Çocuğumda özgüven eksik ise ne yapmalıyım?
Çocuklara kazandırılan özgüven duygusunun temeli ailede atılır, okulda geliştirilir. Aile ortamında özgüven duygusu zedelenmiş ve kendini güvensiz hisseden bir öğrenci ne kadar çabalarsa çabalasın, ne kadar desteklenirse desteklensin, tam anlamda istenilen seviyede bir özgüven sahibi olamıyor.
Tam tersi de söz konusu... Aile ortamında özgüvenli
büyütülen bir çocuk, okul ortamında dış çevreden gelen zedeleyici tavır ve davranışlara
maruz kaldığında da istenilen düzeyde özgüven sahibi olamıyor. Önemli olan,
aile ortamında kazandırılan duygunun okul ortamında da, yani okuldaki sosyal
çevrede desteklenmesi, geliştirilmesidir.
Bir bireyde özgüven eksikliği var ise, yapılacak olan
şey işi akışına bırakmak değildir. Ne yazık ki bunu yapan anne babalar var.
Çocuğuna karşı ilgisiz, sorumluluklarını yerine getirmeyen anne babalar…
Sonrasında da dönüp “çocuğum topluma kazandırılamıyor, çocuğum kötü
alışkanlıklar edinmiş, çocuğumu kaybetmek üzereyim” diyerek çırpınmaya
başlıyorlar. Vaktiyle yapılmayan çırpınışların gerek toplum nezdinde gerek ise
mağdur edilen, mahrum ve eksik büyüyen çocuklar nezdinde hiçbir karşılığı
olmuyor.
Bu nedenle çocuklarında özgüven eksikliğini fark eden anne
babalar, bunu fark ettikleri gibi, yapmaları gereken ilk iş bu eksikliğin arka
perdesini araştırıp ona göre yapıcı tedbirler almaları gerekiyor. Bir çocuktaki
özgüven eksikliğinin nedeni aile içindeki iletişim dili, anne babanın tutumu,
çocuğun bulunduğu aile içindeki fiziki koşulları ise bu yönde iyileştirmeler
yapılmalı ve bu eksiklik giderilmelidir. Ya da çocuk okul ortamında oturduğu
sıra arkadaşından veya öğretmeninden korkması, kantinden alışveriş yapamaması,
akran zorbalığı vb. nedenler ise, aile burada da devreye girmeli ve gerekirse
çocuğunun öğretmenleriyle, okul idaresiyle, rehberlik servisiyle görüşmeler
yapmalıdır. Sorun devam etmesi halinde gerekirse çocuğunun okulunu
değiştirmelidir.
Nedense çocuğuna değişimi dayatmaya çalışan, çocuğun davranışlarında
değişiklik oluşması yönünde çocuğunu zorlamaya çalışan ebeveynler, kendini
değiştirmeyi veya çocuğunun okulunu değiştirmeyi ve çocuklarına yeni özgürlük
alanları açmayı akıl edemiyorlar. Çocuğunun okulunu değiştirmekle çocuğunda çok
daha başka olumsuz davranışlar meydana gelebilecek korkusuyla yaşamaları, bir
ütopyadan ileri gitmiyor aslında. Bazen tabularını yıkan ve çocuğun okulunu,
sınıfını, sosyal çevresini değiştiren aileler çocuklarında çok büyük olumlu
değişimlerin meydana geldiklerini fark edebiliyorlar.
Ebeveynlerde gördüğüm en büyük eksiklik,
çocuklarındaki özgüven eksikliğinin nedenini yine çocuklarında aramaları. Çocuğunun
neden pısırık olduğunu, girişken olmadığını, agresif tavırlar sergilediğini ve
biran evvel bunlardan vazgeçmesi gerektiğini düşünen ebeveynler dönüp bu
davranışların nedenini yine çocuklarında arıyorlar. Oysaki yapmaları gereken
ilk iş, çocuklarını değil, önce kendilerini sonra çocuklarının sosyal çevre ile
sosyal yaşam alanlarını sorgulamaları. Acaba ben ne yaptım da çocuğum bundan
etkilendi veya neyi eksik bıraktım da çocuğumda bu olumsuz davranış oluştu diye
kendilerini sorgulamaları ve nerede eksiklik fark ederlerse, anne baba olarak
üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirerek o eksikliği bir an
evvel giderme yoluna gitmelidirler. Kendilerine yapacakları değişim,
çocuklarında değişim meydana getirir. Sosyal çevrelerinde, sosyal yaşam
alanlarında yapacakları değişimler sonucu çocuklarında davranış ve tutum
değişiklikleri meydana gelir. Tabii ki bunlar sonucu olumsuz gelişmeler de
meydana gelebilir, özgüven eksikliği başta olmak üzere diğer olumsuzluklar artabilir;
öyleyse yapılan değişimler yani tercihler isabetli olmadığını gösterir. Yeni
değişimler veya tercihlerde bulunmaları gerekiyor.
Tek başına çocuğun yaşam tarzı ve çevresi hakkında
karar veren ve değişim oluşturan ebeveynlerin başarılı olma olasılığını oldukça
düşüktür. Bunun yerine, çocuklarını karşılarına alıp onunla konuşarak, birlikte
kararlar alan ve uygulana ebeveynlerin başarılı olma olasılığı çok daha
yüksektir.
Toplum olarak, birey olarak hepimiz özgüvensiz
büyüdük. Bu eksikliği her zaman hissettik… Ama bundan ders çıkarmalı ve bunu
çocuklarımıza yaşatmamalıyız.