Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.86
Gram Altın
2969.86
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 May 2019

Çocuklarımız bekâmızdır

Çocuklar emanet, çocuklar en güzel lütuf, çocuklar en güzel meyve, çocuklar çokça masum, çocuklar günahsız…

Son günlerde taciz olaylarıyla gündeme gelen çocuklarımız tüm toplumu hüzne boğan acı ve ahlaksızlıklara maruz kalmakta. Bu mağduriyetler gün geçtikçe artmakta, acılarımız da dağ gibi büyümektedir. Kanserli hücre gibi artan ve yayılan bu ahlaksızlıklara karşı bireylerin karşı koyacağı gücü yoktur. Kanunlarımızda ise hafifletici sebepler gibi saçmalıklar bulunmakta.

Suçlular, caniler, sapıklar, katiller günün birinde cezaevinden çıkıp özgürlüğüne kavuşabiliyor. Daha kaç çocuk katledilecek, kaç aile daha derin acılarla baş başa bırakılacak? Bebekler, çocuklar, gençler sapıkların tuzaklarına düşebiliyor ve hayatları en hazin şekilde son buluyor. Toplum yasta ama bu suçlular cezaevlerinde besleniyor. En ağır cezaları alsalar bile geride bıraktıkları derin acıların ateşi hiç sönmüyor. Bir an önce bu acıları az da olsa dindirecek “idam” gelmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımız önüme gelirse imzalarım, demişti. Bu sözün üzerine de yine acılar yaşadık, yine bebekler katledildi. Bu feryadı duyan, gören, hisseden yok mudur? Bu vekiller ne iş yapar? Neden bu suçlarda idam için kanun teklifi vermezler?

Toplumda çok yüksek düzeyde tedirginlik başladı. Kimse kimseye güvenmiyor. Kimse çocuğunu parka bahçeye bırakamıyor. Herkes herkesten korkar oldu. Güvenlik önlemleri de yetmez durumda. Nereye gidiyoruz? Ne oluyor bu insanlara? Dünyanın sonuna mı geliyoruz? Kıyamet bu mudur?

Bebekler, çocuklar, gençler tehlike altında. Herkes tehlike altında. Toplumda erozyon başladı maalesef. Vicdanî ve ahlakî mesuliyetimizi unutarak bu toplumu düzeltmek mümkün değildir. Herkes kendisini düşünüyor. Oysa mahallede yangın başlamış, o yangın önce komşuya ve sonra sana ulaşacak. Bu yangını görmemek ahmaklıktır. Bebeklerin başına gelen canilikler karşısında herkes sesini yükseltmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, en ağır cezalar verilmelidir.

Çocukları konuşuyoruz ama başına iş gelen çocukları konuşuyoruz. Bu en büyük ayıbımızdır, ihmalimizdir. Bugün itibariyle anne-babaları ayrı veya cezaevinde olan çocuklar sahipsizdir. Koruma altına alınan, bakım merkezlerinde olan, akrabalarının yanında olan, koruyucu ailelerde olan bebeklerin ve çocukların sayısı ne kadardır? Binlerce çocuk var bu durumda olan. Bu çocukların günahı nedir? Niçin dağıldık, niçin bu yaralar açıldıkça açılıyor? Duamız mı eksik, sevabımız mı yok, biz kimiz, nereye gidiyoruz?

Hükümetin gerekli adımları attığını duyuyoruz ama yeterli değil. Bugün cezaevinde annesinin yanında bulunan binlerce çocuk var. Cezaevinde doğan veya doğar doğmaz annesinin suçu nedeniyle cezaevine giren bebekler de var. Bunlar için aileye uygun koğuşlar yapılabilir. Yazıktır, günahtır! Bu bebekler, çocuklar nasıl yetişir? Bunların devlete millete sevgisi olur mu? Elimizle kendimize düşman yetiştirdiğimizi unutmayalım. Elçiye zeval olmaz, biz söylüyoruz, yetkililer duysun artık. Annesinin yanında bulunan bebekler ve çocuklar için de bir düzenleme olmalıdır. Filmlerde gördüğümüz acı sahneler maalesef gerçekten yaşanıyor, deniliyor. Yeni Türkiye fotoğrafı bu olamaz!

Tüm bu acı fotoğraflara bakarak için için ağlamak yerine sözümüz yükselsin. Bizim de bir gün canımız mı yanmalı? Türkiye’de hem mülteci aileler hem de ayrılan aileler nedeniyle bebeklerin ve çocukların mağduriyetine çokça şahit oluyoruz. Bu kadar acıya rağmen gerekli dersi alamıyoruz.

Acının rengi, kimliği olmaz. Bebekler masumdur, çocuklarımızı koruyamazsak bekâmız olmaz. Çocuklarımız bekâmızdır, bilinsin istedim!