Çocuklarımız geleceğimizdir
Anadolu’nun etrafını saran ateş çemberi her gün biraz daha harlanırken gündemimiz yine içe döndü. İçerde odaklandığımız nokta ise, İnsanımızı canından bezdiren, hayat pahalılığı, enflasyon, ev kiralarının yüksekliği, altın, döviz, kur oyunlarıyla zenginin her gün daha da zengin olması sabit gelirlinin hızla sefalete sürüklenmesi değil, toplumsal çürümüşlüğün belirtisi olarak görülen çocuk cinayeti ve çocuk istismarı. Çocuklarımız üzerinden geleceğimizin karartılması.
Diyarbakır, Bağlar’da 21 Ağustos’ta kaybolduğu bildirilen
Narin Güran (8) dosyası konuşuluyor 25 gündür. Narin hakkında durum netleşmeden
üstüne üstlük bir de Tekirdağ Malkara’da Sıla bebeğe cinsel istismar haberiyle
kanımız dondu. Ülkemizde, bugüne kadar çocuklara karşı hiç suç işlenmediği için
mi bu konular gündemi yoğun biçimde işgal ediyor, yoksa çocuklara karşı işlenen
suçların trajik şekilde artmasına mı dikkat çekiyor medyamız ve kamuoyu oluşturucularımız.
Kötülük te iyilik te bulaşıcıdır. Hatta kötülük iyilikten beş kat daha hızlı
yayılır. Milyonlarca iyi örnek varken kötü olayları ön plana çıkartarak ancak
insanımız arasında güven duygusun sarsarız. Ananın babaya, çocuğun, amcaya,
halaya, teyzeye, dayıya, kuzenlerin birbirlerine, kardeşin kardeşe güvenmediği
bir sosyal yapıya evrilen bir toplum geleceğini inşa edemez. Geçtiğimiz yıl
için en az 343 çocuk istismarı raporlanmış, yani her gün bir çocuk istismara
uğruyor. Adliyelerde geçen yıl 66 bin çocuk istismarı dosyasına bakılmış.
Dosyaları tek tek ele alırsanız her biri ötekinden daha da rezalet.
Narin’in kaybolmasından, cesedinin bulunmasına kadar olan
süreçte, hükümetin kayıp çocuğu bulamayarak görevini yapmadığı, kurumların
işlemediği, zengin çocuğu olsa idi anında bulunurdu fakir çocuğu olduğu için
veya batılının değil de doğulunun çocuğu olduğu için devletin ilgilenmediği
propagandalarıyla yattık kalktık. Özellikle terör yapılanması PKK’nın siyasi
uzantılarının hesaplarından Güranları Mola Gürani’ye bağlayıp dine diyanete
küfürler. 1915’te Ermenilerin yaptıkları zulümlere karşı koyan ailelerden
Gevranizadelerden olduklarını belirten aile kendilerine kökü dışarda linç
kampanyası yürütüldüğünü ima etmiş, hatta hatta kötülüğün kaynağını din ve
islam ahlakı olarak göstermek isteyen ahlaksızların ellerinde hiçbir somut
delil olmadığı halde kayıp olayını istismara çevirerek cami ve kuran kursu
üzerinden poh pohlamalarını seyrettik. Çocuğun cesedine ulaşıldıktan sonra ise,
propaganda tersine dönmüş, kimin öldürdüğü, olay yeri ve zamanı ve nasıl
olduğunun aydınlatılamadığı için cılız da olsa hükümet suçlanmaya devam
edilmiştir. Terör örgütünün kendi öldürdüğü kişiler üzerinden devleti sorumlu
tutan propagandası ile oradaki toplumla devlet ve millet arasını açma
gayretleri her zaman oldu. Narin üzerinden yapılmak istenen istismar politikası
her ne kadar bertaraf edilse de, kamuoyunun asıl meşgul olması gereken
konulardan uzak kaldığı bir hakikat.
Geçtiğimiz hafta, İsrail tarafından katledilen Ayşenur Ezgi
Eygi’yi ve İsrail’in savaş suçlarını yeterince konuşamadık. İsrail’in batı
Şeria’da sözüm ona kurduğu ileri karakollarla yerleşimciler eliyle estirdiği
terör olayları, savaşın Gazze’den Lübnan ve Suriye’ye sıçrama ihtimali gölgede
kaldı. Türkiye’nin Altay tankı hamlesini engellemek isteyen Almanya’nın Şili’ye
yaptığı baskılar hiç gündeme gelmedi. Ha keza Almanya’nın Akkuyu nükleer enerji
santralinde gecikmeye sebep olacak ticari teahhütlerini yerine getirmemesi
kimsenin umurunda olmadı.
ABD ile Güney Kıbrıs Rumları arasında savunma işbirliğinin
yol haritası basit bir kınamanın dışında kamuoyuna yansımadı. ABD’nin terör
örgütlerine ve Kafkasya’da müttefik olarak görmek istediği Ermenistan’a yaptığı
hibe yardımlar hiç konuşulmadı. Türkiye’nin Somali ve Etiyopya’yı barıştırarak
çatışmalar üzerine kurulu bölgenin sömürülmesine dur deme çabaları gözden
kaçırıldı. Ukrayna’nın Kursk’a saldırılarının püskürtülerek Rusya’nın Donetsk’e
ilerleyişini hızlandırmasının sonuçları karşısında herkes sus pus oldu.
Yemen’den Husilerin attıkları füze İsrail’in meşhur demir
kubbesini delerek Tel Aviv’de bir tren istasyonunu vurması gözardı edildi. İsrail,
terör gruplarını sahte vaatlerle Gazze gibi katliam bölgelerinde savaştırıyor.
Kalıcı yasal statü vadiyle ellerine silah tutuşturduğu Afrikalıları Gazze’de
savaştırmaya başladı. Bu PKK’lı ve terörist gruplara para vererek
savaştırdığından da ileri bir adım. Eğer geleceğimiz aydınlık olacaksa,
çocuklarımızın bu çocuklarımızın iyi yetişmesiyle mümkün. Kötü örnekleri
aylarca gündemde tutmak yerine, erdemi, ahlakı, yardımlaşmayı, güveni, adabı
muaşereti konuşabilirsek kendi gündemimizi kendimiz oluşturur, kötülerle değil,
kötülüklerle savaşabilir, kötüleri ıslah edebiliriz. Ceza hukukumuza
hürriyetten yoksun bırakmanın yanı sıra diyet, tazminat ve her şeyden önemlisi
kısas (idam) girmediği sürece biz daha çok çocuk istismarı ile kadın ve çocuğa
karşı işlenen suçları konuşuruz. Vesselam. Biz birbirimizin düşmanı değiliz,
Bize düşmanlık yapan Tankı vermeyen Alman, Akdeniz’de haklarımızı gaspetmek
isteyen İngiliz, Fransız, Yunan, Etrafımızı ateş çemberine çeviren ABD ve
taşeronu PKK gibi terör örgütleri ile uzantıları, Filistinlilere soykırım
uygulayan İsrail, Müslüman’a ve İslama saldıran beyinlerini batıya kiralamış
veya satmış içimizdeki mankurtlardır. Vesselam.