Cinayet siyaseti
Cinayeti,
siyaset tarzı kabul ediyorlar…
Darbeleri,
katliamları bir ülkeyi ele geçirmede en elverişli aparat görmekteler.
Cinayetler
üzerinden işgale zemin hazırlama girişimlerini sürdürüyorlar.
Özellikle
1950’den beri siyasi cinayetlerle sonuç almaya çalıştılar. Üniversiteleri
terörize ettiler.
Yalanı ve cinayeti silah olarak
kullanıyorlar.
Cinayet
ve Hıyanet Platformu, cinayet siyasetine devam ediyor.
Maalesef,
kısmen de olsa başarılı oldular.
1980
öncesinde ideolojik sağ-sol ve
mezhebi çatışmaları körüklediler, iç savaş denediler.
1980
sonrasında ise etnik terörü milletin başına tebelleş ettiler. Laik-anti laik kutuplaşması için
cinayetler işlediler.
1990’lar
bu cinayetler serisidir. Özellikle 1990 yılında birer ikişer aylık aralarla
işledikleri cinayetlerle ülkeyi kaosun içine ittiler. Muammer Aksoy, Çetin Emeç Turan Dursun ve
Bahriye Üçok bu yıl içinde
katledildiler. Türkiye, içe döndürülürken, bölgede de kan gövdeyi götürüyordu.
20 Ocak 1990’da Rusya, Azerbaycan’da katliam yapıyordu. 30 Ocak’ta M. Aksoy’un
katledilmesiyle Azerbaycan’la
Dayanışma Mitingi iptal edildi. Katiller, Cumhurbaşkanı Özal’ı “katil” ilan
etmişlerdi. Yılın sonunda ise (17 Ocak 1991) ABD ve iş birlikçileri Irak’ı
işgale başladılar. Irak’ın kuzeyini
terör örgütlerine tahsis ettiler, PKK’yı Bekaa’dan
burnumuzun dibine Kandil’e
taşıdılar.
Şimdi
aynı planlarla Suriye’nin kuzeyinde
devam ediyorlar.
Cinayet siyasetiyle Türkiye’yi ele
geçirme planlarını pervasızca telaffuzları ise hâlâ kendilerini ülkenin gerçek
sahibi sanmalarından.
Cinayet siyasetini mülteciler üzerinden
yürütecekler gibi… Çünkü yıllardır toplumsal kışkırtmanın neticesini bu yılın
10 Ağustos’unda Ankara, Altındağ’da almayı denediler. Cinayet
ve yağmalamayı örgütlediler.
Esed’le
anlaşıp mültecileri geri göndereceklerini söylemeleri de Esed’i ve yaptıklarını meşru görmelerindendir.
Bunların
TÜGVA’ya yaptıklarıyla Esed’in kendi halkına yaptıkları
arasında ne fark var? İşgal ve yağma…
ABD
Temsilciler Meclisinin, Ülkü Ocaklarını terörist gösterme girişimiyle 27 Nisan
2007’de e muhtırasında ilahi okuyan
çocukları rejim düşmanı gösterenler farklı mı?
***
Tasmalarını tutanlardan garanti
istiyorlar…
Korkaklar…
ABD’nin
Afganistan’dan can havliyle kaçışı köleleri telaşlandırdı.
Kaçışı,
pespayeliği perdelemek için sakalı, çarşafı gündeme taşıyorlar. Bunun üzerinden
de 28 Şubatçılığı hortlatmaya çalışıyorlar. TÜGVA’ya saldırının arka planında
da bu var, doğrudan camiye, Kur’an kurslarına saldıramıyorlar…
ADB garantili cinayet ve hıyanet
siyaseti peşindeler.
Çağdaş yaşam için bu olmazsa olmazmış.
2
Ekim 2018’de Cemal Kaşıkçı
cinayetini bulunmaz bir fırsat zannettiler. Faillerin bulunması morallerini
bozmuştu.
Arayıştalar…
ABD’nin
kendilerini yüzüstü bırakılmayacağına dair söz alıyorlar.
Türkiye’nin
onlarca yılını heba eden, binlerce insanını öldüren, yatırımları engelleyen bu Cinayet ve Hıyanet Putçuları: “ Biz de
vatanseveriz, demokratik ilkelere bağlıyız” demekten de geri durmuyorlar.
Terör
uzantılarını “oy” bahanesiyle meşru
görüyorlar ama seçmenlerin yarısından
fazlasının oyunu almış Cumhurbaşkanı’nı
diktatör ilan ediyor, saygı
göstermiyorlar.
Öyle
ki 15 Temmuz’da saklandıkları deliklerde Cumhurbaşkanı’nın öldürülme haberini
bekleştiler.
Türkiye’nin
25 bölgeye bölünmesi ve devletin niteliklerinin değiştirilmek istenmesi 15
Temmuz’daki işgal planlarının tekrarından başka bir şey değildir.
Bunu
anlamak için sahibinin sesi olup kürsülerden kara ağızlarını köpürteten Cinayet ve Hıyanet Putunun
müntesiplerine bakmak yeterlidir.