CHP'nin fırsatçılığı ve Lozan
Son yazımızda 'Lozan Antlaşması ve Darbelerin bağlantısı'nı yazmıştık. Özetle Türkiye'de 1960'tan başlayarak günümüze kadar devam eden bütün darbelerin ana gerekçesi Türkiye'nin Lozan Antlaşması'nın dışına çıkma ve bu antlaşmaya aykırı hem bölge hem de dünyada etkin olma niyetidir. Darbelerle birlikte Türkiye hem geriye gitmiş, her alanda başarısızlığa sürüklenmişizdir. Enerjimiz, gücümüz boşa çıkarılmıştır.
Dikkat edilirse her darbe öncesi Türkiye hem ekonomisinde, hem sosyal yapısında, hem bölgesinde hem de dünyada kabına sığmayan bir hareketlilik halindedir. Şu unutulmamalıdır; Lozan Antlaşması sadece fiziki sınırlarımızı değil, yasama, yürütme sınırlarımız, hukuki, ekonomik sınırlarımızı da çizmiştir. Hatta kültürel ve dini sınırlarımızı da çizmiştir. Yaşama kurallarımıza kadar bütün toplumsal yapımızı da çizmiştir.
Onun içindir ki borçlar kanununu İtalya'dan, medeni kanunu Fransa'dan almışızdır. Aynen Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu'yu paylaştıkları gibi Kurtuluş Savaşı ile kaybettikleri alanı Lozan Antlaşması ile zihinlerimizi, kültürümüzü, dini yaşantımızı, ekonomik hayatımızı paylaşarak sağlamışlardır.
Onun için değil midir ki bugün özellikle devleti yöneten ekipleri tarif ederken Alman ekolü, İngiliz ekolü, Fransız ekolü, ABD ekolü, Rus ekolü deriz. Her partide, her iktidarda, her muhalefette bu ekollerin temsilcilerinden bahsederiz.
Kim diyebilir Lozan Antlaşması'nın siyasi hayatımızı düzenleyen gizli açık hükümleri yok diye. Böyle hükümler olmasaydı 1920'li yıllarda Kurtuluş mücadelesinin kahramanları teker teker devre dışı nasıl bırakılırdı? Mustafa Kemalpaşa tek başına kadrosuz kalır mıydı? Bugün CHP Cumhuriyet'i kuran parti olarak kendisini lanse ediyor. Bu iddiayı günümüzde mevcut siyasi yapıya müdahale etmek ve halktan alamadığı gücü böylece kullanmak istiyor. Eğer bugün CHP Lozan'ı bu kadar savunuyorsa nedeni vardır. Çünkü varlığını, tek parti oluşunu Lozan'a borçludur, ondandır. Varlık nedeni Cumhuriyet'i kurması değil Lozan'a göre dizayn edilmiş olmasıdır. Yani CHP Lozan'ın sigortasıdır.
Şimdi diyeceklerdir ki; Bu Atatürk'ün partisi değil mi? El cevap: CHP 1930'dan bu yana Atatürk'ün partisi değildir. İnanmayanlar hem siyasi arşivlere, hem devlet arşivlerini incelesin. Siyasi olayların perde arkasında kalan kısımlarına göz gezdirsin neler bulacak, neler görecekler? Sadece 1930'da kurulan Serbest Fırka'nın kuruluşuna bakılsa bu görülecektir. Serbest Fırka ile birlikte Atatürk CHP ile bütün ilişkisini kesmiştir. Hatta CHP Serbest Fırka olayı ile birlikte Atatürk'e düşman olmuştur. Atatürk Lozan'ın sigortası olan CHP ile ülkenin ve milletin menfaatlerinin korunmayacağını çok iyi bilmektedir. O nedenle milletin de beklentileri doğrultusunda Serbest Fırka'yı kurdurmuş, en güvendiği adamlarını oraya koymuştur. Türkiye'de kurulduğu gün iktidar olan ilk partidir. Eğer CHP baskı kurup seçimlere girmesini engellememiş ve ardından da kapatılmamış olsaydı %60-70'lere ulaşan bir oy ile tek başına iktidar olacaktı. Fakat CHP Atatürk'ü resmen tehdit etmiş 'Vatan hainliği' damgası vurmaya hazırlanarak ikna etmiştir. 1930'dan sonra Atatürk CHP ile ancak zorunlu ittifak yapmıştır.
Türkiye'deki bütün darbe ve darbe girişimleri öncesi CHP'nin tutumu malumdur. 'Sizi biz de kurtaramayız' şeklindeki sözler ortadadır. Bugün ısrarla Lozan'ı savunmalarının nedeni de ortadadır. CHP yapısı her darbe sonrası öyle veya böyle devlet yönetiminde etkinleşmiştir. 1960 darbesi sonrası, 1971 muhtırası sonrası, 1980 sonrası, 28 Şubat sonrası bunun örnekleri ortadadır. Bugün bile CHP zihniyetinin yan ürünleri Doğu Perinçek'in etkinliği boşuna değildir.
CHP Lideri zorunlu olarak katıldığı Yenikapı Ruhu'nu terk ederek mağduriyet edebiyatı doğrultusunda gelecek seçimlerde darbecilerin oylarına taliptir. Mağduriyet algısı üzerinden bir damar yakaladığını düşünerek şimdi oraya oynamaktadır. Yani CHP'nin darbeci bilinçaltı devrededir. Darbe mağdurları değil darbecilikten mağdur duruma düşenlerin yardımına koşarak oy peşindedir. Ama CHP Lozan'dır. Lozan'da bu ülkeye bu millete dardır.
Cuma'nın hayrı üzerinize olsunu2026
