'Cinsiyet Kimliği Karmaşası Çalıştayı'
25-26 Ekim 2024 tarihlerinde Cihannüma Derneği Rize Valiliği, Rize Belediyesi ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ile birlikte “Gençliğe Yönelik Tehditler Cinsel Kimlik Karmaşası ve Bağımlılık” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirdi. İçerisinde farklı bağımlılıklara ve cinsel kimlik konusuna dair masaların da bulunduğu çalıştayda bir gün boyunca problemlerin analizleri kadar ne tür tedbirler alınabileceğine dair öneriler tartışıldı. Kanaatimizce tedbirler üzerinde özenle durulması, meseleye neşter atılması anlamında önemli olmuştur. Bu vesile ile Cihannüma Derneği yetkilileri başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederiz. Bu minvalde çalıştayın genel moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Orhan Koçak’a da teşekkürlerimizi arz ederiz.
Kapsamlı bir proje olarak modernlik insanlık
tarihinde ciddi bir kırılma yaratmıştır. Elbette insanlık tarihinin geri kalan
zamanlarında modernliğin içerimlerini taşıyan düşünce ve pratikler izlenebilir.
Ancak bugün insanlığın yeni geldiği aşama olan postmodernlikle birlikte
modernliğin yaygın bir etki oluşturduğunu görmekteyiz.
Cinsiyet kimliği konusunda büyük bir ideolojik
propaganda hâkim görünmektedir. Bu
propaganda dünya ölçeğinde hâkim hale gelen cinsel kimliğe dair görüşleri
sürekli farklı platformlarda işlemekte ve hatta meseleye bir de bilimsel görünümlü
ideolojik kılıf üretmeye çalışmaktadır. Burada odak noktası cinsiyetin
değiştirilebilir olması tezine dayanmaktadır. Aslında sadece cinsiyetin değil,
her şeyin değiştirilebilir olması post/modern durumla birebir ilintili.
Modern öncesi dönemde Tanrı merkezli evren ve eşya
anlayışı, bütün anlam ve tanımların Tanrı’dan hareket ederek yapılmasını
gerektirmekteydi. Dolayısıyla “doğru” ancak odak noktasında Tanrı’nın bulunduğu
bir zihni perspektiften belirlenmekteydi. Fakat modern dönemde en büyük kırılma
Tanrı’nın bu merkezden çektirilerek insanın onun yerine ikame olmasıyla
gerçekleşti. Böylece eşya insandan hareket ederek tanımlanmaya ve
anlamdırılmaya çalışıldı. Bu direkt ya da dolaylı olarak tüm şeylerin
değiştirilebilir olmasını da birlikte getirmiştir.
İçinde yaşadığımız postmodern çağ ise beden ve
hazdan hareket ederek dış dünyayı ve eşyayı anlamdırmaya çalışmaktadır. Üstelik
bu yeni durumda hâkim olan görelilik dışarıdaki “doğru”luk merkezini yani
Tanrı’yı şıklardan bir şıkka indirmiştir. Dolayısıyla ortada takip edilmesi
gereken bir doğru kalmadığı için “doğru” süjenin sınırlarında bir geçerliliğe
sahiptir. Dolayısıyla herkesin tercihi kendisine olduğu gibi, her şey
değiştirilebilir ve tercih edilebilir hale gelmektedir. Hâsılı böyle bir
felsefeden hareketle cinsiyetler ve cinsel kimlikler de tercih edilebilir
olarak görülmektedir postmodernizm tarafından.
Bugün “Toplumsal Cinsiyet” yani “Gender” kavramı bu
perspektiften işlevselleştirilmiştir. Toplumsal cinsiyet, cinsiyetlerin
biyolojik olarak değil kültürel ve toplumsal olarak belirlendiği görüşünü
vurgulamaktadır. Hâlbuki cinsiyetler hala biyolojik temelli olarak
belirlenmektedir. Biyolojik temelli cinsiyetleri değiştirebilmek tıbbın imkânları
ile de mümkün değildir. Yapılan ameliyatlarla sadece cinsiyet iptal
edilmektedir. Üstelik tabii olanı yani biyolojik cinsiyetleri değiştirmek
insanın tabiatına bir müdahaledir. Ancak kimi görüşler biyolojik olanın
belirleyiciliğini farklı kavramlarla itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar.
Bu konuda yürütülen stratejilerden birisinin de
kavram karmaşası yaratmak olduğunu düşünmekteyim. Üretilen kavramların sosyal
bilim literatürüne sokularak, farklı koruma mekanizmalarıyla yaygınlaştırılması
ve üstelik bu konuda dini kavramların itibarsızlaştırılmaya çalışılması göze
çarpmaktadır.
Bu bağlamda meseleyle ilgili ideolojik söylemlerden
uzaklaşarak ilmi çalışmalara her düzeyde ağırlık verilmesi gerçekten önem
taşımaktadır. Çünkü sorun sloganlarla halledilemeyecek kadar derindir.