Chul Han'ın Palyatif Toplumu (2)
Günümüz toplumunun içinde bulunduğu durumu dramatik ve travmatik olarak nitelendiren Chul Han, sorunların üstünün örtülerek görünmediği zaman yok sayılacağı yanılgısına düştüğümüzü “Palyatif Toplum” kitabında dile getirmektedir. Geçen hafta kitapta temas edilen konular üzerinden kendi yorumlarımızın ilk bölümünü sizinle paylaşmıştık. Kitapta kendimizle yüzleşmemiz gereken o kadar çok mesele var ki, biz de bu meseleler üzerinden kendi toplum ve kültürümüze dair tespit ve çözüm önerilerini madde madde sizlere aktarmaya devam ediyoruz. Hataları örtmek yerine sorunların üzerine giderek çözüm yollarını bulmak için buyurun kendimizle yüzleşmeye devam edelim.
* Doğayla savaşan hiçbir zaman galip gelemez. Güven içinde yaşamak istiyorsanız doğaya rağmen yaşamak yerine doğayla uyum içine olmalısınız.
* Acı, hayatta olduğunun ve henüz ölmediğinin en büyük belirtisidir. Kendini acıdan soyutlamaya çalışmak yaşamayı es geçip ölüme koşmaktır.
* Acı, en derin anlamları içinde barındıran bilge bir türküdür. Onu dinlemek için göstereceğin sabır yolunu aydınlatacaktır.
* Acıyı kendi zemininde tutmak ve etki alanını azaltmak yerine genele yayarak hükmünü genişleten sistem, acıdan beslenip her an acıyı ön planda tutup insanları istediği yöne kanalize ediyor.
* Herkesin bir derdi vardır ve herkesin derdi kendisi için büyük bir yüktür. Derdin köküne bakmak yerine yapraklarıyla meşgul olan insan hiçbir zaman sorunun temeline ulaşamaz. Bu yüzden sorunun kaynağını hep dışarıda aramaya koyulur. Canı yanan kişi de doğal olarak bu acısını dışardakilere karşı gösterdiği şiddetle bastırmaya çalışır. Nihayetinde ise kökü bulunamayan acının çözümü hiçbir zaman olmayacaktır ve ortaya çıkan tablo kaostan başka bir şey değildir.
* Başarma dürtüsüne endeksli çalışma, insanın aşırı performans göstererek kendisine karşı köle olmaktan kendini kurtaramamasına neden olur.
* Acıyı bastırarak değil ona dokunarak onu tedavi edebilirsiniz. Acınıza dokunmaktan korkmayın. Dokunmak, yalnızlığınıza da iyi gelecektir.
* Birini kaybetmekten korkuyorsanız o kişi sizin için kıymetlidir. O kişinin kıymetini bilin.
* Rahatlık ve konfor alanında yaşamaya çalışmak en büyük acıdır.
* Zenginlerin macera sporlarına merak duyması kadar doğal bir durum yoktur. Çünkü gerçek hayatta hiçbir zaman acıyla karşılaşmayan insanların suni acılarla ruhlarındaki acı boşluğunu doldurmaya çalışması gayet normaldir.
* Acı, farkının farkında olmaktır. Bütün yaşananların arasındaki harç gibi hayatın sağlamlığına vesile olur. Dışarıdan bakıldığında görüntü mükemmel olmayabilir ancak hiçbir sarsıntıda yıkılmayacak kadar sağlamdır.
* Kendi acısına kör olan insan başkasına karşı vahşi olur.
* Acı duymadan üretemezsiniz. Yaşamak başlı başına bir acının ürünüdür. Bugün yazabiliyorsam bunun en büyük nedeni henüz dört yaşında iken yaşadığım bir acıdan dolayıdır. Bize verilen yetenekler Allah’ın bir lütfudur. Buna şüphe duymam. Bununla birlikte dört yaşında yaşadığım korku neticesinde bir zaman konuşamadım. Bu nedenle içimde birikenleri yazı ile kaleme alma yeteneği bahşedildi. Çekilen acılar, gelecek güzelliklerin muştusudur.
* Ağlayarak geldiğimiz bu dünyada gülüşlerin arkasına sığınmak özünü inkâr etmeye çalışmaktır.
* Cep telefonu her an ulaşılabilir olmanın sembolü olduğu için herkes, herkes için hazırda bekleyen bir köledir. Ulaşılabilen tüketilmeye mahkûmdur.
* Yeni düzende “yok” yoktur. Bir şey o an için yoksa bile hemen hazırlanabilirdir. Hazırcılık, ulaşılabilmenin ve kıymet bilmenin anlamının yitirilmesinin en büyük nedenidir. Her şeyin hazır olarak değerlendirildiği bir yerde paket programlı hayatlar yaşamaya başladık. Tek kullanımlık hazır ürünler her şeyi nesne olarak kabullenmemize neden olurken ilişki ve duygusal durumları da obje haline getirdik. Taziyelerdeki hazır yemekler dahi yanlış kişinin / varlığın taziyesine gittiğimizin göstergesidir. Ölen aslında biziz, kültürümüz ve geçmişimiz…
* Hazırcılık, sabırsızlığın nedenidir. Hazır, sabrın katilidir. Hazırcılığın, beklemeyle işi olmaz ve maalesef bugün her şey mesafesiz ve bir telefon kadar yakınımızda olmalıdır.
* Hazırcılığı o kadar kabullendik ki; tek kullanımlık ürünlerle hazır paket şablonlarla siparişlerimizi tüketirken tüketildiğimizi fark edemeden kendi kanında boğulan deve misali yaşıyoruz.
Kitapla ilgili değinilecek birçok konu var ancak daha detaylı analiz için kitabı okumanızı tavsiye ederim. Chul Han’ın kitabın sonundaki sözüyle yazımı tamamlıyorum:
“İnsan hayatta kalmak uğruna kendini ortadan kaldırır. Muhtemelen ölümsüzlüğe de erişecektir ama hayatı pahasına.”
Kalın sağlıcakla…