CHP’nin ‘Eko’layzırı
Üst akıl, CHP’nin sesi daha inandırıcı olsun, seçmenine özel bas ve tizi olsun diye ekolo Ekrem’i uygun gördüler... Ses seviyesi frekansı gerektiğinde çoğaltılıp, ya da azaltılmalı, araçtan uzanan el gibi müdahale edilmeli ama kulağa daha hoş – inandırıcı gelmesi için Ekolayzır ayarları yapılmış şekilde servis edilmeli... Ekonun sesinde bas ve tiz ayarı tutturulup, masumca da bir bakış fırlattı mı inandırıcılığı artmış olacaktı ve bunu çok iyi becerdiler ama…
Ekolayzır Ekrem, masumca bakıyor ve canlı yayında, 16 Haziran Pazar günü Sayın Binali Yıldırım ile katılacağı ortak yayın mevzusu olunca Binali Bey için “Sorulacak soruları önceden görmek istedi” yalanını en rahat bir şekilde kullanıyor. Bu durum gazeteci İsmail Küçükkaya tarafından yalanlandı “soruların halen hazır olmadığını” belirtti. Bunun üzerine Binali Bey bu asılsız iddia karşısında “Bunun adı basitliktir” diyerek cevap verdi. Bu millet Ekolayzır ayarları yapılmış olsa bile yalanı sevmez; ruhundaki fıtri dijital ayarlar yalanı asla kabul etmez! Gerçeğin sesi Ekolayzırsız bile olsa çok daha güzeldir. Bu milletin orijinal ayarlarını bilmeyenler kendi Ekolayzırlarına göre sesi ve görüntüyü ayarlamaları hiç pirim yapmaz! Bu milletin bas ve tiz algısı çok farklı; ancak doğru ve hakikat dolu sesler etkiler…
Ekrem, valiye “it” meselesinde kaç gün sessiz kaldı. Bas ve tizi ayarlandıktan sonra; ben “basit” demiştim diyerek sıyrılmaya çalıştı. Ey CHP: Sen o karanlık alt yapınla, İmamoğlu da çıkarsan, peygamber torunu da çıkarsan, samimi ve yerli – milli olmadıktan sonra hiç fayda etmez! Binali Yıldırım hiç bir vaat de bulunmasa, hatta ben hiç bir şey yapmayacağım dese bile yine oy alır. Çünkü dayanamaz aslanlar gibi çalışır, İstanbul’u bir İstanbul daha yapar. Ama sizin adayınız şunları – bunları yapacağım dese ve de üstüne yemin – billah etse, yinede asla güven vermiyor. İşte birkaç günlük başkanlığında ilk işi verileri kopyalamak oldu. Sen o verileri ne yapacaktın turşusunu mu kuracaktın, ya da senin eko ayarlarını yapanlara mı verecektin? Ah be kardeşim! Keşke aklın ve sadakatin ve bu millete bağlılığında yakışıklı olsaydı… Böyle sevgi pıtırcığı halin hakikatleri gölgeleyemiyor. Gerçekler, gerçek Ekolayzırlar kalitesinde vicdanlarda terennüm ediyor…
Kafaya takılıyor; valiye it diyen İmamoğlu neden Apo'ya FETÖ'ye, Türkiye'ye hırlayan tüm küresel piçlere ve 6, 7, 8 Ekim olaylarının eli kanlı kasabı Demirtaş'a it diyemiyor? Neden bir dediği bir dediğini tutmuyor? Kim olursa olsun; bir koltuğa oturmak için fırıldak çeviriyor ve yalanlarla seçmeni kandırıyorsa büyük bir kul hakkı yemiş oluyor. Bu millet yeterince kandırıldı ve emperyalistlere menfaatlerimiz feda edildi. Siyaset mi yapacaksınız, adam gibi yapın ve elinizde dilinizde, koltuğunuzda sadece yapacağınız projeler olsun! Öyle bir devirde yaşıyoruz ki; söylenen yalana hakikatler doludizgin geliyor ve her yalan kabak gibi ortada kalıyor. Bu millet, göbekten hiçbir siyasiye bağlı değil. Kim milli ve manevi değerlere bağlı ve ülkesi – milleti için çalışacak ve gavura teslim olmayacak ise işte onun önü siyasette açık olur ama yalanlar – aldatmalar ve kirli pazarlıklar değil!
Son söz: Binali Bey, Bakanlığını, Başbakanlığını en güzel şekilde çalışarak ispat etti. Dostluk ve sadakatini ve bu millete bağlılığını zaten tarihler yazacak. İnşallah şimdide İstanbul'a Başkan olarak hizmetin en alasını gösterecektir. Allah, İstanbul'un boynunu bükük koymasın; İstanbul’a İstanbul gibi güzel bir yürek nasip etsin ve 23 Haziran akşamı “şerefeler” ile değil, Allah’ım sana şükürler olsunlar ile kutlansın. Yoksa İstanbul’un ruhu “şerefe” diyenlerden çok muzdarip olur!