Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Temmuz 2021

Çocuk, Koruyu Toplum ve Koruyucu Aile

Ülkemiz sonu gelmez siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlarla, krizlerle ve tartışmalarla kuşatılmış durumdadır. Yapay, çözümsüz, sürdürülemez ve verimsiz şekilde devam ettirilen tartışmalara ve çatışmalara enerjimizi harcamaktan sahici insanî sorunlarımızı ve ihtiyaçlarımızı sağlıklı bir şekilde konuşamıyoruz, gündemleştiremiyoruz, çözümler ve perspektifler üretemiyoruz.

Toplumumuzun en sahici merkezi sorunlarının başında çocuk ve kadın sorunu gelmektedir. Çocuk ve kadınların şiddete, tacize ve istismara uğradığı bir sosyal yapı içerisinde ortaya çıkan çocuk istismar vakaları, toplumda büyük öfkeye neden olmaktadır. Elmalı Davası olarak bilinen olayda 2 çocuğu düzenli olarak cinsel açıdan istismar eden faillerin tutuksuz yargılanması yönünde karar çıkması, kamuoyunda büyük tepki topladı. Elmalı olayı, çocuk sorunu karşısında hukuki, sosyal ve medya açılarından yetersizliğimizi ortaya koymaktadır. Çocuklara zarar vermeden bir istismar olayını haberleştirme düzeyinden uzak olduğumuz gerçeği ortaya çıktı.

***

Çocuk sorunu konusunda yetersizliğimiz, çaresizliğimiz ve açmazlarımız ile boğuştuğumuz bu günlerde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 30 Haziran, Koruyucu Aile Günü olarak ilan edildi. Koruyucu Aile kavramı, çocuk sorununun çözümü için geliştirilen sahici nitelikte önemli bir alternatif yaklaşımdır. Hak temelli ve cinsiyet ayırımı yapmadan koruyucu aile kavramı konusunda sosyal farkındalığın oluşturulması için 30 Haziranın Koruyucu Aile Günü ilan edilmesi, önemli ve olumlu bir gelişmedir. Bu önemli gelişmeye rağmen bu alanda yapılacak çok şey bulunmaktadır. Her şeyden önce koruyucu aile sisteminin tam bir hukuki altyapısının oluşturulması gerekmektedir. Koruyucu aile uygulamasının çocuğu merkeze alan hak temelli bir yasal düzenlemesinin yapılması, bu alandaki en önemli acil ihtiyaçtır.

Ebeveynlerin aile içinde çocuklarını korumaları ve ihtiyaçlarını karşılamaları, insanın doğal bir eğilimidir ve davranış biçimidir. Koruyucu aile kavramı, değişik nedenlerden dolayı biyolojik aileleri tarafından yerine getirilemeyen eğitim, güvenlik, sevgi, barınma ve yetiştirilme ihtiyaçlarının ilgili resmi prosedürler çerçevesinde resmi kurumların denetiminde insani sorumluluğu üstlenen gönüllü aileler tarafından yerine getirilmesini amaçlamaktadır. Koruyucu aile kavramının evlatlık edinme ile karıştırılmaması gerekmektedir. Koruyucu aile kavramının özünü, aileye sahip olmanın bir çocuğun hakkı olduğunu ve olumsuz şartlarda dahi aileye sahip olma hakkından çocuğun mahrum olmaması gerekliliği oluşturmaktadır. Koruyucu aile, çocuğu biyolojik ailesinden koparmak veya yuvadan çocuk almak demek değildir. Koruyucu aile, bizzat çocuğa giderek çocuğu evlat edinmedir.

***

Koruyucu aile kavramı, çocukla ilgili ötekileştirici, olumsuz, eskimiş ve işe yaramaz bütün kavramlarımızdan ve anlayışlarımızdan arınmayı gerekli kılmaktadır. Koruyucu aile dilinde aile, artık biyolojik bir bağ olmaktan çıkmış kalbiyolojik bir bağlanma haline gelmiştir. Koruyucu aile, kalbiyolojik ailedir. Başka bir ifade ile koruyucu aile, yeni ailesinde çocuğun ebveynlerinin kalbinde yeniden doğmasıdır. Kalbiyolojik kavramı, ebeveynlere, kalplerinde doğumunu gerçekleştirdikleri çocuğa duygusal ve manevi açılardan ulaşma, dokunma ve birlikte yaşama şeklinde temel bir insani ve ahlaki sorumluluğu yükmektedir.

Koruyucu aile alanında toplumsal farkındalığın oluşması ve gerekli ilerlemelerin sağlanması için değişik faaliyetler yürüten sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır. Bu alanda sağlıklı ve sivil bir tecrübenin oluşması için çaba gösteren sivil toplum kuruluşlarının başında Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği (KOREV) gelmektedir. KOREV’in başında 2 kız çocuğuna koruyucu annelik eden Ülkü Aydeniz bulunmaktadır. Çocuğu korumanın ve geliştirmenin insanlığımızı geliştirmek demek olduğunu ifade eden Aydeniz, KOREV’in misyonunu şu şekilde tanımlamaktadır: “Bu dünyaya ailesini seçme şansı olmadan gelen dezavantajlı çocukların önyargısız, ayrıştırılmadan, ötekileştirilmeden hepimizin çocuğu olduğunu anlatmak en önemli görevimiz. Biz bu çocuklarımıza sahip çıkmanın insanlığımızın gereği olduğunu ve sağlıklı bireyler olarak toplumda yer alabilmelerinin refah bir toplumda huzurla yaşayabilmemiz için şart olduğunu biliyoruz. Artık bireysel refahlarımız ve konfor alanlarımızla mutlu olmamız mümkün değil, ben değil biz bilinci ile hareket etmeliyiz diye düşünüyoruz. Hak temelli, siyaset üstü, çocuğun üstün yararı odaklı çalışan bir sivil toplum kuruluşuyuz.”

Koruyucu aile kavramı, çocuğu değerli gören ve özne olarak konumlandıran bir anlayışa dayanmaktadır. Çocuğun değersizleşmemesi ve nesneleşmemesi çocuk, aile içinde korumaya alınmakta, gelişimini sürdürmesi için ihtiyaçları karşılanmaktadır. Çocukların değerli ve özne olduğu bir dünyanın oluşması için herkesin çok çalışması gerektiğini bize söyleyen Behçet Necatigil’in şu şiiriyle koruyucu aile, koruyucu toplum olma sorumluluğumuzu idrak etmeliyiz: “Bütün çocuklar Yokluk bilmesinler/ Et, şeker, süt bulsunlar/ Giyimli, tok ve rahat/ Gitsinler okullara/ Sınıflarını geçsinler/ Büyükler biraz daha yorulsun/ Onlar da büyüsünler/ Onlar da mesut olsunlar/ Geçti, kaç savaş ezikliği/ Çocukları düşünsünler/ Çocuklar iyi gün görsünler.”