"Çocuklara öğretilen şey, taşa kazınan yazı gibidir!.."
Bu dünyada sâhip olduğumuz en büyük nimetlerden biri de hiç şüphe yok ki, çocuklarımızdır. Onların; gülmeleri bizi sevindirir, ağlamaları bizi üzer, mutlu olmaları ise; mutluluğumuza mutluluk katar. Âyet-i kerimede çocuklar için; “dünya hayatının süsü” (Kehf 46) buyurulması; -onların bizim için ifade ettiği mânâyı açıkça ortaya koymaktadır.
Allahü Teâlâ’nın bize emaneti olan
çocuklarımızı; dünyada mutlu, ahirette de mesut olacak şekilde yetiştirmek
boynumuzun borcudur ve kolay bir iş değildir. Bunun için; yavrularımızın maddî olduğu
kadar manevî ihtiyaçlarına da dikkat etmemiz gerekir. Hayırlı nesiller;
bilinçli ve fedakâr anne-babaların ellerinde yetişir. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta
bulunmamıştır!” (Tirmizi 1952)
Çocuklarının eğitim ve terbiyesini ihmal
eden âileler, sadece kendilerine ve çocuklarına haksızlık etmekle kalmazlar.
Onlar, aynı zamanda topluma karşı da suç işlemiş olurlar. Çünkü eğitilip
yetiştirilmeyen ve ustaca yontulup güzel bir şekil verilmeyen çocuk; kendisine,
âilesine ve toplumuna -faydalı olmak şöyle dursun-; her zaman yaşadığı muhit
için potansiyel bir tehlikedir. Anne-baba olmak kolay, faydalı ve verimli
şahsiyetler yetiştirmek ise; sabır, gayret ve fedakârlık isteyen zor bir iştir.
Çocukları; çocukken eğitebiliriz, fakat
büyüdükleri zaman onları kontrol etmemiz zordur. Bunun için atalarımız; “ağaç
yaş iken eğilir,” demişlerdir. Çünkü çocukların ruhları tertemiz, zihinleri
de saf ve berraktır. Onların dünyalarında kirli ve paslı şeylerin yeri yoktur.
Dolayısıyla onlar, bu yaşta kendilerine öğretilen güzel ve faydalı hayat
prensiplerini alıp ömürleri boyunca muhafaza edebilirler. Biraz gayret edersek;
bu küçük yaşta, onlara istediğimiz şekli verebiliriz. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: “Çocuklara öğretilen şey, taşa kazınan yazı gibidir!” (Camiu’s-sagir
8138)
Ebeveynler; çocuklarına -özellikle de
evde ve âile hayatında- çok iyi örnek olmalı ve onları menfi yönde etkileyecek
tavırlardan sakınmalıdırlar. Çünkü çocuğun gözü fotoğraf makinası, kulağı da
ses kayıt cihazı gibidir. Gördüğünü çok kolay bir şekilde taklit eder ve
duyduğunu hemen ezberleyip tekrarlar. Binaenaleyh çocuklarının yanında menfi hareket
ve davranışlarda bulunan anne-babalar; çocuklarının -yarın büyüdüklerinde-
kendilerine benzediklerini görünce, hiç şasırmasınlar. Çünkü; “ne ekersen
onu biçersin!..”
Şurası da muhakkak ki, her anne-baba,
tabiî olarak çocuklarını sever ve onlara karşı merhametli olur. Zaten Peygamber
Efendimiz aleyhissalatü vesselam: “Büyüğümüze saygı göstermeyen ve
küçüğümüze merhamet etmeyen bizden değildir,” (Tirmizi
1921) buyurmuştur. Fakat merhamet nedir?
Çocuğu her türlü tehlikeye karşı uyarmak, dünyevî açıdan merhamet olarak
değerlendirilebilir. Fakat çocuğunu ateşe yaklaştırmayan ve ona ateşin yakıcı
olduğunu öğretenler, aynı zamanda onlara -çok çok daha yakıcı olan- cehennem
ateşini öğretmezlerse, kâmil manada merhametli sayılamazlar. Âyet-i kerimede
buyuruldu ki: “Ey iman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlarla
taşlar olan o müthiş ateşten koruyun!” (Tahrim 6)
Çocuklara küçükken; dinî vecibelerin
gösterilmesi; ergenlik çağına girdiklerinde bu vazifelerini kolaylıkla ifa etmeleri
noktasında kendilerine yardımcı olur. Onlara -bu yaşta;- zina, içki, kumar,
hırsızlık, yalan ve diğer günahların çirkinliğinin anlatılıp öğretilmesi de,
büyüdüklerinde bu ve benzeri suçlardan uzak durmalarını kolaylaştırır.
Özellikle okulların kapalı olduğu bu
mevsimde onları; alkol, uyuşturucu, sigara; sosyal medya, kötü arkadaş ve
tehlikeli alışkanlıklardan titizlikle korumalıyız. Yoksa bunların sadece bir
tanesi, onların hayatını zehir etmeye yeter.
İslam âlimleri, Müslümanca çocuk
yetiştirmeyi şöyle özetlemişlerdir: a) Evvela çocuğun zihnine; Allahü Teâlâ’nın
varlığı ve birliği kazınmalı ve sıfatları ezberletilmelidir. b) Âhiret
inancı; cennet ve cehennemin varlığı belletilmeli ve hangi hayat tarzının
insanı cennete, hangisinin de cehenneme götüreceği anlatılıp aşılanmalıdır. c)
Bizzat örnek olarak ve tatlı bir şekilde yaptırarak; ibadet etme melekesi
kazandırılmalıdır. d) Sosyal ilişkilerde ve beşerî münasebetlerde;
ahlaklı, ölçülü tutarlı ve özellikle de mütevazı olmak gerektiği öğretilmelidir.
Allahü Teâlâ, hepimizin çocuklarını korusun, âmîn!..