Çocuklar resmi ideolojinin kölesi değildir!
Bakanlık, yerinde bir kararla ortaöğretimde başörtüsünün" serbest" olmasını sağlayarak (zorunlu değil) bir özgürlük sorununu çözüme kavuşturdu. Bu adım aynı zamanda, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde geçen "Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.""Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır" gibi maddelerin hayata geçirilmesi yolunda atılmış önemli bir adımdır. Bu anlamda düzenlemeyi olumlu buluyor ve Sayın Eğitim Bakanı'nı tebrik ediyorum. Eğitim, Türkiye'de Kemalistlerin anladığı gibi bir şey değildir. Onlara göre çocukların "varlıklarını Türk varlığına armağan etmeleri" kafi. Onlar çocuklara çocuk oldukları için değil ileride resmi ideolojiye bağlı, devrimlerin bekçisi, itaatkar, uysal birer vatandaş olacakları için değer verirler. Bu paternalistlik ilişki, Kant'ın en katı despotizm olarak nitelendirdiği ve koca bir ülkenin halkının bir kişiye veya dar bir gruba kurban edilmesine yol açan siyasal paternalistlik ilişkidir. Kısacası resmi ideolojiyi elinde bulunduran gücün kendi değerlerini başkalarına dikte ettiği, hayatına hükmettiği, kendi amaçları için kullandığı totaliter bir zihniyetten bahsediyoruz. Bu bakımdan başörtüsü serbestliği, 19.yüzyıl totalitarizmin bataklığından hala çıkamayan bu zihniyet tarafından sorun olarak görülmektedir. Çünkü bu insanların lügatinde insan yoktur. Çünkü onlar hala bir önceki çağdan kalma bilimsel bir yaklaşım olan pozitivizmin etkisi altındalar.
Bu pek aydınlanmacı, ilerici, bilimci, rasyonalist kibirli insanlara göre halk doğal olarak cahil kalabalıklardır.Aklın, bilimin ve rasyonalizmin dışında olanların değersiz, işe yaramaz olarak görülmelerine neden olan bu düşünce yapısınagöre; cahil kitleler olarak görülen örneğin dindar kesimlerin, farklı görüşlerin ve mezheplerin mutlaka bilimsel, çağdaş, ilerici ve aklın öncelendiği bir eğitimden geçirilmeleri elzemdir. Bunun için gerekli olan otorite ve bürokrasinin kullanımından da -ideal, çağdaş, ilerici ve akılcı bir toplumun inşası adına- kaçınılmamalıdır. Yani kafa böyle bir kafa.Yani benim gibi düşünecek, benim gibi inanacak, benim gibi konuşacak ve benim yaşam anlayışıma sahip olacaksınız dayatmasıdır bu. Baksanız okumuş, tahsil görmüş insanlar.. Ancak hiçbirinde derinlik yok. Aldıkları Kemalist eğitim onlardainsana doğru giden bir yol açamıyor.. Oysa bir insanın aldığı eğitim onda kişi onurunun kıymetini idrak ettirmiyorsa yüreğinde insana dair bir yer açmıyorsa o eğitimin de o eğitimi alanın da hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.Bu yüzdendir ki kendi olmaktan çıkan bu resmi ideoloji bağımlısı seviyesiz insanları, özgürlük adına atılan her adımın karşısında görüyoruz.Örneğin CHP'nin eğitimci vekili Muharrem İnce, "bu uygulama cumhuriyete meydan okumadır" türünden tam da CHP zihniyetine münhasır klişe bir sözü tekrar etmiş. Benzer sözleri eğitim hakkı ellerinden alınan başörtülü üniversiteli kızlar ve halkın oylarıyla meclise gelen başörtülü vekiller için de duymuşuzdur. Oysa tam tersi, asıl CHP'nin cumhuriyeti insanlık değerlerine meydan okumaktadır.
Resmi ideolojinin -kendilerini akıllı zanneden- kalitesiz, seviyesiz, ahlak, vicdan yoksunu ideologlarının ve yayın organlarının tepkileri aslında bu zihniyetin ne kadar da köhne ve insan karşıtı olduğunu açık etmesi bakımından ibretliktir. Başörtüsü bilime aykırıdır diyenden tutun da anne karnındaki bebeğe başörtüsü takacak kadar kimyası bozulan iğrenç bir zihniyetin varlığı ile karşı karşıyayız. Örneğin geçenlerde bir TV programına katılan CHP İstanbul Milletvekili üstelik müftü olan İhsan Özkes yaptığı derin analizlerle! başörtüsü serbestliğinin altında yatan nedenleri anlatıyordu. AK Parti'nin kimyasını bozduğu birçok insandan sadece biri olan Özkes'e göre; ortaöğretimde başörtüsü serbestliği IŞİD'in üstünü örtmek için gündeme getirildi. Özkes, hayal gücünün sınırlarını biraz daha zorlayarak başörtüsü serbestliğin IŞİD'e verilmiş bir taviz olduğunu IŞİD'in de buna karşılık rehineleri salıverdiğini ifade etti. Ayşe Hür ve Can Dündar gibi benzer kalitesiz insanların tepkilerini saymıyorum bile.Çünkü bunların en iyi bildikleri şey; halkın inanç değerlerini aşağılamak ve başörtülüleri hakaret etmeku2026
Kısacası, çocuklarımızı elimizden alıp kendi ideolojilerini aşılamak ve onları neferleri, köleleri yapmak istiyorlar. Onların eğitimden, pedagojiden anladığı bu! Bizim ne düşündüğümüz, neye inandığımız, hangi dili konuştuğumuz umurlarında değil. Çocuklarımız resmi ideolojilerinin bağımlısı olsun kafi. Tüm istedikleri bundan ibaret. Oysa bizler bu ülkenin özgür, demokrat ve saygın vatandaşları olarak çocuklarımızın geleceğe güvenle bakmalarını, özgür olmalarını, onların sanat, mimari, bilim ve ekonomi alanlarında ülkelerini kalkındırmalarını talep ediyoruz. Bugünlerde örneklerini bolca gördüğümüz türden seviyesiz, merhametsiz, inanç düşmanı, dil, mezhep, ırk düşmanı olmalarını istemiyoruz. Eğitimde özgürlüğü bu yüzden savunuyoruz. Kişi ve aile tercihlerini bu yüzden önemsiyoruz. Onlar sizin resmi ideolojinizin köleleri değil, bizim evlatlarımızdır.
Özgürlük her şeyden evvel insanların kendi eylemleri için plan yapmasını ve karar alıp vermesini mümkün kılar. Bir birey davranışlarına, hareketlerine diğerleri tarafından müdahale edilmediği ölçüde özgürdür. Bu yüzdendir ki çocukların kendi tercihlerini, karar alma süreçlerini, iradelerini, zekalarını ve tecrübelerini kullanmaya ve kendi planlarını yapmaya engel olan ve "zor" kullanılarak bunu imkansız hale getiren bir zihniyete karşı inadına mücadele veriyoruz. Ve siz buna engel olamayacaksınız..
twitter.com/sivildemokrat