Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Eylül 2022

Çilingir mi Bilim İnsanı mı?

Şair İsmet Özel, “Akla Karşı Tezler” adlı şiirinde baca temizleyicilerinden söz eder. Şiirin ilk mısralarını hatırlamak yeterli olur zannımca. Şöyle der şair:

“En mutlu insanlar belki de / Baca temizleyicileridir.”

Şimdi nerden hatırladım bu mısraları. Meşhur fizikçi Albert Einstein’nin Japonya’ya atom bombası atılması üzerine duyduğu üzüntüsünü dile getirirken söylediği sözdü. Ne demişti Einstein? “Bilseydim bilim adamı değil çilingir olurdum. Demek ki bilim adamı ya da günümüz tabiriyle bilim insanı olmak yetmiyormuş. O bilimin ahlakını, metodolojisini ve istikbalini de düşünmek gerekiyormuş. Mutlu olmanın yüksek bir meslekte değil olabildiğin meslekte de anın hazzını ve mutluluğunu yaşayabilmektir. Meslekî açıdan mutluluğun sırrına şimdilik değinmeyeceğiz.

Mütefekkir-yazar İhsan Aktaş, bir sohbetinde bugün dünyada filozof yok, felsefeci var, demişti. Bu söz çok yerinde bir ifade içeriyor. Einstein’in pişmanlığı ancak 220 bin insanın ölümü sonunda meydana gelmiştir. Oysa felsefesi yapılan bir bilim asla buna izin vermezdi. Hızlı gelişen olaylar, hızlı yaşanan bir çağın ortaya çıkardığı düşünmeden rayları döşemek günümüz dünyasında raydan çıkmaya sebebiyet verdi.

Günümüzde filozof seviyesinde olmasa da bazı düşünürler-yazarların çağrısına uymak zorundayız. Yavaşla diyor bu yazarlar. Yavaşla ki seni tanıyabilelim, yaptığın işi bilebilelim. Ne diyordu Kemal Sayar Yavaşla kitabında? “Aslında bütün varlığımızla hiçbir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Hızlandıkça zaman kazanmıyor, sadece parçalanıyoruz. Kendimizi bulmak için hayatın kendi ritmine geri dönmeye ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, kendi kendimize "Yavaşla!" diyoruz.”

Tekrar filozoflara geri dönersek şunları söyleyebiliriz. Filozoflar metafizikten ahlaka kadar pek çok konu hakkında fikir üretirler. Böylece varlığımıza dair bazı temel konulara da ışık tutarlar. Ne var ki bazı buluşlar-icatlar ortaya çıktığında felsefesi yapılamamış, daima kendini koruma amaçlı ortaya çıkan buluşların ötesine geçememiştir. Niçin bunu söylüyorum. Albert Einstein, Nazi Partisinin iktidara gelmesi sonucu kendisine yönelik ölüm tehditleri alınca ABD’ye yerleşmek zorunda kalmıştı. Einstein, Almanya’da iken Nazilerin daha doğrusu Hitler’in bir atom bombası yapması için Alman fizikçilere olan baskısını görmüştü. Bu baskı sonucunda Alman bilim insanları bir atom bombası yapacak seviyeye gelmişti. İşte tam bu zamanda Einstein 1933’te ABD’ye gitmişti. Einstein, ABD’ye giderken “izafiyet teorisi dâhil bütün notlarını ve çalışmalarını da götürmüştü.

Einstein, oradayken (1939 ) dönemin ABD başkanı Franklin D. Roosevelt'e yazdığı bir mektupta atom bombası üretiminde ısrarcı olunması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunmuştu. Ve bunun için projede çalışan bilim insanlarına kendi tezlerini ve metotlarını da vermişti. Onun amacı ileride atom bombasını yapacak Almanya’ya karşı caydırıcı bir güç olarak ABD’nin elinde bu atom bombasının bulunmasını istemesidir. Daha doğrusu o dönemde Yahudi soykırımı yapan Almanya’ya karşı “buna bir son vermesi için ABD’yi bir koz olarak kullanmak istemesiydi.

Fakat bunlar olmadı. Ona atom bombasının kullanılmayacağı sözünü veren ABD Başkanı Roosevelt ölüp yerine Hitler gibi canî Truman geçince Japonya’yı atom bombasıyla yerle bir etmekten çekinmemiştir. Üretilen iki atom bombası Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki şehirlerini yerle bir etmişti. Bu atom bombasının Japonya’da 220 bin kişiyi öldürmesi üzerine Albert Einstein şu yorumu yapmıştı; "Bilseydim, bilim insanı değil çilingir olurdum"

Einstein, bu sözü söylerken 1922 yılında yaklaşık bir ay kaldığı Japonya’yı ve oradaki insanları hatırlayarak söylemişti.