Ciddiyet herkese lazım
İnsan, ülkesini yaşanabilir bir yer,
beldesini bereketli bir yöre yapmak istiyor. Ülkesindeki insanlar; iyi ve
erdemli, edep ve ahlaklı yaşasın istiyor. Bunları başarmak için konuşuyor,
davranış ve eserleriyle örnek olmak, mesaj vermek istiyor. İnsan kalmak ve
insanlığı yaşatmak için ciddi işler yapmak ve başarmak istiyor.
Görünen o ki insanların çoğu farkında
değildir… İnsan kalmak, insanlığı yaşatmak ciddi bir uğraş gerektirir. İnsanın
nefsini terbiye etmeyen, hayata iyi örnekler bırakıp iyi mesajlar vermeyen her
şey ciddiyetini öyle ya da böyle kaybeder. İnsan ve insanlık konusunda hâdim
olmak; ilim, hareket ve amel ciddiyeti olmadan yürütülemez.
Böyle bir ciddiyeti kazanmak, başlı
başına çok ciddi nefs mücadeleleri gerektirir. İnsanın kendini ve başkalarını
değerlendirmeden, bireysel, toplumsal ve kurumsal kıymetleri arttırmadan, bir
arada ve belirli bir düzen içerisinde beraberce bir çalışma yapmadan, her türlü
insanlık meselesini bir ömür boyu kesintisiz mücadele olarak görmeden ne insan
kalınır, ne de insanlık meselelerine çözüm bulunur.
Ciddiyet, insan ve toplumun sıhhatli
olmasını ister. Ciddiyetsizlik ise sıhhat bozar, insan ve toplumu çürütür.
Ciddiyet, gençliğin kıymetinin
bilinmesini murad eder. Ciddiyetsizlik ise genci ifsad eder, gençleri yaşlanmayacakmış
gibi yaşatmak ister. Ciddiyet, insanın kendisini ve başkalarını değerlendirmek
ister. Ciddiyetsizlik ise bunu yapmayı bırakın her ciddi şeyi unutturmak ister.
Vesaire…
Ciddi işler yapan bir insanın büyüklüğü,
güzel ahlaklı olan her şeyin zıddını değerlendirip kötü olanı yapmayarak edepli
yaşamasıyla ortaya çıkar. Bu manada iyi de bir örnektir, kötü de bir örnektir.
İyi olan örneklerin ortaya çıkabilmesi için edep ve kalitenin ortaya
çıkabilmesi için bunların işlenmesi gerekir. Kıymetli olan asla kendiliğinden
ortaya çıkmaz. Bu esnada da bedel ödemek gerekir. Afrika’daki çocuk, sahile
vuran çocuk aç kalarak, canlarından olarak bedel ödediler ve ölümleriyle
verdikleri mesaj işte böyle ortaya çıktı.
Ciddi işler yapan toplumun güzelliği,
güzel ahlaklı olan her şeyin zıddını değerlendirip kötü olandan uzak durarak
üyelerince birbirlerine edep ve ahlakı yaymasıyla ortaya çıkar. Bu manada
toplumun güzel ahlakı daha bozulmadan hatta bozulmaya yüz tutmadan ciddi
tedbirler almakla devam ettirilir. Toplumun her bir üyesinin kendisini ve
birbirini değerlendirmesini; toplum birbirini öldürmeye, kuyusunu kazmaya,
gıybetle hasetle birbirini çürütmeye başlamadan kıymetli kabul edilip bu
kıymetle yaşattırılır.
Ciddi iş yapanlar için zıtlar hem bir nimettir
hem de iyi birer örnektir. Ciddi iş yapanlar; iyi ve
kötüyü öyle bir ayrıştırır, adalet ve zulmü öyle bir ayrıştırır, Ebu Cehil ve
Hazreti Peygamberi öyle bir ayrıştırır ki... Hem kötü hem zulüm hem Ebu Cehil,
yanlışlarla öyle dersler verir ki insanlar; iyinin, adaletin ve Hazreti
Peygamberin kıymetini ancak anlarlar.Dolayısıyla hayat; zıtlarıyla kaimdir ve
anlamlıdır. Zıtlar olmadan, dünya anlamlandırılamaz, değerlendirilemez.
Cesaret,
sabır, azim, ilim gibi özellikler, teknolojik kolaylıklar ve akla hayale gelecek
her faydalı örneği ortaya çıkarabilmek aşırı derecede ter ve ciddiyet
gerektirir. Bu ter ve ciddiyetle beraber ancak insan ve toplumun kalitesi
ortaya çıkar. İnsan ve toplumun kalitesi, doğrudan doğruya kurumlar ve ülkenin
kalitesini etkiler.