CHP’ye sorular, Öztürk Yılmaz''a tavsiyeler
Bir Süredir yazamadım. Özür!
CHP ilginç bir parti. Bazen kızdırıyor, bazen güldürüyor, bazen de düşündürüyor.
Yanlış anlamayın “düşünmek”, “tefekkür etmek” anlamında değil endişelendirmek anlamındaki düşünme(!)
Nitekim ciddi ve etkili bir muhalefete ihtiyacı olan Türkiye'nin bunu yapabilecek kadrolara sahip olmadığını düşündüren bir ana muhalefet partisi mevcut. Ve bu partiden çıkan aykırı sesler...
Kemal Kılıçdaroğlu çark eder, yalan söyler, seçim kaybeder “kazandık!” der, “okul yaptırdık” der bir bakmışsınız ki hiçbiri doğru değil. Ancak, CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı düzeyindeki Öztürk Yılmaz ayrı bir vaka...
Öncelikle şunu söyleyeyim; Öztürk Yılmaz'ın ezan çıkışı asla meclis komisyonundaki kavga ve oradaki provokatif açıklamalar, Cihangir İslam'ın 15 Temmuz şehitlerine hakaret içeren provokatif sözleri ve son dönemde HDP kanadından gelen provokatif açıklamaların dışında tartışılmaması gerektiğini düşünenlerdenim.
Örneğin; Cihangir İslam'ın açıklamasında şuna inanmamızı bekliyorsanız bize de kendinize de haksızlık edersiniz. Bir milletvekili, meclis kürsüsüne çıkıyor konuşmasını yapıyor ve o konuşmanın bir yerinde de birden aklına 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE hakaret etmek geliyor. O konuşma, üzerinde çalışılmış, kelime kelime incelenmiş, her şey yerli yerine oturtulmuş bir konuşma.
Öztürk Yılmaz'ın da canlı yayında yaptığı aynı şey! Oradaki konuşma da spontane gelişmeyen bir konuşma. Nitekim TÜRKÇE EZAN, TÜRKÇE NAMAZ gibi tartışmaları özellikle “beynamaz” diye tabir ettiğimiz kesimde yapılıyor olması hassaten düşündürücü. Ancak CHP içerisinde 28 şubat zihniyetine mensup güçlü bir klik olduğu da bir gerçek.
Eskiden yapılan HATALARA özlem duyan bu klik: ezanı Türkçe okuttu camileri sattı, ahıra, meyhaneye çevirdi. Anlaşılan o ki, bunların ajandalarındaki din düşmanlığı hiçbir zaman küllenmemiş, her zaman dipdiri alev alev yanan ateş misali canlı bir şekilde hazır beklemekte.
İşte Öztürk Yılmaz da Türkçe ezan çıkışını bu nedenle yaptı. Zamanlama olarak belki yanlış ama neticede zihninden geçeni söyledi. Burada elimizde SAMİMİYET METRE olmadığına göre yaşadığımız olaylarla sonuca varmamız gerekiyor.
CHP, Öztürk Yılmaz’ı disipline sevk etti. O da buna tepki gösterdi. Peki, açıklama yapılan gün ile disipline sevk etme arasında geçen bunca zaman CHP yönetimi neyi bekledi acaba?
Öztürk Yılmaz'ın disipline sevk edilmesinin nedeni Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya'nın söylediği gibi “bu ülkenin inanç değerleri var bayrak değeri, Cumhuriyet değeri, Atatürk değeri, toplumun vicdanını yaralamış bir açıklama nedeniyle disipline sevk ettik”
sözleri ne kadar samimi? Yoksa bu ülkenin inanç değerleri değil de partinin alacağı oy mu hesaplandı? Ana muhalefet partisinin acilen bu sorulara yanıt vermesi gerekiyor.
Bu saatten sonra CHP ciddi anlamda bir yol ayrımına girmiş görünüyor. Ya samimi bir şekilde savundukları değerleri(!) savunmaya devam edecekler ya da “biz artık yeni değerlere(!) göre hareket ediyoruz” diye yeni bir model ortaya koymak zorundalar.
Öztürk Yılmaz'a gelince... Yaptığı basın toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu'na çok ama çok ağır ifadeler kullandı. “Beni partiden atarsan seni rezil kepaze ederim!” dedi.
Öztürk Yılmaz'ın da bu saatten sonra elinde ne varsa ortaya dökmesi gerekiyor. Nitekim ülkenin Ana muhalefet partisinin genel başkanını REZİL KEPAZE edecek elinde ne tür bir belge ya da bilgi olduğunu kamuoyuna açıklamasını bekliyoruz. Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu'na da düşense “elinde ne varsa ortaya koy. Ben de seni Parti'den ihraç ediyorum” demektir.
Bu durumda Öztürk Yılmaz'ın genel başkan adaylığı yolunda ilerleyeceği görünüyor. Tabii bu durumda arkasından gelecek olan kitlenin de görüşlerini benimsemesi gerekir. Yani; Özgür Suriye ordusuna terörist diyen ezanın Türkçe okunmasını isteyen gerektiğinde muhasebeci Kenan olabilen bir kitle varsa Öztürk Yılmaz'ın arkasından düşünmeden gidecektir.
Bu arada şunu da söylemek gerekir bütün bu yaşananlar Muharrem İnce’ye ve Gürsel Tekin'e yarar.