Çocuklarınızı üç hususta terbiye edin!
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerif’lerinde buyururlar ki; “Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’an kıraati…” (Hadis-i Şerif) Çocuklarımızı bu üç hususta mutlaka terbiye etmemiz gerekiyor zira, bilmeyen, tanımayan sevmez, sevemez. Peygamberini tanımayan onu sevemez, Ehl-i Beyt’ini tanımayan onu sevemez, Kur’an okumasını bilmeyen ve ondaki manayı anlamayan, kavramayan Kur’an’ı sevemez ve ondan gereği gibi istifade edemez.
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizi okumalıyız. Onu okumak için, tanımak için, hayatını hayatımıza aktarmak için, davranışlarımızı, konuşmalarımızı… Her hâlimizi onun haline benzetmek için okuma planları yapmalı, çeşitli etkinliklerle, programlarla onu tanıma ortamları hazırlamalıyız. Hayatından bölümleri okumak, anlamak için evimizde akşamları aile meclisleri oluşturup hayatını hayatımıza taşımaya gayret etmeliyiz.
Artık internet denen dipsiz kuyuda çocuklarımızın nerelerde, hangi âlemlerde dolaştığını bilemiyor; kendimiz dahi sosyal medya platformlarında dolaşmaktan birbirimizi göremez, tanıyamaz, anlayamaz, birbirimize zaman ayıramaz hale gelebiliyoruz.
Çocuklarımıza Peygamber Efendimizi sevdirmemiz lâzım, onun Ehl-i Beyt’ini, âl ve ashâbını tanıtıp sevdirmemiz lâzım.
Onu hayatımıza taşımak için neyi bekliyor olabiliriz?..
Ömrümüzü ihmalkârlıklarımızla tüketemeyiz…
Bize dünyada da ahirette de hiçbir fayda sağlamayacak, hatta sevgi duyduğumuz için hesap vermek zorunda kalacağımız kimseleri tanıyor da, bize dünya ve ahiret rehberi olacak kişi ve değerleri tanımazsak yolumuzu nasıl doğrultabiliriz..?
Çocuklarımız peygamberimizi tanımalı; kızlarımız, Efendimiz (a.s.)’in; “babasının annesi” dediği Hz. Fâtımâ’yı tanımalı. Üç-beş parçadan ibaret olan çeyizinin azlığı nedeniyle Fâtımâ’nın izzet ve şahsiyetinden hiçbir şeyin eksilmediğini Müslüman ve mü’mine kızlarımız bilsinler ne olur..!
Hz. Hasan ve Hüseyin’i bilsinler…
Hz. Ali’yi bilsinler gençlerimiz, çocuklarımız…
Peşinden gidilmemesi gereken sahte idollerin, kötü örneklerin ardından gitmesinler, bir ömür yanlış ve haksız yollarda yürümesinler.
Kur’an tilâvet etmeyi çocuklarımıza sevdirmeli, Kur’an’ı güzel okumayı onlara öğretmeliyiz…
“Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’an kıraati…” (Hadis-i Şerif) diye başladık mevzûmuza. Müslüman aileler olarak hâlâ evlerimizde Kur’an okumasını bilmeyen çocuklarımız varsa, bizim Rabbimizin önüne koyacağımız geçerli bir bahanemiz olabilir mi, bilemiyorum .Her imkân ve materyalin, her fırsat ve rahatlığın alabildiğine kolay kılındığı şu zamanımızda “yapamadım, edemedim, bulamadım, gücüm yoktu” gibi mâzeretlerin geçerliliği olur mu Rabbimiz nazarında?..
Çok güzel örnekler var; Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki ülkemizde umut verici manzaralarla da karşılaşıyoruz camilerimizde, kurslarımızda… Çok özel, idealist, emektar hocalarımızın gayretiyle yürüyen, hem kadın hem erkeklerimizin istifade ettiği takdîre şâyan çalışmalar var. Bunları görmezden gelecek değiliz elbette ancak, bu manevi kervana katılmakta gecikenlerimize, bu yolda yürümeyi ihmâl edenlerimize ve nefislerimize sık sık hatırlatmamız gerekiyor…
“Kur’ân’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, kerim, itaatkâr sefere melekleriyle beraberdir. Kur’ân’ı kekeleyerek ve zorluklar içerisinde okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” buyurulur Hadis-i Şerif’te… Dinimizi öğrenmenin, Kur’an’a yönelmenin yaşı, zamanı yoktur. Bundan dolayı kayıp zamanları dert edinip söylenmenin de insana kazandıracağı bir şey yoktur. Hemen bir yerden başlamak lâzımdır. Kaybedecek bir anlık bile vaktimiz olmadığı gibi, işimiz de vaktimizden çoktur ve bizim elimizde hiçbir garantimiz yoktur.