CHP'DE 'İNCE' AYAR
Hafta sonu CHP kurultayını izledik. Normal şartlarda Muharrem İnce kendisinin aday olmasını sağlayan 177 oy alarak kurultayı bitirmiş olsaydı, bu yazıyı yazmayacaktım. Ama Muharrem İnce 415 oy alarak, 740 oyluk Kemal Kılıçdaroğlu karşısında önemli bir sonuca imza atmıştır. Peki şimdi bunu nasıl okumalıyız?
Bu seçim sürecinde Muharrem İnce'nin çizdiği liderlik profilinin epey önemli olduğunu düşünüyorum. Kılıçdaroğlu'nun, önü açık, sesi düşük, gelecek iddiası olmayan portresi karşısında iddia eden, tarih veren, sesini yükselten ve dikkat çeken bir lider profili öne çıktı. Uzun yıllardır iktidarın yöresine yaklaşamayan CHP'li delege ve seçmenler üzerinden etkili bir tarz oluşturmuş görünüyor.
Ben seçimleri Kılıçdaroğlu'nun alacağını zaten tahmin ediyordum. Bunun iki temel sebebi var; Birincisi, Kılıçdaroğlu'nun bir proje olarak CHP'nin başındaki varlığı. Bu projenin henüz sonuçlarına ulaştırılamadığı anlaşılıyor. İkincisi ise, 2015 yılı Haziran'ında icra edilecek genel seçimler ki, oy verecek delege ve yönetimlerin bu seçimlerdeki beklentilerini riske edemeyecek kadar seçimlere az bir zamanın kalması. Buna rağmen İnce'nin oy oranını önemsemek lazım geldiğini söylemeliyim.
Mesela, bu kurultay 2015 seçimlerinin ardından gerçekleşmiş olsaydı, CHP yine bir hezimetle çıkmış olsaydı, seçim sonuçlarının daha da farklılaşabileceğini düşünebilirdik. Hiçbir şey bitmiş değil. Şimdilik hesaplaşmalar dondurulacak ve hiç şüpheniz olmasın ki 2015 Haziran'ındaki genel seçimlerde tekrar tartışmalar başlayacak. Bu sefer Muharrem İnce'nin muhalefeti daha etkili olabilecek gibi görünüyor. Hasılı CHP'de hareketlenmelerr devam edecek.
İnce, "iki seçim üst üste başarısız olan gitsin", "ben CHP'ye şu kadar oy getireceğim" kabilinden net ve açık söz ve vaadlerle ilerliyor. Kılıçdaroğlu ise, kazanacağına dair herhangi bir vaatte bulunmadığı gibi, rüzgarın götürdüğü yere kadar girmeye niyetli bir kişi izlenimi veriyor. CHP'yi yukarıdan dikte edilen projelerin bir uygulama alanı haline getirirken, savunageldiği orta ve alt sınıflar ile burjuvazi projeler arasındaki gerilimde kaldığını oldukça yüksek dozda ihsas ettiriyor. İşte tam da bu sebeple CHP'nin Türkiye topraklarına yabancı üç beş elitin partisi olduğu görüntüsü bir türlü yok olamıyor. Bundan dolayı Parti'nin kendi içerisinde ciddi bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor; yoksa üç beş solcu entelektüelin itelemesiyle de bu iş olmaz.
Tabii ki Muharrem İnce'nin CHP genel başkanı olmasıyla, partinin problemlerinin çözüleceğini falan iddia ediyor değilim. Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP'nin kimi akıl daneleri "İslam" ile CHP arasındaki ilişkiye dair bazı şeyler fısıldadılar anlaşılan. Çok başarısız bir tercih olan çatı aday ve nihayetinde Bekaroğlu'nun CHP'ye davet edilişi herhalde böyle bir aklın ürünleri olsa gerek.
Biz, zaten eskiden beri CHP'nin temel probleminin bu toprakların yerli değerleri ve İslam ile ilişkisi olduğunu söylüyoruz. Şayet CHP'de böyle bir farkındalık varsa, "CHP'nin İslamlaşması"nın nereye kadar ve nasıl süreceğini de merak ediyorum ve aynı zamanda önemsiyorum. Fakat her halükarda kısa vadede partinin bu konuda kendi içerisinde bir gerilim yaşamaya devam edeceğini tahmin etmek zor değil. CHP'nin bir sol parti olarak kendisine yabancılaştığı iddiaları, bu tür icraatların ardından hemen dile getiriliyor ve eski refleksler tekrar gün yüzüne çıkıyor.
CHP'nin önemli handikapı hala bir muhalefet olarak Türkiye'deki kitlelerin kendisini ifade edebilecek kadar partiye güvenmemesidir. İkincisi ise, seküler bir dille tamamen orta ve alt sınıfların ezilmişliği üzerinden kurulan dilde müslüman kültürüne ait aroma ve auranın eksikliği. Yani klasik seküler ezilmişlik söylemi kısa ve uzun vadede CHP'ye bir başarı getirmez. İslam ile sahih bir ilişki kurması gerekir. Belki Muharrem İnce'nin de bir lider olarak bunun üzerinde daha yoğun düğşünmesi elzemdir. Çünkü aksi durumda lider olsa bile başarı şansı görünmüyor.