CHP’nin emperyalist aşkı
2016’ da CHP milletvekili Ali Yiğit: 'İzmir Türkiye'den ayrılsın AB'ye girsin' demişti.
Şimdi de CHP’ li İzmir Belediye Başkanı “ayrı bayrak, ayrı para” istiyor.
Türkiye'yi beğenmiyorlar.
Başkan, söylediklerinin, kamu oyunca yenilip yutulmayacağını anlayınca, çark etti, öyle demedim, yanlış anlaşıldı, yaptı.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Yunus Emre; "söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" demişti.
Özellikle politikacılar, gazeteciler, sözü 9 düşünüp 1 söylemeliler.
Her iki CHP politikacısının söyledikleri birbirini destekler, tamamlar mahiyetteler.
Kendi aralarındaki konuşmalarını, tasavvurlarını, ütopyalarını açık ediyorlar.
CHP liler, Belçikalıyı, Fransızı, Hollandalıyı, kendilerine “Anadolu İnsanı” nından daha yakın buluyorlar.
CHP ‘ nin bu yaklaşımı sürpriz değildir.
Lozan’a gittiklerinde, emperyalistlere yaranmak için, daha şapka devrimi yapılmamışken, görüşmelere şapkalarla gitmişler, yemekte çatalı, kaşığı yanlış elde tutup ayıplanacakları endişesiyle ezim ezim ezilmişler, müstevlilere yaranmakatan, haklarımızı savunamamışlardı
Bizim kendimize sormamız gereken soru, şudur;
"Bu insanlara nasıl bir eğitim veriyoruz ki, Türkiye'den uzaklaştırıp, Belçika’ya, Hollanda’ya böylesine yaklaştırıyoruz?"
Hollandalılar, Belçikalılar, el ‘an oradaki Türkleri dışlayıp, aşağılarken, istemiyoruz, defolun derken, kapılarına ölüm işaretleri koyarlarken, CHP’ ninki nasıl ve bitmeyen bir aşktır?
SİSİ VE RÖNESANS
Mısırlılar, "Milli ve Yerli" Mursi' yi alaşağı edip, İsrail adayı Sisi'yi başlarına getirdiler.
İsrail, Sisi'yi Mısır'ın başına getirirken bir değil, birçok hesabı vardı.
Mısır'ın can damarı Nil'in doğduğu yer Etiyopya'ya, Dünya'nın en büyüklerinden Rönesans barajını, inşa ettirdi.
Barajın yönetimi İsrail'de.
Mısır’ın ipini, İsrail'e kaptırdı yani.
Rönesans, bugünlerde doldurulmaya başlandı.
Mısır demek, Nil demek.
Bu yıl Nil'e % 50 daha az su gelecek, zaten sürünmekte olan Mısır ekonomisi iyice dibe vuracak.
Mısırlılar, canhıraş endişe içindeler.
Sisi'ye, Rönesans barajının inşasına göz yumduğu için çok öfkeliler.
Ne var ki, atı alan Üsküdar’ı geçti.
Bade harab-ül Basra!
Mursi, Mısır'ın başında olsaydı, asla izin vermeyecekti, baraj yapılamayacaktı.
İsrail istihbaratı, "Mursi birayı yasaklayacak" diye, Fox benzeri tv lerle, Mısırlıları kandırdı.
Lümpen kesimler, bir bardak biraya Mısır’ı, ülkelerini sattılar.
Mursi, biralarına falan da dokunmamıştı, dokunmaya niyeti de yoktu.
Şimdi kara kara düşünüyorlar.
Sisi, büyük ihtimalle Rönesans’ın kurbanı olacak, efendileri onu Mısır halkının önüne atacaklar.
Ama stepnede o kadar çok "Sisi" var ki, biri gider, biri gelir.
Ve ayet;
“Allah’ ım içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin?”
TÜRK HALKI-TÜRK AYDINI
Türkiye’nin Batı ülkelerinden geride kalmasının nedeni, Türk insanının, batı insanından daha yeteneksiz oluşu değildir.
“Türk Aydını” nın “Batı Aydını” ından daha kapasitesiz, daha sorumsuz, daha donanımsız, daha başarısız, daha vizyonsuz, halktan ve realiteden olmalarıdır.
1960 larda Almanya’ya giden işçilerimiz kendilerine verilen işleri, bir Alman işçiyi aratmayacak şekilde, başarıyla yapmışlardır.
Halen, 4 milyon kadar Türk fiilen Almanya’dadır.
Bu durumdan, Erol Güngör, şöyle yakınır:
"Vaktiyle İstanbul İktisat Fakültesinde uzun süre hocalık yapmış Alman Profesör Alexander Rustov, sokakta cıvıl cıvıl oynayan Türk çocuklarına bakarak, yanında bulunan Türk arkadaşına 'Sizin ne harikulade eğitim sisteminiz var ki, şu parlak zekaları on yıl içinde işlemez hale getiriyor’.
Aydınlar, bir ülkenin lokomotifidirler.
Üstelik, aydınlarımız bu pozisyonlarını bile kavrayamamış, hep halkı, halkın değerlerini suçlamışlardır.
Halktan utanç bile duymuşlardır.
1930 larda, Ankara Valisi, köylünün, kılığı kötü olduğu için “yabancı elçilerin oturduğu, Atatürk’ün geçtiği Çankaya’ya, girmelerini yasaklamıştı.
Halkın Çankaya’ya “giriş yasağını”, Cumhuriyet’ teki köşesinde, Mehmed Kemal, 27 yıl CHP milletvekilliği yapmış Falih Rıfkı Atay’dan nakille, 2 Aralık 1984 tarihinde bir maharet(!) gibi yayınlamıştı.