Dolar (USD)
35.26
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2966.83
BIST 100
9837.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Çocuk eğitiminde temel iki duygu/değer

Sekülerizm, bütün toplumlarda üretimi ve tüketimi ortak hale getirdiği gibi temaları ve sorunları da paydaş kıldı.

Dünyanın her yerinde temel problemler, toplumların sürekli ve en eski kurumu olan aile ile ilgilidir. Bu nedenle günümüz dünyasının ortak problemi genelde aile, özelde çocuk olduğu tartışma götürmez bir gerçeklik olarak ortaya çıkmaktadır.

Çocukta anlam arayışının serüveni ve bunu destekleyecek birey olma yolundaki oluşum bugün ciddi boyutta farklılaşmaktadır.

Ağlayarak dünyaya gelen çocuk, büyük zorluklar içinde masumiyetini koruyamamakta ve çaresizlikler içinde yaşamını devam ettirmektedir. Çoğu zaman istemediği sonuçlarla yaşamını sonlandırmaktadır.

Sıcak, huzurlu ve gürültüsüz bir ortamdan soğuk, huzursuz ve çok gürültülü bir ortama adım atar atmaz şaşırıp kalır. Genetik kodlamaları, psikolojik ve çevresel kodlamaların karşısında dış ortamın güvenirliğini kaybetmesinden dolayı çaresizdir.

Çocuğun merkeze alındığı yirmi birinci asır hem hızlı gelişim ve değişimlerin hem de süratli yıkılış ve yok oluşların beraber yaşandığı bir zaman devresidir. Bu devrede toplumlar ve ebeveynler çocukların masumiyetini ve geleceğini korumada çaresizdirler. Onca araştırma, teori, bilimsel ve deneysel aktivasyonlar, fikir hareketleri ve daha nice çareler bu çaresizliğe çözüm olamamaktadır. Her geçen gün şiddetin, olanca hızıyla yaşamı, bilhassa ailelerin ve çocukların, sonuç olarak da toplumların yaşamını istila etmesi bu çaresizliğin bir sonucu olarak görülmektedir.

Bütün bu olumsuzluklara karşı birçok çözüm önerisi sıralanabilir. Ancak hem tarih yolculuğunda hem yaşanılan anın akışında hem de geleceğin yokuşlarında bu çaresizliğin toplum-millet-aile-çocuk bünyesine uygun en başat çözümlerinden birinin değer/duygu üretiminin olduğu kaçınılmaz bir gerçekliktir.

Toplumların ve ailelerin geleceğini inşa eden değerlerin diğer bir ifadeyle temaların başında tükenmeyen olanları gelir.

Tükenmeyen ve kıymetini bütün zamanlarda koruyan değerlerin önceleyeninin sevgi ve korkuduygusu olduğu birçok araştırmanın çalışma alanıdır.

İki çekirdek bir lokum, bir elmanın iki yarısı, bir beynin iki yarım küresi ya da bir kalbin iki karşılıklı duvarı olarak adlandırdığımız sevgi ve korku duygularının anlamlı ve doğru uygulanması bu sekülerist probleme çözüm olacaktır.

Çocuğun terbiyesi için sevgi ve korkunun aynı zamanda -ıslak betona basılan ilk ayak izinin beton kuruduktan sonraki zor silinişi gibi- uygulanış şekline göre uzun süreli olumlu veya olumsuz bir etki bırakacağı zamanın doğruladığı bir gerçektir.

Bundan sonraki yazılarımızı bu iki değer üzerine yoğunlaştırmaya çalışacağız. Bunu yaparken belli dönem çocuk romanlarında sevgi ve korkunun işlenişini bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre değerlendireceğiz.

Çocuk romanlarında sevgi ve korku değerlerinin çocuk eğitimine etkisini ortaya koymaya çalışırken bunları pedagojik ve psikanalitik yaklaşımlarla disiplinler arası bir araştırma ve inceleme olmasına özen göstereceğiz.

Bu bağlamda hem edebî hem pedagojik hem de psikanalitik anlayışları da göz önünde tutmaya gayret edeceğiz.

Sevgi ve korku kavramlarının çocukların kişilik gelişimine olumlu veya olumsuz katkılarını sosyal bilimler mantığı içerisinde nesnellik ve bilimsellik yoluyla vermeye çalışacağız.

Not: Bazı yazıları 2002’de tamamlanan Çocuk Romanlarında Sevgi ve Korku Eğitimi çalışmamdan alıntılayacağım. Ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteyen kitaba müracaat edebilir.