CHP'nin iki büyük paradoksu?
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile dün Başkanlığını Ekrem kızıltaş'ın yaptığı medya derneği'nin düzenlediği kahvaltılı toplantıda bir araya geldik. 16 Nisan öncesi AK Parti'nin tutumunu aktaran Kurtulmuş, "Biz pozitif bir kampanya yürüteceğiz. Başkalarının sözlerine cevap yetiştirmekten ziyade, bu meselenin ne olduğunu, Türkiye'ye ne getireceğini, Türkiye'yi hangi büyük yanlışlardan ve mevcut sistemin tıkandığı hangi hususlardan kurtaracak bir teklif olduğunu anlatacağız" dedi.
Darbe savar sistem geliyor
Kurtulmuş, "Bu 'Tek adamcılık' meselesi değil, bu yönetimin farklı alanlarda toplanmasının önüne geçip yürütmenin tek elde toplanmasıdır. Bu sistem darbe savar bir sistemdir. meclis kilitlendiği veya siyasi bir kriz olduğu zaman ya Cumhurbaşkanı ya da meclis ülkeyi seçime götürecektir. Eski sistemde kilitlenmeyi çözecek olan ya tanktı ya tüfekti. Siyasetin doğası gereği bazen bu kilitlenme olur. Yeni sistemde böyle bir şey olduğunda kilitlenmeyi doğrudan doğruya millet çözecektir" diye konuştu.
Yeni sistemi "darbe savar" olarak tanımlayan Kurtulmuş, anayasa değişikliği teklifinin halkoyunda geçmesi halinde sıkıyönetimin ve askeri mahkemelerin kaldırılacak olmasının çok önemli olduğuna dikkat çekerek 12 Eylül 1980 ihtilali öncesinde yaşananları hatırlattı.
Sıkıyönetimler bitiyor
1980'de darbecilerin, sıkıyönetimi sivil siyaseti etkisizleştiren bir mekanizma olarak kullandığını ifade eden Kurtulmuş, "Yani sağ-sol kavgası, ülke kan gölüne dönmüş sıkıyönetim ilan edilmiş. E çözün o zaman meseleyi.
Hayır, sıkıyönetim meseleyi çözmek için değil maalesef sivilleri siyaset dışına itmek için kaldıraç olarak kullanılmıştır. 11 Eylül 80'de ortalık kan gölü, 12 Eylül'de ortalık süt liman. Bunun izahı yok. Dolayısıyla bu memlekette artık sıkıyönetim ilan edilemeyecek.
Bunun ortadan kaldırılması hayati öneme haizdir. Muhalefetin "tek adam" söylemleri nedeniyle savunmada kalınıyor ama sonuçta bu anayasa teklifi daha demokratik bir Türkiye'yi inşa edecektir" ifadelerini kullandı.
CHP'nin iki büyük sıkıntısı?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun partisiyle ilgisi olmayan odaklardan akıl alarak ve Şili'den reklamcılar getirip CHP'nin ontolojisine yabancılaşarak 'sessiz' bir kampanya yürütmesini, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a sordum. Numan bey, "Maşeri vicdana hitap etmeyen hiçbir siyasi kampanya başarılı olamaz. Biz kampanyamızı makul büyük vicdan üzerinden yürütüyoruz" diyerek CHP'nin yaşadığı iki zorluğa dikkat çekti:
1İnsan zihni "Evet" demeye daha yatkındır. Herhangi bir şeye "hayır" demeniz için gerekçenizin olması gerekir. Örneğin biri sizi bir yere davet etse büyük oranda "Evet" dersiniz. 'Hayır' demek için gerekçelerinizin olması gerekir. CHP'nin gerekçesi yok.
2Bir de CHP'nin parlamentoda gösterdiği bol kavgalı görüntü. O akşam Meclis'te büyük kavgayı isteyerek çıkardılar ki kendi tabanlarını konsolide etsinler. Ama bunun ters teptiğini gördüler. kampanya sürecinde de bol kavgalı bir yol seçseler, bu sefer millet "kardeşim Pkk var dEaş var bir de sizle mi uğraşacağız" diyecek. Yani sokakta kavgacı bir görüntü vermenin de ülkeyi terörize etmek anlamını geleceğini gördüler.
Prangalardan kurtaracak
Toplantıda, geçmişte ülkenin çift başlı yönetim nedeniyle yaşadığını sıkıntılardan örnekler veren, 'Cumhurbaşkanı- Başbakan' gerilimlerine değinen Kurtulmuş, "Bu durum, insanlarınkavgacı karakterlerinden değildi. kesinlikle sistem yöneticileri buna zorluyordu. Yönetimde çift başlılık ve bunların sonucu olarak aşılamayan krizlerin Türkiye'yi ne kadar önemli badirelerin içine soktuğu hepimizin malumudur" dedi.
Kurtulmuş, Türkiye'nin yakın çevresinin ve dünya siyasetinde yepyeni dengelerin şekillendirdiği bir ekonomi- politik içerisinde referanduma gittiğini belirterek 16 Nisan referandumunun, Türkiye'yi prangalarından kurtaracak ve daha hızlı karar alabilecek güçlü bir ülke haline getireceğini sözlerine ekledi.