Çıplaklık kültürüne dair
İyi bir öğrenci, iyi bir vatandaş, iyi bir çalışan, iyi bir işveren, iyi bir yönetici, dahası iyi bir insan olmak için elinde bir pusulası olan el kaldırsın lütfen. Bunun yanında iyi bir öğrenci, iyi bir vatandaş, iyi bir çalışan, iyi bir işveren, iyi bir yönetici ve iyi bir insan yetiştireceğim diyen de el kaldırsın. İkinci önerme olan “yetiştireceğim diyenin” muhakkak bizim gibi bir derdi vardır. O halde hep birlikte biraz dertlenelim diyorum.
Biz bu günlere nereden geldik.
Sosyolojik ve psikolojik kamplaşmayı bir yana bırakıp bu soruya cevap arayalım.
Tanzimat döneminin aydınlığında önümüzü göremez olduk. Padişahın elini kolunu
bağlayıp bir ferman yayınlayan Mustafa Reşit Paşa’nın Tanzimat fermanından
bugüne 350 yıl geçmiş. O günden bu güne Batı’ya ben seninleyim diyen kaç devlet
adamı geçti, toplumu iğfal eden, cemiyetin değerleriyle oynayan kaç aydın zuhur
etti, sayısı bilinmez oldu. Biz; tarihi, tarihten ders almak için okuruz.
Sınavı geçmek için değil…
Şimdi günümüzde dert ve hüzün
alınyazımız olmamalı. Kabul edelim. Materyalizm ve Rönesans, bugünkü Batıyı,
Batı kültürünü, hatta Batı gücünü ortaya çıkardı. Batı Kültürü ve Kültürün batısı bize batmakta
olan bir geminin yol işaretidir. Bir an önce bu gemiden kurtulmanın yollarını
arayalım. Derme çatma bir kayık da olsa bu bizi karaya ulaştırır. Bugün uluslararası
sermaye, hak dini ve hak dili ile mücadele ettiği gibi hakkın zorunlu kıldığı
insanların yaşama alanlarına da müdahale ediyor. Aslında Batı’nın tam merkezi
olan İngiltere de yozlaşmış olan bir kültürün işgali altında ve işgal ordusunun
emri altında bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Bu önermeme itirazı olanlar gitsin yüz
yıl önce ki arşivlerde İngiltere’de deniz kıyılarında oturan kadınların
kıyafetlerine baksın. Hepsi de başörtülü. Şimdi ne oldu bu kadınlara. Bu
fotoğraflar yalan mıydı?
Meseleyi biraz daha somutlaştıralım.
Bir zamanlar İran’da İran Dil ve Edebiyat Kurumu başkanı yazar-filozof Gholam
Haddad-Adel'i (Adil) ziyaret etmiştik. Orada gazeteci yazar dostum M. Ali
Akbulut, Haddad Adil’in (Adil) Çıplaklık
Kültürü ve Kültürel Çıplaklık kitabını hatırlatmış ve biz de Haddad Adel’e
(Adil) bu kitabı Türkiye için yazdıysanız buyrun ülkemizdeki şehirleri gezin,
açık saçık kadınları hatta erkekleri eskiye nazaran çok az görürsünüz demiştik.
Kendisi de yakında Türkiye’ye bir seyahatim olacak. Eğer gerçekten
söyledikleriniz doğruysa kitabımın yeni baskısında düzeltme yapacağım, demişti.
Bu söylediklerim 2015 ve 2016 yılı içindi. Haddad Adil’in kitabını tam
okuyamadım. Öğrencilik yıllarımızda bir öğrenci evinde elime almıştım. İlk otuz
sayfasına vakıfım doğrusu. Aslında
Haddad Adil, Şah Rıza dönemindeki İranlı kadınların Avrupai giyimlerine
karşıydı. O zamanlar İranlı kadınlar Batı’da var olan modayı olduğu gibi takip
ediyordu. Sorgulama yok, inceleme yoktu. Haddad Adil’e göre “Çıplaklık Kültürü
ve Kültürün Çıplaklığı” kitabında Batı'da örtünme ve giyim meselesi sorunlu. Materyalizmin
Batı kültürü tarafından yönetilen zihniyet olduğuna inanıyor Haddad Adil. Ki
biz de buna inanıyoruz. Çünkü kültür, materyalizmin ötesinde hiçbir değeri
olmayan “maddi yaşamın” önceliğine dayanır, oldu. Şu bilgiyi de unutmayalım. Rönesans’a
göre bir dünya görüşü olarak materyalizmin kaynağı hümanizmdir. Bu gün
İngiltere’de ayakta kalmaya çalışan aileler, çocuklarını kilise okullarına
göndererek geleceklerini sağlama almaya çalışıyorlar. Haddad-Adil'e göre din,
İran eğitiminde önemli bir rol oynamaktadır. Kitabında eğitimde dinî düşüncenin
egemenliğine değinmişti. Ona göre din eğitimi, İslam devriminin sonucunda
ortaya çıkmıştır.
Haddad Adil, insan özgürlüğü
sorununun kalıcı olduğuna inanıyordu. Kıymetli yazarın kitabından ilhamla ifade
özgürlüğünün başkasına küfrederek oluşabilecek bir özgürlük olmamalı. Günümüzde
fikrin değil küfrün adamı olmuşuz maalesef. Hâlbuki fikir, hakikatin örtüsünü
açmak ve bizi hakikate götürmek için yapılan bir harekettir. Küfür ise
hakikatin üstünü örtmek için vardır. Ne güzel demişler büyüklerimiz “aklında
fikir olmayanın dilinde küfür olur.” diye. Malcolm X, bunu şöyle özetler.
“İslâm'a sövmekten başka fikri olmayanlar, fikrin değil, İslâm’a sövmenin
özgürlüğünü istiyor.”
Ahlakın bozuk olduğu toplumda,
yalnızlık şifadır. Birazcık yalnız kalıp sosyal medyadan uzak kalırsak her şey
kendiliğinden düzelecek.