Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
3000.08
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Mart 2022

CHP'nin başarısı

İktidarı elde etmek isteyen yalandan, ihanetten ve entrikadan kaçmamalıdır anlayışı orta çağ anlayışıdır. “Amaca giden her yol mubahtır” sözü bu zihniyetin ürünüdür. Hatta bu zihniyete göre siyaset din, ahlak ve metafizikten bağımsız bir alandır.

En basit anlatımla, toplumsal alanda insanlar arası ilişkilerde bireylerin uymaları beklenen ve talep edilen davranışlar bütünü ahlâk ise, ahlâk, siyasetin temel yapı taşlarından biri demektir. Ahlâkî temelden yoksun, ahlâkî değer yargılarının süzgecinden geçmeyen bir siyasi anlayış ihanet, yalan ve entrika ile dolar. Bu da toplumun yıkımı demektir. Siyasi faaliyetler değer ve yargılara göre icra edilir. Ona göre şekillenir.

Tek parti döneminden sonra tek başına iktidar yüzü göremeyen CHP, iktidar olabilmenin yolunu her defasında farklı mecralarda ve farklı birlikteliklerde aramıştır. Bunun için de her yolu mubah görmüştür. Gün gelmiş dindar görünerek oy istemiş, gün gelmiş çağdaşım diyerek bütün inançları elinin tersiyle itmiştir. Gün gelmiş şehidin cenaze namazında en ön safta siyah gözlüklerle gerçek yüzünü örtmüş, gün gelmiş teröristin ardında yas tutanlarla iş birliği yapmıştır. Gün gelmiş camide oy uğruna Kur’an-ı Kerim okumaya kalkmış, gün gelmiş din düşmanları ile kadeh tokuşturmuştur. Şartlara göre kimlik değiştirmiş, ortama göre din bezirganlığı yapmıştır.

Millet ittifakı da bu şekilde oluşturulan bir ittifaktan öte değildir. Önce Demokrat Parti, İyi Parti, Saadet Partisi ile aleni, HDP ile gizli ortaklık şeklinde kurulan ittifakla yol aldılar ancak zamanla HDP ile yol yürümelerinin izahını yapmakta zorlanınca ittifakı, sözde HDP’yi dışarda bırakıp yeni partileri içine alarak yenileme ihtiyacı hissettiler.

Pekâlâ bu partilerin ortak bir noktaları var mıdır?

CHP, “Türkiye Cumhuriyeti’ni milletler topluluğunun bağımsız, egemen, şerefli ve itibarlı bir üyesi olarak etkin bir bölgesel güç ve lider ülke yapmayı; böylece, bölge ve dünya barışına katkıda bulunmayı” amaç edinen İyi Parti ile görüşleri farklı.

CHP, “Ülkemizin maddi ve manevi kalkınmasının “Önce Ahlak ve Maneviyat” anlayışıyla sağlanmasını” amaç edinmiş Saadet Partisi ile inançları farklı.

CHP, “Milletimizin tarihi, milli ve manevi değerlerinden, medeniyetçilik aşkından alacağı ilhamla, hürriyetçi demokratik düzen içerisinde ulaşabileceğini savunan” Demokrat Parti ile yolları farklı.

CHP, “Zihinlerimizi özgürleştirmek, psikolojilerimizi yenilemek, toplumsal bağlarımızı güçlendirmek ve ortak geleceğimiz konusunda atılması gereken adımları atmak” iddiasıyla yola çıkan Gelecek Partisi ile kulvarları farklı.

CHP, “Herkesin insan onuruna yaraşır yaşam ve refah standartlarına ulaştığı; çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe umutla baktığı, milletimizin barış ve huzur içinde yaşayacağı, saygın ve güçlü bir Türkiye idealini gerçekleştirmek” idealindeki Deva Partisi ile dünyaları farklı.

Temelde sağ görüşteki bu beş partiyi kendi suyuna çevirebilen sol görüşlü CHP ise bu işte başarılı. Tıpkı kendi liderini kumpasla değiştirme konusundaki başarısı gibi. Ancak kendisiyle ayrı dünyalarda olan bir partinin dümen suyuna giren bu beş partinin durumu ise içler acısı…