Çırağan’dan S- 400’lere
Çırağan’dan 15 Temmuz’a, Ali Suavi’den FETÖ’ye ifsat cereyanı…
Ali Suavi ve Fethullah Gülen…
Klonlanmış karakterler… Yalanlar aynı, iftiralar aynı, amaçları aynı.
Suavi, mültecileri ayarttı, FETÖ müntesipleri de bugün mülteciler üzerinden provokasyon peşindeler.
Türkiye’nin S-400 alımına, Doğu Akdeniz’de haklarına sahip çıkmasına Suriye’de terör yapılanmasına müsaade etmemesine karşı olmaları boşuna değil.
29 Mayıs 1876 Abdülaziz’i tahttan indirip yerine aklî melekeleri yerinde olmayan V. Murat’ı tahta çıkaran Mithat Paşa ve aveneleri, padişah katili olarak sonrakilere örnek oldular. Mason V. Murat ancak doksan üç gün saltanatta kalabildi; 31 Ağustos 1876’da tahttan indirildi.
II. Abdülhamit dönemi başlar.
Bugün FETÖ elebaşının atası sayılabilecek, aynı karaktersizlikte, aynı derecede muhteris ve müfsit Ali Suavi’nin ipini göz hapsinde tutulan V. Murat’ı tekrar tahta çıkarmak için 20 Mayıs 1878’de çözerler. Ancak 15 Temmuz 2016’da olduğu gibi darbeyi erkene aldıklarından başarısız olurlar. Su katılmamış İngiliz ajanı Ali Suavi ve etrafına topladığı muhacir güruh tepelenir. Mason Locası bu tepelemeden fevkalade müteessir olur. 15 Temmuz’da FETÖ’nün başarısızlığına da ABD ve Avrupa çok üzülmüştü. Bir ABD generali de darbecileri “ DEAŞ’a karşı mücadele eden arkadaşlar” olarak nitelendirmişti.
Daha da ilginç olanı ise Çırağan Baskınını V. Murat’ı kargaşaya getirip öldürmek için II. Abdülhamit’in tertip ettiğini, kontrollü bir darbe ( tiyatro) girişimi iddiasını ortaya attılar. Şimdi de 15 Temmuz için aynısını söylüyorlar. Halbuki V. Murat, Çırağan olayından yirmi yedi yıl sonra 29 Ağustos 1904’te altmış üç yaşında vefat etmiştir.
Çırağan Baskını sonrası devlet büyük yara almıştır. İngiltere bu fırsatı kaçırmamış olaydan üç gün sonra (23 Mayıs 1878) Dışişleri Bakanı’nı İstanbul’a göndermiştir. 24 Nisan 1877’de (Rumî 1293) başlayıp 31 Ocak 1878’de Osmanlı’nın Edirne’yi de kaybettiği, Rusların Yeşilköy’e kadar geldiği Osmanlı - Rus savaşı, Ayastefanos Antlaşmasıyla sone ermiştir.
4 Haziran’da Kıbrıs’la ilgili ön mutabakat anlaşması yapılır. Ayastefanos Antlaşmasından dört ay sonra 20 Mayıs’ta işte bu Çırağan Baskınını devreye sokuyorlar. Osmanlı’nın en zayıf olduğu günler.
Kıbrıs’ın çileli günleri başlar.
İngiltere, Kıbrıs’ın kendisine ‘geçici’ verilmesi şartıyla Ayastefanos’un ağır şartlarını hafifletmek için 13 Temmuz 1878’de Berlin Konferansını toplar. 15 Temmuz’da da Berlin Antlaşması imzalanır. 1. Dünya Savaşında İngiltere Kıbrıs’ı ilhak eder. 1923’te Lozan görüşmelerinde Kıbrıs, gündeme alın(a)maz; Türkiye, ancak 1954’te Londra Konferansına davet edildiğinde Kıbrıs gündemimize girer. Bu tarihten sonra Kıbrıs’ta Türkiye, ‘Garantör Ülke’ olabilir. Fakat hemen akabinde 6-7 Eylül 1955 olaylarıyla Türkiye içe döndürülmeye çalışılır.
II. Abdülhamit, Çırağan hadisesi yaşanmamış olsaydı, Kıbrıs’ın kaybedilmeyeceğini söylüyor. Bu ifade, Ali Suavi’nin baskın girişiminin basit, sıradan, başıbozuk takımının bir baskın girişimi olmadığını göstermektedir.
FETÖ de aynen böyle değil mi?
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon sahalarını gasp etme girişimleri yüz elli yıllık İngiliz sömürü planın günümüze yansımasıdır.
Ali Suavi, din adamı kılıklı, hatiplik yönü güçlü, muhteris, rahatlıkla yalan söyleyebilen (mitomani), müfteri, sahtekâr, cerbezeli, megaloman, psikopat…
Gülen, Ali Suavi’den klonlama…
Ali Suavi’nin İngiliz hayranlığı, casusluğu sadece İngiliz eşinden kaynaklı değil; mayasından…
15 Temmuz’a ‘tiyatro’ demek de bir sürecin ifadesidir.
Ali Suavilerden Ali Kemaller, nice yeni Kemaller, Gülenler peydahladılar.
Yüz kırk bir yıl önce Ali Suavi’ye ‘Sarıklı İhtilalci’ diyerek tapınanlar, bugünlerde FETÖ-PKK’ya da ‘hoşgörü, barış, adalet, özgürlük’ diyerek tapınmaktalar.