Cirminden büyük cürmü var dilin
Ağız boşluğunda bulunup tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli bir organımız olan dil, insana verilmiş büyük bir nimettir. İyiliği de kötülüğü de büyüktür dilin. Dil cennete de, cehenneme de götürür insanı. Cirmi küçük, cürmü büyüktür. İman ve küfür, dildeki ifadeden anlaşılır. Dil ya hak konuşur, ya batıl... Hayır ve şer için geniş bir alana sahiptir. İyi kullanıldığında selamete, kötü kullanıldığında ise insanı felakete sürükler.
"Beğenmediklerini Allah'a isnat ederler. Dilleri, güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere söyler durur. Cehennemin onların olduğunda ve önceden oraya gideceklerinde şüphe yoktur (Nahl/63)." buyurur Yaradan.
Hz. Peygamberden tavsiye isteyen Süfyan b. Abdullah'a, Allah Resulü (sav) "Rabbim Allah'tır de, sonra da dosdoğru ol!" buyurur. Bunun üzerine Süfyan "Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?" diye sorunca Resulullah eliyle dilini gösterir ve "İşte şu!" buyurur. Resul-i Ekrem'in bu veciz sözü, dile biçilen elbisenin ne denli kıymetli olduğunu ortaya koymaktadır.
Dillerine sahip olanların vezir olabileceği, sahip olamayanların rezil olacağı söylenir atasözlerimizde. İş olsun diye, laf olsun, vakit geçsin, ömür tükensin diye yapılan boş konuşmalar, batıla sürükleyen günahlar hakkında yapılan konuşmalar; akıl, fazilet ve ilimde üstünlüğü ispat için karşıdakini cehalet ve ahmaklıkla itham ederek yapılan konuşmalar; husumet içeren, yapmacık hareketlerle süslenen konuşmalar, fahiş ve başkasına söverek yapılan gevezelikler, lanetler, günaha sevk eden şarkı ve şiirler, karşıdakini rencide eden şakalar, eğlenmeler, alaya almalar, sırrı ifşa etmeler, yalan sözler ve yeminler, bir dilin sahibini felakete götüren eylemlerdir.
"Üslub-ı beyan, ayniyle insan" demiş eskiler. Çünkü konuşmasından belli olur kişiler. Arkası güçlü olanların dili de güçlü olur. Güzel konuşmak güzel kadından daha etkilidir. Malumat çömçesidir dil, insanları birbirine düşürür, düşman eder. Gerekmedikçe konuşmamalı kişi. Vara yoğa konuşanın başı dertten kurtulmaz. Dil esen ise baş da esendir. "Dil dursa başa ihsan, dilden gelir insana noksan" der atalarımız.
Dilin düğümlediğini başka bir güç çözemez. Artık kendini bağlamıştır sözün sahibi. Söz ile kırılan bir gönlü onarmak da zordur. Gereği gibi kullanılmayan dilden büyük düşmanı yoktur kişinin. Hele düşüncesizce söylenen sözler bela olur insanın başına. Kemiği yoktur, ne yana çevirirsen o yana döner ama kemikleri kıracak gücü vardır dilin. Kılıçtan keskin olan dil kısa iken dost, uzayınca düşman olur. Tatlısı yılanı deliğinden çıkarır ama dikenlisi insanı yaralar. Cirmi küçük, cürmü büyük olan o et parçasına hakim olan başını kurtarır, yar olur, yad olunur. Yüreğin anahtarıdır dil. Gönülde bulunanları zikreder. Yarı da unutulmaz, yarası da. Kötü sözün insan ruhunda açtığı yara elle açılan yaradan çok daha kötüdür. Taş yaran diller vardır güzel sözleriyle, baş yaran diller vardır kem sözleriyle. Bal getiren diller de vardır, bela getiren diller de... Susarsa baş selamette olur, konuşursa sahibi zarar görür. Dil söyler ama yüz utanır.
Dil ile anlaştık, dil ile ayrıştık. Dil ile barıştık, dil ile bozuştuk. Dil ile dertleştik, dil ile sertleştik. Dil oldu bize tercüman, dil oldu bize asuman. Dilimiz kadar yaklaştık birbirimize ve dilimiz kadar sevdik birbirimizi. Dilimiz kadar anladık birbirimizi ve dilimiz kadar üzdük birbirimizi. Dilimiz kimliğimiz oldu, dilimiz benliğimiz, dilimiz her şeyimiz. Cirminden büyük işler gördü dilimiz.
Diline hakim olanlardan olabilmek ümidiyle...