Çiltan, kırklanmış topluluk
Gevher Şehnaz hanım'dan bahsedeceğim size. Çünkü onun geleneğini güncellemek ve yeniden yaygınlaştırmak istiyorum. Bu konuda birbirimize destek olacağımız her saygın teklife memleketim adına açığım.
Yesevi'nin manevi mirası olan Divan-ı Hikmet; bu çabalarla komşulara, yakın köylerdeki insanlara ve sonra daha geniş kitlelere yayılmış. Onun önderliği Türkistan kadınları için bir çığır niteliğinde...
Onunla kitapların dereli, bahçeli satırlarında yürüyüş yaparken karşılaştım. İlk tanışmamızda bana, Dede Ahmet Yesevi'nin hikmetlerinin elçisi olduğunu söyledi. Ahmet Yesevi'nin bilgisinden etkilenen kadın dervişlerin başında geliyor. O ve onun gibiler yazılı veya sözlü hikmetleri derleyerek, toplantıların baş tacı yaparak ve halka yayılmasında öncülük etmiş ve çevresinde geniş ve mü'min haleler bırakan önemli kişiler olmuşlar.
Zamanla halk sohbetlerini yapan ve Çiltan denilen kırklı gruplar oluşmuş. Kırk kadından oluşan gruplar, Hikmet ismini taşıyan bu dini öğretileri halka ulaştırmada öncülük etmiş kadın öğretmenler. Aralarına çocuklarını da alarak kare şeklinde gerçekleştirdikleri dini oturumlarda, Hoca'nın, gönüllerine hiç mi hiç yabancı gelmeyen bu şiirleriyle bilinçli bir toplumun temellerini sessizce atmışlar. Dualar ve Hikmetler onar kişilik gruplara bölünen bu oturumlarda okunur ve öğrenilirmiş. Hikmetlerin, terim bilgileri hariç, ayrıca açıklanmasına gerek duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır olması onların öğrenilmesinde ve hemen hayata geçirilmesinde olağan bir hız oluşturmuş.
Şöyle ki; sonbahar'da başlayan şiir sohbetleri, ilk bahara kadar sürer. Hikmet'i ezberinden okuyan kırk kadın-veya kız, çevre köylere, şehir merkezlerine gider ve çadırlarda bu sohbetleri yapar. Onar kişilik sıralarla kare şeklinde bir otuma düzeni kurulur. Bu oturma düzeninin, kırk ayrı kişinin tek bir yürek olduğunu, aynı inançta olduğunu temsil ettiği söylenir. Kırklar; insanlara değerli bilgileri öğreterek onlara yararlı olma niyetinin bir göstergesidir. Sayılarının kırk olması kırk sayısının olgunluğu ve daha bir çok değeri temsil etmesiyle ilgilidir.
Kadınlar diz çökerek otururlar. Tam ortalarında yeşil bir ağaç dikilidir. Sohbet sonuna kadar ağacın üzeri kapalıdır. Sohbete birbirinden güzel dileklerle göğe açılan ve henüz isteği yerine getirilmemiş küçük kız çocuklarının masumiyetini taşıyan dualarla başlanır. Sesin zaman zaman alçalarak, zaman zaman yükselerek o makama nezaket ve alçakgönüllülük içinde yavaş yavaş çıkışını, sohbetlerde bulunan en ihtiyar hanım idare eder.
Bismillah'irrrahman'irrahu00eem sözü her başlangıçta olduğu gibi burada da kurucu cümledir. O'nun güzel adıyla başlayan her şeyin güzellikle süreceği ve sonuçlanacağına inanılır. Ardından kırk defa Allah u Ekber sözü gelir. Kırk kadın, Allah'ın tek ve en büyük olduğunu bir defada kırk ağızdan, kırk ağızdan birer kere ilan eder. Nefsler birleşir. Her nefes o birlikte kırklanır. Arınır. Sonra on kadın diledikleri hikmet'i okumaya başlar. Sırasıyla diğer onluk gruplar yine diledikleri yerden hikmetler okumaya devam ederler. Fakat seçilen şiirlerin hepsi birbirinden farklı şiirlerdir. Sohbet yaklaşık iki saat kadar sürer ve münacatla biter. Sonra mı?
Çay.........