Çiçeği burnunda sol milliyetçi parti
Türkiye seçime doğru giderken, yeni bir parti daha kuruldu. Genel Başkanı Gazeteci Hüseyin Alpay olan Milliyetçi Sol Parti için İçişleri Bakanlığı'na başvuru yapıldı. Partinin kısa adı ise "Milli Sol Parti" olarak açıklandı. Rahşan Ecevit'in kurduğu Demokratik Sol Halk Partisi'nin (DSP) son genel başkanlığınıda yapan Hüseyin Alpay, partisinin misyon ve vizyonunu bu söylemlerle ifade etti.
“Kökleri bu topraklara ait, halkımızın manevi değerleriyle çelişmeyecek yerli ve sol bir partiyi, Türkçülük temelleri üzerinde inşa etmek istedik. Ülkemiz için hayırlara vesile olmasını dileriz"
Hüseyin Alpay, siyasete Doğu Perinçek ile başlamış sırasıyla Sosyalist Parti daha sonra İşçi Partisi, Bağımsız Cumhuriyet Partisi, Demokrat Sol Parti ile siyasi hayatını sürdürmüş ve yeni partisi “Milli Sol Parti“ ile siyaset alanında yerini almıştır.
Yazıyı yazmama sebep olan asıl konu kurulan
yeni bir parti olması değil. Türkiye siyasi hayatın içindeki sol partilerinin zikzaklarına örnek olması itibariyle yazmaya değer buldum.
Türkiye’deki siyasi ideolojilerin en arazlı ve anlaşılamayanı sol düşüncedir. Türk sol’u diye tabir edilen bir zümredir. Önceki zamanlar da sosyalist düşünce sola dönük ağırlıklı olarak Marksizm’i savunurken bugün ise liberalizme savrulmuş, önceden savundukları fikirlerle tarihsel bağlarını kesmek için gerektiğinde “Türkiye solu milliyetçidir” diyerek ideolojik ve politik duruşlarını nasıl bir zaafa uğrattıklarını görmekteyiz.
Solcuğun alfabesi sosyalizm ile başlar komünizm ile taçlanır. Gerek evrensel ölçekte; gerekse ülkemizde solun ve sosyalist teorinin milliyetçilik algısı analiz edilirken milliyetçilik, sosyalizmin "sınıf temelli" mücadelesi kavramıyla çeliştiğinden sol ve milliyetçilik meselesi aynı çatı altında birleştirmek teoride zor olsada pratikte mümkün olmaktadır.
Özel bir ideoloji olarak milliyetçilik Türkiye’de siyasal akım ve partilerin hemen tümünde derece derece veya kimi asli öğeleriyle yerleşik
olmasının yanısıra, bir zihniyet kalıbı olarak çok daha köklü ve yaygındır. Bu zihniyet kalıbı, sosyalizm de dahil tüm ideolojik boyutlu hareketlerin düşünsel ufkunu daraltıp kısaltsada siyasal, sosyal ve kültürel olarak ideolojik yelpazesini her noktaya ve partiye açabiliyor.
Milliyetçilik, 19. yüzyılda Avrupa’nın politik sözcük dağarcığına girdiği günden bugüne kadar sürekli diğer ideolojilere yapışarak ilerledi. Milliyetçilik, böylece karşımıza sol milliyetçilik, muhafazakâr milliyetçilik, İslamcı milliyetçilik, liberal milliyetçilik, otoriter milliyetçilik gibi onlarca ideolojik akım ve bunların birbirleriyle olan siyasal ve sosyal rekabeti başlıyor.
Siyaset biliminin temel konularından ve tartışma noktalarından bir tanesi olan milliyetçilik ve solculuk aynı düşünce dünyasında nasıl uzlaşır ve anlaşır. Doğrusu anlayabilmiş değilim. İki güçlü ideolojinin kökleri Fransız devrimindeki “jakobenizme" dayanıyor. Sonuçta her ikisi de Fransız Devrimi'nin çocuklarıdır ve tarih boyunca birçok sol devrimci akım, yerine ve zamanına göre milliyetçilikten de beslenmiştir.
Bazen bizim anlayamadığımız kavramlar
kardeştir. Sol milliyetçilik aslında bize uzak bir ideoloji değil, tarihte sol milliyetçiliğine en iyi örnekler;
Suriye, Irak, Mısır ve Libya da ki Baas Partisi ve zihniyeti, Arap milliyetçiliği'nin otoriter ve baskıcı rejimi yüzünden hala Orta doğu Paramparça..
Yazıma Üstad Cemil Meriç’in efsane yazısı ile devam etmek istiyorum.
“Sol-sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit. Toplum yapımızla herhangi bir ilgisi olmayan iki yabancı. Sol’ un halk vicdanında yarattığı tedailer: casusluk, darağaçları, Moskova; sağ’ın, müphem, sevimsiz, sinsi bir iki hayal. Hıristiyan Avrupa’nın bu habis kelimelerinden bize ne? Bu maskeli haydutları hafızalarımızdan koymak ve kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.”
Bütün ideolojiler, özgürlük, demokrasi, adalet, eşitlik gibi kavramlara ilişkin kendi bütünlüklü önerilerini ortaya koyarak siyaset yapar. Siyasi pratiğimizin en büyük hakikatınıda bilmek ve idrak etmede fayda var. Sol bunca demokratik,
insancıl, haksever ilkeleri savunmasına karşın, halk neden sol partilere oy vermiyor da gidip sağ muhafazakár ve İslamcı partilere oy veriyor?