'Çiçek çocuklar' dağılır mı?
İki haftadır, Taksim Gezi Parkı'ndaki 12 ağacın yeri değişmesin diye başlatılan eylemlerin, nasıl mecrasından saptırıldığını ve Hükümet'e karşı uluslar arası bir operasyona dönüştürüldüğünü izliyoruz.
İlk günden bu büyük bir küresel oyun demiştik. Sağ olsun BBC, Reuter ve CNN İnternatıonal gibi yayın kuruluşları bizi yanıltmadı. Daha olaylar başlamadan Taksim Meydanı'na sabitledikleri kameraları ile tüm dünyaya "Yaşasın Taksim, Tahrir oldu" yalanını yaydılar.
***
Hükümet, Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülmeyeceğini, AVM yapılmayacağını açıkladı. Ancak bu 'Gezici'leri tatmin etmedi. En son referandum gündeme geldi. (Referandum, anayasal bir meselede olacağından burada yapılacak şeyin bir anket veya halk araştırması olacağını söylemekte yarar var.)
Sadece meydandaki azınlığın "halk" olduğunu söyleyenler, başta kendilerinin istediği referandum'a da şimdi karşı olduklarını söylüyor. Hoş Başbakan, "Topçu Kışlası'ndan da vazgeçtik, orası yeşil alan kalacak" dese, Gezi'deki çocukları rehin alan birilerinin, onları evlerine göndermeyeceğini, bu öneriye de karşı çıkacağını tahmin etmek zor değil.
Burada "Gezici" derken parktaki apolitik "çiçek çocuklar"dan bahsetmiyorum. Oraya üşüşen, o çocukların enerjisinden, kursaklarında kalan "devrimi" çıkarmaya çalışan, siyasi olarak nemalanmak isteyen "Akbabaları" kastediyorum.
***
Bu vesile ile ortak tek motivasyonu "Tayyip düşmanlığı" olanların, kendileri dışında Türkiye'de herkesi "Bidon kafa", "Göbeğini kaşıyan adam", "Makarnacı ve kömürcüler" olarak gördüklerine bir kez daha şahit olduk. Haftalardır havalimanında Başbakan'ı karşılamaya gidenleri veya kendileri gibi düşünmeyen herkesi "Koyun sürüsü" olarak yaftalıyorlar.
Bu halkı aşağılayan klişelerini ellerinden alın, dımdızlak ortada kalırlar. Başka argümanları yok çünkü. Tek bildikleri, ötekileştirdikleri halkı aşağılamak. Sonra da "Sol niye iktidar olamıyor?" diye ağlaşıp karalar bağlıyorlar.
Mesela, Başbakan'ın 'diktatör' olmadığını en çok da ona 'diktatör' diyenler biliyor.
Halbuki millet de ayağını muhkem tutmanın, kurtlar sofrasındaki anlamını iyi biliyor.
"Derin Millet" tam da bu "diktatör" suçlamaları karşısında Başbakan Erdoğan'ın "sağlam" duruşunu seviyor.
***
Gezi Parkı'ndaki masum "çiçek çocukları" şunu bir düşünsün. Taksim'de "Bankalar lağvedilsin", "Halkın malı halka dağıtılsın" diye bağıran Marksist sol ile antikapitalist geçinenler var. Peki o lağvedilmesini, yağmalanmasını istedikleri holdinglerin ve bankaların sahipleri ile nasıl kol kola "ağaç" eylemi yapabiliyorlar?
Eğer PKK sahnede olsaydı, Taksim'dekiler, Kızılay'dakiler, Gündoğan'dakiler sahnede olabilir miydi? Bir de böyle düşününu2026
***
Hala AK Parti'ye oy veren milyonlara "makarnacı", "kömürcü" diyenlerin, Başbakan Erdoğan'ı dinlemeye gidenlere "koyun" diyenlerin, oynanan oyunu fark etmediğini görmek ne acı! Ya da görerek "piyon" olmayı seçmeleri!
80 senedir öğrenemediler halka hakaret etmemek gerektiğini.
Onların çocuğu gibi milletin evlatları da Tiwitter'a, Facebook'a girip nette dolaşıyor. Ama onlar gibi sövüp saymıyor yıkıp yakmıyor diye onlara "koyun" demek "ayıp" değil mi?
***
Rahmetli Menderes, Özal ve Erbakan'ın siyaset yapma tarzı ve üsluplarındaki ortak nokta, nezaketleriydi. Kibar olmayı, alttan almayı tercih ederdi üçü de.
Ama üçü de "Askeri vesayet"in sert yumruğundan kurtulamadı.
"Vesayet rejimi", iktidarda oldukları dönem boyunca "Demokles'in Kılıcı" gibi tepelerinde sallandı ve en sonunda ikisini başından, birini de koltuğundan ve siyasetten etti!
Meseleyi en iyi "derin millet" okuyor diyorum ya. İşte bunları bildiğindenu2026
NOT:Umarım dün akşam Başbakan Erdoğan'la görüşen Taksim Platformu üyeleri ile 8 sanatçı, bu görüşmenin ardından Gezi Parkı'ndaki çocukları, onları alıkoymak isteyenlerin elinden kurtaracak sağduyuyu gösterir. Bu işi uzatmak, küresel oyuna alet olmaktıru2026