Çilingir mi Bilim İnsanı mı?
Şair İsmet
Özel, “Akla Karşı Tezler” adlı şiirinde baca temizleyicilerinden söz eder.
Şiirin ilk mısralarını hatırlamak yeterli olur zannımca. Şöyle der şair:
“En mutlu
insanlar belki de / Baca temizleyicileridir.”
Şimdi nerden
hatırladım bu mısraları. Meşhur fizikçi
Albert Einstein’nin Japonya’ya atom bombası atılması üzerine duyduğu üzüntüsünü
dile getirirken söylediği sözdü. Ne demişti Einstein? “Bilseydim bilim adamı
değil çilingir olurdum. Demek ki bilim adamı ya da günümüz tabiriyle bilim
insanı olmak yetmiyormuş. O bilimin ahlakını, metodolojisini ve istikbalini de
düşünmek gerekiyormuş. Mutlu olmanın yüksek bir meslekte değil olabildiğin
meslekte de anın hazzını ve mutluluğunu yaşayabilmektir. Meslekî açıdan mutluluğun
sırrına şimdilik değinmeyeceğiz.
Mütefekkir-yazar
İhsan Aktaş, bir sohbetinde bugün dünyada filozof yok, felsefeci var, demişti.
Bu söz çok yerinde bir ifade içeriyor. Einstein’in pişmanlığı ancak 220 bin
insanın ölümü sonunda meydana gelmiştir. Oysa felsefesi yapılan bir bilim asla
buna izin vermezdi. Hızlı gelişen olaylar, hızlı yaşanan bir çağın ortaya
çıkardığı düşünmeden rayları döşemek günümüz dünyasında raydan çıkmaya
sebebiyet verdi.
Günümüzde
filozof seviyesinde olmasa da bazı düşünürler-yazarların çağrısına uymak
zorundayız. Yavaşla diyor bu yazarlar. Yavaşla ki seni tanıyabilelim, yaptığın
işi bilebilelim. Ne diyordu Kemal Sayar Yavaşla kitabında? “Aslında bütün varlığımızla hiçbir yerde
değiliz, parça parça orada ve buradayız. Hızlandıkça zaman kazanmıyor, sadece
parçalanıyoruz. Kendimizi bulmak için hayatın kendi ritmine geri dönmeye
ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, kendi kendimize "Yavaşla!" diyoruz.”
Tekrar
filozoflara geri dönersek şunları söyleyebiliriz. Filozoflar metafizikten
ahlaka kadar pek çok konu hakkında fikir üretirler. Böylece varlığımıza dair
bazı temel konulara da ışık tutarlar. Ne var ki bazı buluşlar-icatlar ortaya
çıktığında felsefesi yapılamamış, daima kendini koruma amaçlı ortaya çıkan buluşların
ötesine geçememiştir. Niçin bunu söylüyorum. Albert Einstein, Nazi Partisinin
iktidara gelmesi sonucu kendisine yönelik ölüm tehditleri alınca ABD’ye
yerleşmek zorunda kalmıştı. Einstein, Almanya’da iken Nazilerin daha doğrusu
Hitler’in bir atom bombası yapması için Alman fizikçilere olan baskısını
görmüştü. Bu baskı sonucunda Alman bilim insanları bir atom bombası yapacak
seviyeye gelmişti. İşte tam bu zamanda Einstein 1933’te ABD’ye gitmişti.
Einstein, ABD’ye giderken “izafiyet teorisi dâhil bütün notlarını ve
çalışmalarını da götürmüştü.
Einstein, oradayken
(1939 ) dönemin ABD başkanı Franklin D. Roosevelt'e yazdığı bir mektupta atom
bombası üretiminde ısrarcı olunması gerektiği konusunda tavsiyelerde
bulunmuştu. Ve bunun için projede çalışan bilim insanlarına kendi tezlerini ve
metotlarını da vermişti. Onun amacı ileride atom bombasını yapacak Almanya’ya
karşı caydırıcı bir güç olarak ABD’nin elinde bu atom bombasının bulunmasını
istemesidir. Daha doğrusu o dönemde Yahudi soykırımı yapan Almanya’ya karşı “buna
bir son vermesi için ABD’yi bir koz olarak kullanmak istemesiydi.
Fakat bunlar olmadı. Ona atom bombasının
kullanılmayacağı sözünü veren ABD Başkanı Roosevelt ölüp yerine Hitler gibi
canî Truman geçince Japonya’yı atom bombasıyla yerle bir etmekten
çekinmemiştir. Üretilen iki atom bombası Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki
şehirlerini yerle bir etmişti. Bu atom bombasının Japonya’da 220 bin kişiyi
öldürmesi üzerine Albert Einstein şu yorumu yapmıştı; "Bilseydim, bilim
insanı değil çilingir olurdum"
Einstein, bu
sözü söylerken 1922 yılında yaklaşık bir ay kaldığı Japonya’yı ve oradaki
insanları hatırlayarak söylemişti.