Dolar (USD)
35.07
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2957.58
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Mart 2021

Çileli Yolun Yokuşu

Bir yol bir yola sığınır sen içindeki dağdan

İnersin ellerinden bir ülke çiçeklenir.

Eşik Ağrısı/Mehmet Aycı

Hassasiyet, algı, sezgi gibi mefhumları bir tarafa koyacak olursak ömrümün hiçbir döneminde zeki bir insan olamadım. İçimde daima parlak ve pratik zekâsı olan kimselere dair bir merak, bir muhabbet, belki gizli bir hayranlık bulundu fakat pek çoğunun kabına sığmayan, disipline girmeyen yahut sadece zekâsına yaslanıp güvenen tutumu hislerimi belli bir mesafede tutmama imkân tanıdı. Zaman içinde gayret, azim ve disiplinin zekâdan daha önemli olduğunu, gayret sahiplerinin de kendilerine akıl sahiplerinden daha çok saygı duyduğunu anladım. Bu sebeple bu metnin her satırını inancın en üst perdesinden kaleme alacağım. Çünkü okuyup içselleştirdiğim her şeyin gerçek bir gayretin hikâyesi olduğunu biliyorum artık. Çünkü yarınlarımızı imar edecek olanların, bu gayretten doğacaklarını duyabiliyorum. Çocuklarımıza ve gençlerimize kazandırılması gereken önceliğin bir azim ve çalışma disiplininden geçtiğinin farkındayım.

Yüksek, mağrur ama bigâne ve ziyan edilmiş bir zekânın bileğini, kendini bilen ince bir gayret bükebilir ancak. Yer altında kalarak insanla buluşamayan nice kıymetli taş gibi, işlenmeyen, işlenmediği için de körelen kabiliyetler vardır ki çekilip gitmiştir şu yeryüzü atlasından. Buna mukabil tavşanı geçen kaplumbağa misali menziline durmak ve yorulmaksızın giden emeklemeler vardır ismi “çaba” olan.

Kader gayrete âşıktır.” buyurur Muhyiddin İbn Arabi.

Hilmi Ziya Ülken “toplumun pasif bir unsuru” olarak doğduğunu söylediği insanın hayatın direnme ve tepkileriyle gittikçe kişi olduğunu, gayretiyle iç hürriyetini kazanmaya başladığını söyler Aşk Ahlâkı adlı eserinde. “Hayatta hiçbir şey yapmamış olmak gibi korkunç ve utandırıcı bir şey var mı? (s. 249) ” diye sorar Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan’da. Hayalin tadını ilk hâlini ve coşkusunu daima korumasında bulan bir ruhu dâhil eder Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ına Hüseyin Rahmi Gürpınar. (s. 112) Mantıku’t Tayr’da geçer: Hz. Yusuf atıldığı kuyudan çıkarılıp Mısır’da esir pazarına getirilerek satışa sunulur. Satıcı onu görüp satın alma iştiyakıyla yanan taliplilerin arttığını hissedince fiyatı arttırır, vücut ağırlığının beş misli miktarınca misk yağı ister. Bu esnada mezadın yapıldığı yere elinde yün yumağı bulunan ihtiyar bir kadın gelerek eğirdiği on yumak iplik karşılığı Yusuf’u almayı teklif eder. Tellal ile birlikte orada bulunanlar da bu teklife güler. Kadın bu sarfınazar karşısında: “Sizlerin bu çocuğu bana on yumak iplik karşılığında satmayacağınızı biliyordum ama herkes duydu ve öğrendi ki, bu ihtiyar da çocuğu almak istedi. İşte bu şeref bana yeter.”der.

Kimi gayretler çocukça gelir ilk zaman dışardan bakıldığında, dışardan bakanlara. Zamanı yılla tartanlar, insanı gruplandıranlar, iştiyakı dışlamayı ve öfkesiyle yara inşa etmeyi şiar edinenler o gayret filizlenip boy vermeye başlayınca hissedar ederler kendilerini. Vaktiyle cılız ve mecalsiz gördükleri o çabadan bir benzerlik devşirirler. Zahmete yüz çevirenlerin oluverir rahmet. Oysa kendi kuyusuna düştüğünde beklemiştir o eli insan… Oysa Âmâk-ı Hayal’de denildiği gibi “olmak için ilk önce olmamak gerekir. (s. 116)

Zekâ gürültülü ve mutludur, gayret hassas ve kırılgan. Kendine güvendiği için buyurgandır zekâ, dik başlıdır, üstünlük taslamaktan imtina etmez. Gayret biat eder, saygı duyar, sabırlıdır. Zekânın yüzü aydınlıktır, dizleri yaralı gayretin. Gayretin yolu çileden geçer; az uyku, az söz, çok yorgunluk ve tefekkür. Belki de bu sebeple pek çok zekâ râm olmaz ona… Oysa her azim ve gayret, kandilidir bu çağın.

Selam ile