışları müessir olmuştu.

Muazzez Peygamberimiz (s.a.v.) “El Emin” diyenler, özellikle ticaretteki ilkeli adaletli, sabırlı, karşı tarafın hukukunu gözeten erdemli yapısını göz önünde bulundurmuşlardır.

Öyle ki, 35 yaşına geldiklerinde, Mekkeliler, Hacerülesved’i yerine kimin koyacağı konusunda derin anlaşmazlığa düştüklerinde, O’nun hakem olmasını sevinçle karşılamış “Yaşasın, işte bu gelen Emîn’dir, onun vereceği hükme razıyız, çünkü o adaletle hükmeder, o güvenilir Muhammed’dir!” demişlerdi.

*

Bizler…

Çoğu zaman kötü örnek oluyor ve çok konuşuyoruz maalesef!..

Az tefekkür, az uzmanlık yazısı, çok lâf.

Kalbime düşen telkin, “Ra’d Suresi 11’nci Ayet ile bitir!” dedi:

“Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez.

Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini dilerse, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz.”